Yalakalık

 

Yalakalık değil midir toplumsal değerlerimizi aşındıran… Biat kültürümüzü beslerken kimliğimizi alıp götüren…

Genetik sanki.

Toplum olarak yalakalığı çok seviyoruz.

Hiçbir şey yapamıyorsak, haklıyı görmezden gelerek, güçlüye alkış tutuyoruz.

Osmanlı’dan gelen en büyük kültür mirasımız bu olsa gerek.

Kulaklarımızın pasını “Padişahım çok yaşa” sesleriyle temizletmeye alışmışız. Hatta bu konuda bağımlılık kazanmışız.

Padişahlarımızın özel günler için özel dalkavuklar beslediklerini bilmeyenimiz yoktur.

Dalkavukların sözlük anlamındaki karşılığı: “Aşırı derecede yalakalık yapmak ve gereksiz yere övgü yağdırmaktır.”

Özellikle moral bozukluğu süreçlerinde motivasyon amaçlı kullanılan dalkavukları hemen hemen tüm padişahlarımız yanlarından eksik etmemiştir.

Ne olursa olsun dalkavuklar tepkisizdir. Ne de olsa biat kültürüyle yetişmiştir. Onlar: “Padişahım çok yaşa… Padişahım çok yaşa”nın ötesinde görüş belirtemez, konuşamaz.

Papağanı düşünün.

İşte öyle bir şey.

Döverler, söverler, başını kaldırmaz. Aşağılanır, dışlanır sesini çıkarmaz.

Yüzlerce yıldır sürüp gelen bu kültürün devşirmelerine bakıldığında; insanı insan yapan ve toplumları ayakta tutan değerlerin yok sayıldığını görürüz. Nitelik, nicelik bulamayız. Dürüstlük, kararlılık arama. Onurmuş, erdemmiş hak getire.

Düşünün düşünebildiğinizce.

Adalet, yerini adaletsizliğe bırakmış.

Eğitim ve sağlık kokuşuyor.

Kaçakçılık devlet eliyle özendiriliyor.

Hırsızlar alkışlanıyor.

Vatan hainleri kahramanmış gibi gösteriliyor.

Yaşasın yalakalık (!)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.