Türk Silahlı Kuvvetlerine gölge düşürmeyin

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Tarihsel bir saptama yapalım. Henüz Suriye’de Daeş, El-Nusra, El-Fetih gibi kanlı örgütler yokken Öso rejime karşı Abd tarafından kurulmuştu. Yalnız başınaydı ve rejime karşı iç savaş çıkartan bir aracıydı. Ordudan ayrılan subaylar ve onlara ideolojik yakın Müslüman Kardeşler Örgütü (Ihvan hareketi) ile Akp onlara destek veriyordu. (Bugün Öso’yu eleştirenlerden de tık ses çıkmıyordu, Abd ile bağı nedeniyle mi diye soruyoruz?!). Suriye’deki yönetime muhaliftiler. İslam dünyasını kana bulayan, Abd-İsrail beslenmesi İhvan hareketi ya da diğer adıyla Müslüman Kardeşler Örgütünün Türkiye’deki hamisi Akp idi. On yıllardır bu destek zaten Akp’yi kuranlarca veriliyordu. Ve gariptir ki! Bu kanlı örgüt Irak, Suriye, Mısır, