Türkiye’ye güvence Muharrem İnce ama halkçı karma-ekonomi modeliyle!

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Cumhurbaşkanı adaylığının açıklanmasının ardından Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelen Sayın Muharrem İnce yaptığı konuşmada, “Bu milleti bir araya getirmeye geldim. Ben geleceğimizi geri almak istiyorum. Ben bu milletin evlatlarına iş bulacağım aş bulacağım.” dedi. Fakat bu iddiasını hangi düşünce temelinde gerçekleştireceğini söylemedi.
Sayın İnce’nin, Türk Devrimi’nin ilk kurumsal mekânı önünde Türk milletini Türk Devrimi düşüncesinde uzlaştırmak, birleştirmek, Devrimi demokrasi koşullarında devam ettirmek için yola çıktığını duyurması gerekirdi.
Dost acı söyler.
24 Haziran seçimlerine giderken, Sayın İnce’nin ve CHP’nin Türk Devrimi konusundaki zaafına alt başlıklar halinde dikkat çekme ihtiyacını hissettim.
24 Haziran seçimlerinin tarihsel önemi.
Atatürk’ün ölümünden sonra halkçı devletçilik uygulaması giderek terk edildi. Özellikle 1950’lerden itibaren günümüze uzanan süreçte, devletin malı deniz, yemeyen keriz zihniyetindeki siyasi iktidarlar, özel sektörün gelişimi ve büyümesini öncelikleyen politikalar uygulayarak, devletçi karma-ekonominin hukuku içselleştirmede ciddi zaafları olan kapitalist ekonomiye dönüşmesini sağladı. Türkiye’de laik ve Müslüman bir özel sektör oluştu. Türk milleti; laik ve Müslüman zenginler ve fakirler diye ikiye bölündü. 24 Haziran seçimlerinin tarihsel önemi işte bu bölünmüşlükte gizli. Sandığa gidecek olan Türk milleti tercihini ya bu bölünmüşlüğün devamından yana yapacak ya da birleşerek milletçe zenginleşmenin yolunu açacak olan yeni bir ekonomi modelinde uzlaşacak.
Milli uzlaşmanın anahtarı ve ekonomi formülü
Milli uzlaşmanın anahtarı iki Mustafa’dır. Birinci Mustafa, Allah’ın Elçisi olan İslâm dininin Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’dır (sav). İkinci Mustafa, Türk Devrimi’nin düşünsel ve eylemsel önderi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Birinci Mustafa biz Müslümanların Peygamberi, ikinci Mustafa Türk milletinin önderidir.
Üretim araçları maddî ve manevî zenginliğin kaynağıdır. Evrensel geçerliliği olan bu nesnel gerçeğin formülü şudur:
Zenginlik = üretim araçları
Milli uzlaşmanın ekonomi formülü, Türkiye’nin beka ve halkının refah güvencesi olan halkçı karma-ekonomi modelidir. Halkçı karma-ekonomi, üretim araçları üzerinde kamu ve özel mülkiyetin birlikte var olduğu ekonomidir. Kamu sektörü, çalışanların üretim araçları üzerinde mülkiyet hakkının olduğu sektördür. Milli uzlaşmanın ekonomi formülü şudur:
Zenginlik = kamu sektörü + özel sektör
Bir benzetme yapmak gerekirse, halkçı karma ekonomi iki ayakları ile yürüyen sağlıklı bir insandır. Üretilen zenginlik belli bir azınlığın elinde toplanmaz. Tam aksine her iki sektörün amacı, milletçe maddî ve manevî alanlarda zenginleşmek için çalışmak ve küresel rekabette onurlu bir yer kazanmaktır.
CHP’nin millet ittifakındaki işlevi
Devrimin ateşi içinden gelen ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran siyasi parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Altı Ok’un devletçilik ilkesini kamuculuk ilkesiyle güncellemek tarihî göreviyle karşı karşıyadır.
Devrimi demokrasi koşullarında devam ettirmek iddiası taşıyacak olan CHP’nin, behemahâl, iki Mustafa’nın aydınlık yolunda, halkçı karma-ekonomi modeliyle Türk milletinin huzuruna çıkmalı. Dört siyasi partiden oluşan “Millet” ittifakını daha da genişleterek, necip Türk milletini iki Mustafa yolunda, halkçı karma-ekonomi modelinde birleştirebilir, seçimlerin galibinin “Millet” ittifakının olmasını sağlayabilir.
Bunu başaramayan CHP, “Cumhur” ittifakının 24 Haziran seçimlerini kazanmasına dolaylı olarak yardım etmiş olur.
O halde, Türkiye’ye güvence Muharrem İnce ama iki Mustafa yolunda, halkçı karma-ekonomi modeliyle!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.