Üniversite ile Tatil Köyü Arasındaki Fark

Üniversite giriş sınavı puanları açıklandı. Düşük puanlılar umutlarını sonraki yıllara aktarırken, sevinenler tercih telaşındalar.
Bu arada gazete sayfalarından sonra TV ekranlarında da “üniversite” reklamları izlemeye başladık. Binalarının kapısına “üniversite” tabelası asma cesareti gösteren bir takım ticarethaneler, dakikalar süren reklamlarında lüks binalar, yemyeşil kırlar, kafeteryalar, kızlı erkekli öğrencilerin neşe içinde sohbet edip yiyeceklerini yudumladıkları toplantılar, sosyal etkinlikler, dans kursları, otoparklar ve buralara park etmiş lüks araçlar, kampus içindeki pahalı market, hatta güzellik salonları gösteriliyor. Daha fazlası da var. Ancak üniversite kavramını daha aşağılara indirmeye gönlümüz razı olmuyor.
TV aygıtınızın sesi yeterince açık olmazsa “üniversite” reklamı değil, tatil köyü reklamı izlediğinizi rahatlıkla düşünebilirsiniz. Bir de yüzme havuzu gösterseler, tatil köyü reklamından hiçbir eksiği kalmayabilir.
Reklamı izledikten sonra üniversite sözcüğünün evrensellikten türediğini, bu eğitim kurumlarında evrensel geçerliliği olan bilimler üretildiğini boşuna düşünmeyin. Bu tür ticarethanelerin dersliklerinin nasıl olduğunu, laboratuarlarının gelişmişliği, kitaplıklarında kaç yüz bin adet kitap olduğu, kaç bin adet süreli yayın takip ettiklerini, bu güne dek ne kadar mezun verdiği, lisans üstü ve doktora eğitimi alan öğrencilerinin sayısı, bilimsel yayınları ve bu yayınların bilimsel dergilerde alıntılanma ya da referans gösterilme sayılarını da hiç merak etmeyin. Zira bu tür ticarethanelerin adına “öğrenci” denilen müşterileri bunları merak etmiyor.
Bu ticarethanelerin aldıkları yıllık ücretleri ise hiç sormayın. Buralara devam eden müşterilerin mezun olduktan sonra ne tür işlerde çalışıp yaptıkları “yatırımın” karşılığını nasıl alacağını da sorgulamayın. Bu ticarethanelerin internet sayfalarını ziyaret ettiğinizde aldıkları ücretleri görünce sakın dudağınız uçuklamasın. Bu ticarethaneler kolaylık olsun diye müşterilerine öğrenci yurdu bile tavsiye ediyor. Bir odanın fiyatı 2000 ile 2500 TL’den başlıyor. Durumu daha iyi olanlar için ise emlakçı adresleri ve telefon numaraları da tavsiye ediliyor.
Bütün bunların karşılığını ödeyemeyeceğini düşünen öğrenci velileri için elbette kamu üniversiteleri de var. Ancak onlar da AKP iktidarı sayesinde medreseden beter durumda. Bu koşullar altında gençler medrese eğitiminden kurtulmak için ticarethane tuzağına düşüyor. Yani tam anlamı ile “kırk katır mı? Kırk satır mı?” durumu.
Bunca zorluğa katlanıp iş hayatına atıldıktan sonra yatırımının karşılığını almayı düşünenlerin son bakacakları yer ise en son işsizlik rakamları…
Yine de gençlerimize başarılar diliyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.