Unutulmayanlar!…

Bir takvim yaprağını daha yırtarak, hoyratça kullandığımız 2013’ü geride bıraktık. Mahmurluğunu yeni, yeni üzerimizden attığımız 2014’ün ilk günlerini yaşarken neleri geride bıraktığımızı hiç düşündünüz mü?
Geriye dönüp bakıldığında gördüğümüz; akılda kalan bazı ilginç gelişmeleri izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum:
-”Babalar gibi satarım” derken, uyanık bir tüccar örneği sergileyen eski Bakan Kemal Unakıtan ve “Yüce Rabbime ellerimi açtım Cleveland” diye konuşarak eşini ameliyata Amerika’ya götüren muhterem Ahsen Hanımefendi.
-Arkadaşlarından biri Danıştay, bir diğeri Yargıtay Başkanlığı’na, yeğeni ise Botaş Genel Müdür Yardımcılığına atanınca, “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.
-TBMM Genel kurulunda Kamu İhale Kanunundaki değişiklik teklifi görüşmelerinde TOKİ’ye ve kendisine yöneltilen yolsuzluk iddialarına kızarak, “Kanunsuz bir şey gösterin, istifa etmezsem şerefsizim!” diyen Erdoğan Bayraktar. (02 Kasım 2012)
-“Terörist yetiştirdi diye eğitim kurumunu kapatmaya kalkarsanız, (Eğitim kurumu olarak kuran kurslarını kastediyor) ODTÜ’yü de kapatmanız lazım” diyen AKP Grup Başkanvekili İrfan Gündüz.
-“Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclisi toplayamayız” diyen eski Bakan Hüseyin Çelik.
-“800 TL. iyi para. Peynirin, ekmeğin, zeytinin fiyatı bellidir. Geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz” diyen Bakan Faruk Çelik. (2013 asgari ücreti açıklandığında söylenen sözler. Bu arada 2014 asgari ücreti de açıklandı. Hayırlara vesile olsun.)
-Asgari ücretin yetersiz olduğundan şikayet eden engelli bir vatandaşa, “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne istiyorsun?” diyen Sağlık Bakanı.
-“Nankörlük yapma, sus. Ekmek bulamazsınız yemeğe, ekmek gelince de tepersiniz” diyen başka bir Bakan.
-TBMM Genel Kurulundaki bir toplantıda muhalefet milletvekiline, “O… çocuğu!, p…ek!, satılık köpek!, senin ananı …..!” deyişi kulaklarımızda tokat gibi çınlayan AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan.
-Şeyini şey ettiğimin şeyi”ni döktüren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.
-“Tükürürüm ben böyle sanatın içine” diyen İ.Melih Gökçek.
-“Dışarıdan domates tohumu geliyor, içine öyle bir genetik yerleştirirler ki, 20 sene de biteriz. Milletimizin neslini yok edebilirler” diyen YÖK başkanı.
-“Kasaptaki ete soğan doğramam” ve “Fenerbahçe’nin haklarını kimseye yedirmeyiz” diyen iki eski Genel Kurmay Başkanı.
-Keneden insanlar ölürken, “Keneye karşı pantolon paçalarını çorabın içine sokun” diyerek çok ulvi bir tavsiyede bulunan Sağlık Bakanı.
-“Vatandaşın refahı arttı; refah arttığı için vatandaş bol, bol koyun eti, inek eti yiyor. Bol, bol et yenince fiyatlar yükseliyor” diyerek, artışın nedenini böyle açıklayan Tarım Bakanı. (Burada gülmek serbest!)
-MHP’den seçilip sonra AKP’ye geçen (Bu geçmeleri hemşerilerim iyi bilir) “Hükümetimiz hizmet için bizi kucakladı, Ankara Belediyesi’nden aynı anda 4 cenazeyi taşıyabilecek bir cenaze arabası gönderildi. Hibe tabutları köylerimize gönderdik bile” diyerek minnettarlığını ifade eden Beypazarı Belediye Başkanı.
-“Haydi bir takla at, oyna da göreyim” diyen eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin.
