ÜRETİM DEVRİMİ İÇİN MİLLİ HÜKÜMET (SANAYİ) 1

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Ak Parti 3 kez Tarım Şurası topladı. Tarıma çözüm konuşuldu. Kooperatifler, odalar, sanayiciler katıldı. Öneriler sunuldu. Son 2 aydır Vatan Partisi yurdun dört bir yanında üretim devrimi adlı kurultaylar düzenliyor. Kurultayları yerinde ya da canlı yayında izliyorum. Şuraya katılanları kurultaylarda da görüyoruz. Herkes çıkış yolu arıyor. Umutlular… Ancak çekince ve sakınca içinde olanlar da var. Partizanlık çerçevesinde Ak Parti ile bağı olanlar bile Ak Partinin ekonomide bir şeyler başaracağı kanısında değil. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülke bütünlüğü sağlanmışken Ak Partinin ekonomik anlamda bunu gerçekleştiremediği, adım bile atmadığını söyleyenler var. Yani o enerji birikimi Ak Partinin birikimsiz, yetersiz ve üretim anlayışı olmamasına tosladı!
Ak Partinin günahları ne? Neden bunlardan geri dönmüyor? Türk Ulusunun büyük bölümüyle arasında saygınlık ve güven kazanamadı. Cumhuriyet değerleri ve laiklik ile çatışmaya devam ediyor. Dışta saygınlığı yok, güvensizlik örneği. Toplumu birleştirecek siyasetler yerine ayrıştırıcı söylemleri bırakmadı. Terör grubu ihvanın rabia-CILIK rolü için laikliği reddediyor. Buna paralel olarak Esad düşmanlığına devam ediyor.
Böyle bir ortamda tek başına iktidar kalma şansını her geçen gün yitiriyor. Elini taşın altına sokmuyor, ülkeyi birleştiremiyor. Oysa ülkenin ekonomi diye büyük bir sorunu var.
İşte sanayicilerimizin dillendirdiği ve artık yüzlerine vurmaya başladığı sorunlar…..
Sanayicilerimiz; yeni pazar bulmada sıkıntının ancak devlet politikalarıyla sağlanabileceğini ve diğer uluslarla işbirliklerine yönelinmesine önderlik edecek devletçi sistemi bekliyor.
Türk mallarına karşı oluşan kalite algısı dış satımı engelliyor. Hükümetin var olan markalara karşı toplumumuzun güvenini sağlayacak hamleler istiyor. Örneğin; en büyük alıcı devlet kurumlarının kendilerine yönlendirilmesini, dış alımdan vazgeçilmesini elzem önlemlerden biri olarak görüyor. Devlet; askeri tesisler, THY, sivil havacılık, belediyeler, lokomotif ve vagon sanayii ile silah sanayisinin ülke ürünlerinin kullanılmasını teşvik etmelidir. Kamu kuruluşlarının vereceği siparişlerin “hibe destekten” bile daha değerli olduğunu savunuyor.
Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Rusya ve Kuzey Afrika ülkelerinin Türk ürünlerine meyilli olduğunu belirten sanayiciler Avrupa’nın kendilerine engel oluşturduğunu belirterek bu ülkelerle ilişkilerin sağlamlaştırılmasını istiyor. Bu koşullarla gümrük birliğine girmenin yararlı olmadığını belirtiyor.
Avrupa ‘da ülkemiz ve ulusumuzun karalayıcı kampanyalarla zedelendiğini savunan sanayiciler böyle durumda Avrupa ülkeleriyle ticaret yapılamayacağını, psikolojik gümrük duvarının yıkılması için gümrük birliğinin gözden geçirilmesini bekliyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir markalaşma sıkıntısı yaşadığını belirten sanayiciler; ürünlerini fason olarak ülkemizde yaptıran markaların buna karşın “Türkiye ‘de üretilmiştir ” ibaresini istememesini büyük bir sorun olduğunu ifade ediyor. Bunu aşmanın yollarından birinin de “her şeyiyle yerli ” otomobil olduğunu söyleyen sanayiciler;

  • Araç satışımız kolaylaşır.
  • Türk markalarının tanınması ve gelişmesi sağlanır.
  • Komşularımızla gelişen ticaretimiz dostluğu ve işbirliğini pekiştirir,
  • Ara mal sanayiimiz canlanır. Küçük Orta işletmeler yeniden üretime başlar, iç piyasa canlanır, istihdam alanları yaratılır diyor.
    Teknoloji üretilmesine destek verilmesini, markalaşmaya önem verilmesinin çok önemli olduğunu üstüne basa basa adeta haykırıyor. Halkımızın ve sanayicimizin Vatansever potansiyelinin harekete geçirilmesini, buna uygun politikalar üretmenin akılcı ve gerçekçi olduğuna inanan sanayiciler devletin etkinleşmesini savunuyor.
    O HALDE;
    ÜRETİM İÇİN MİLLİ HÜKÜMET!

