Vatan Savaşı mı, İkinci İstiklâl Savaşı mı? -1-

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perincek, “Seçim sonuçlarının dili” dizisinin beşinci bölümünde şöyle diyor:
“24 Temmuz 2015 tarihi burada bir dönüm noktasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bölücü Terör Örgütüne karşı harekâtının başladığı tarih! Silahlı mücadele, toplumsal mücadelenin en şiddetli biçimidir; güçlerin saflaşmasını belirler. O günden bu yana ilerleyen süreç, Vatan Savaşı idi. AKP Hükümeti, İkinci İstiklâl Savaşı dedi. Farketmez, içerik olarak aynı adlandırma.”1
Birinci İstiklâl Savaşı biliniyor.
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün İmparatorluğun içinde bulunduğu durum ile ilgili tespitleri, o tarihten sonraki gelişmeler, Birinci İstiklâl Savaşı’nın gerçekten bir vatan savaşı olduğunu maddi ve manevi tüm yönleriyle kanıtlamaktadır.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilânı, Devrim’in barış koşullarında devam ettirilmesinin başlangıcıdır.
Gazi Mustafa Kemal vatan savaşının askeri zaferinden sonraki savaşın ekonomi sahasında yürütülmesinin yaşamsal önemini, İzmir İktisat Kongresi’nin açış konuşmasında şöyle dile getirmiştir:
“Yeni Türkiye’mizi hak ettiği yere ulaştırabilmek için, mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir iktisat devresinden başka bir şey değildir.”
Şimdi, vatan savaşı ve İkinci İstiklâl Savaşı iddialarına gelelim.
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Vatan savaşı veya İkinci İstiklâl Savaşı demek ve inandırıcı olmak için, vatanı silah zoruyla işgal etmiş işgalcilere karşı Türk milletinin yediden yetmişe silahla savaşıyor olması gerekir.
Böyle bir işgal var da, seferberlik ilân edildi de, vatan savaşını Türk milletinin sadece belli bir kesiminin yürüttüğü, diğer kesimin umurunda olmadığı söylenebilir mi?
Elbette ki söylenemez.
Yazılarımı takip edenler, fark etmişlerdir. Atatürk’ün ölümünden sonra ekonomi sahasında izlenen yol, günümüzde ülkenin içte ve dıştaki sıkıntılarının esas kaynağıdır.
Türk Devleti ve AKP Hükümeti 24 Temmuz 2015’te terör örgütlerinin üzerine daha kararlı yürümeye başladıysa, bu, Devlet ve Hükümet asli görevini yerine getiriyor demektir.
Ama bunun vatan savaşı veya İkinci İstiklâl Savaşı gibi kavramlarla tanımlanması gerçeklerle örtüşmez. Çünkü ortada ülkeyi işgal etmiş yabancı askeri birlikler yok.
Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle böyle bir olay geçmişte yaşandı. Bu tehlike olasılığı günümüzde ve gelecekte de daima var olacak.
Gazi Mustafa Kemal Paşa işte bu gerçeği yaşadığı ve bunun bilicinde olduğu içindir ki, Türk milletini ekonomi savaşı konusunda uyarmıştır.
Ama O’nun ölümünden sonra Türk milletinin tarihsel ve dinsel geleneklerinin özünü oluşturan halkçılık unutuldu. Devletçi karma-ekonomi emperyalizmin kıskacında hukuku içselleştiremeyen kapitalist ekonomiye dönüştü.
Bu ekonomik yapıda ısrar edilerek ne vatan savaşı ne de İkinci İstiklâl Savaşı verilebilir.
Gelecek hafta, Türk Devrimi’nin demokrasi koşullarında devam ettirilmesi sürecinin ana önceliği nedir sorusu üzerinde duracağım.
Kaynakça:
1. Aydınlık, 2 Temmuz 2018

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.