-Ayni Bakan, “Hükümet etmede niyetlerinden emin olunmayan bürokratik ve politik dar bir oligarşik kadronun tavsiye, yönlendirme ve etkinliğinin tercih edildiği anlaşılmaktadır” diyerek AKP’den istifa etti.
– Ankara’daki sel baskınlarına karşı “Sel basarsa üst kattaki komşuna çık” diyerek vatandaşla alay eden Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek.
-17 Aralık yolsuzluk operasyonları kapsamında İçişleri Bakanlığı’ndan ayrılmak zorunda kalan ve oğlunun evinde çıkan 6 çelik kasa ile 1,2 milyon dolar parayı soran televizyoncuya “Oğlum biraz pintidir. İşyeri kapanınca kasaları eve taşımıştır. 1,2 milyon dolar ise; villa satmıştı, ipotek sorunu vardı, kaynağının gösterilmesi mümkün olmadığı için parayı bankaya yatırmamış” diyerek açıklayan Muammer Güler! (Niğde valisiyken Bor’daki Askeri Fabrika Müdürüydüm, az da olsa tanırım. Neşeli, eğlenceli adamdır!…)
-“Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak bir deklarasyon yayınlayınız şeklinde baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Çünkü, bu soruşturma dosyasındaki bütün iddialar Başbakan’ın talimatıyla yapılmıştır. Bu nedenle milleti rahatlatmak için Başbakan’ın da istifa etmesi gerektiğine inanarak bakanlık ve milletvekilliğinden istifa ediyorum” dedikten sonra 02 Kasım 2012’de verdiği sözü yerine getiren Erdoğan Bayraktar.
-Açıklamaların özeti olarak “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz asla. Kibirlerinin doğrultusunda bir başka yere doğru yelken açmış gidiyorlar” diyerek AKP’den istifa eden bir diğer eski bakan Ertuğrul Günay.
-Egemen Bağış mı diyeceksiniz, kendi ifadesine göre, “Fıkracı” diyorlarmış ona. Böyle bir günde sadece kendisinin güldüğü bir fıkra anlatarak gitti. Başka da bir şey zaten beklenmezdi, çok bile oldu, yakıştı!..
Saygıdeğer okurlar;
-“Ben Türkiye’yi pazarlamakla mükellefim. Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar, satarız. Parayı veren düdüğü çalar!…”
-“Terör örgütüyle görüşen şerefsizdir, namussuzdur.” (Buna aynen katılıyorum)
-“Bırak davarı, koyun güdemez bunlar.” (Burada vatandaş yani sen, ben, davar yerine konuyoruz.
-“Terbiyesizlik yapma lan! Hadi ananı da al git buradan…”
-Uşak’taki bir toplantıda “Satılık böbrek” pankartı açan bir vatandaşa, “Kusura bakma hemşerim, burası sakatatçı dükkanı değil.”
-“Dedim ki, hiç olmazsa şu cenazelerini Mercedes’le taşıyalım. Benim milletim yaşarken binemedi, bari cenazeleri binsin dedim.” (Coşkulu alkışlar ve Türkiye seninle gurur duyuyor sesleri..) Sayın Başbakan’ı yerimiz yetmediği için bu kadarıyla da olsa hatırlatalım istedim. Sayın Başbakanın kendisinden gayri herkesi aşağılayıcı ifadelerini yazmaya kalksak sayfalar yetmez.
Bunlar, bizi 11 yıldır başarıyla yönettiklerini iddia eden büyüklerimizden aldığımız küçük alıntılar. Onlar söyledi, ben sadece hatırlattım.Yorumu okuyuculara bırakıyorum.
Aslında Başbakan’ın son konuşmalarından birinde söylediği Fransız düşünür Montesquie’ye ait olan şu sözü bunların hepsini özetliyor.
“Her toplum layık olduğu yönetimler tarafından, layık oldukları şekilde yönetilir…”
Biz de layığımızı bulmuşuz demek ki!…
Ne deyelim? Hayırlara vesile olur inşallah!…
Kalın sağlıcakla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.