Ak Parti 3 kez Tarım Şurası topladı. Tarıma çözüm konuşuldu. Kooperatifler, odalar, sanayiciler katıldı. Öneriler sunuldu. Son 2 aydır Vatan Partisi yurdun dört bir yanında üretim devrimi adlı kurultaylar düzenliyor. Kurultayları yerinde ya da canlı yayında izliyorum. Şuraya katılanları kurultaylarda da görüyoruz. Herkes çıkış yolu arıyor. Umutlular… Ancak çekince ve sakınca içinde olanlar da var. Partizanlık çerçevesinde Ak Parti ile bağı olanlar bile Ak Partinin ekonomide bir şeyler başaracağı kanısında değil. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülke bütünlüğü sağlanmışken Ak Partinin ekonomik anlamda bunu gerçekleştiremediği, adım bile atmadığını söyleyenler var. Yani o enerji birikimi Ak Partinin birikimsiz, yetersiz ve üretim anlayışı olmamasına tosladı!
Ak Partinin günahları ne? Neden bunlardan geri dönmüyor? Türk Ulusunun büyük bölümüyle arasında saygınlık ve güven kazanamadı. Cumhuriyet değerleri ve laiklik ile çatışmaya devam ediyor. Dışta saygınlığı yok, güvensizlik örneği. Toplumu birleştirecek siyasetler yerine ayrıştırıcı söylemleri bırakmadı. Terör grubu ihvanın rabia-CILIK rolü için laikliği reddediyor. Buna paralel olarak Esad düşmanlığına devam ediyor.
Böyle bir ortamda tek başına iktidar kalma şansını her geçen gün yitiriyor. Elini taşın altına sokmuyor, ülkeyi birleştiremiyor. Oysa ülkenin ekonomi diye büyük bir sorunu var.
İşte sanayicilerimizin dillendirdiği ve artık yüzlerine vurmaya başladığı sorunlar…..
Sanayicilerimiz; yeni pazar bulmada sıkıntının ancak devlet politikalarıyla sağlanabileceğini ve diğer uluslarla işbirliklerine yönelinmesine önderlik edecek devletçi sistemi bekliyor.
Türk mallarına karşı oluşan kalite algısı dış satımı engelliyor. Hükümetin var olan markalara karşı toplumumuzun güvenini sağlayacak hamleler istiyor. Örneğin; en büyük alıcı devlet kurumlarının kendilerine yönlendirilmesini, dış alımdan vazgeçilmesini elzem önlemlerden biri olarak görüyor. Devlet; askeri tesisler, THY, sivil havacılık, belediyeler, lokomotif ve vagon sanayii ile silah sanayisinin ülke ürünlerinin kullanılmasını teşvik etmelidir. Kamu kuruluşlarının vereceği siparişlerin “hibe destekten” bile daha değerli olduğunu savunuyor.
Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Rusya ve Kuzey Afrika ülkelerinin Türk ürünlerine meyilli olduğunu belirten sanayiciler Avrupa’nın kendilerine engel oluşturduğunu belirterek bu ülkelerle ilişkilerin sağlamlaştırılmasını istiyor. Bu koşullarla gümrük birliğine girmenin yararlı olmadığını belirtiyor.
Avrupa ‘da ülkemiz ve ulusumuzun karalayıcı kampanyalarla zedelendiğini savunan sanayiciler böyle durumda Avrupa ülkeleriyle ticaret yapılamayacağını, psikolojik gümrük duvarının yıkılması için gümrük birliğinin gözden geçirilmesini bekliyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir markalaşma sıkıntısı yaşadığını belirten sanayiciler; ürünlerini fason olarak ülkemizde yaptıran markaların buna karşın “Türkiye ‘de üretilmiştir ” ibaresini istememesini büyük bir sorun olduğunu ifade ediyor. Bunu aşmanın yollarından birinin de “her şeyiyle yerli ” otomobil olduğunu söyleyen sanayiciler;

  • Araç satışımız kolaylaşır.
  • Türk markalarının tanınması ve gelişmesi sağlanır.
  • Komşularımızla gelişen ticaretimiz dostluğu ve işbirliğini pekiştirir,
  • Ara mal sanayiimiz canlanır. Küçük Orta işletmeler yeniden üretime başlar, iç piyasa canlanır, istihdam alanları yaratılır diyor.
    Teknoloji üretilmesine destek verilmesini, markalaşmaya önem verilmesinin çok önemli olduğunu üstüne basa basa adeta haykırıyor. Halkımızın ve sanayicimizin Vatansever potansiyelinin harekete geçirilmesini, buna uygun politikalar üretmenin akılcı ve gerçekçi olduğuna inanan sanayiciler devletin etkinleşmesini savunuyor.
    O HALDE;
    ÜRETİM İÇİN MİLLİ HÜKÜMET!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.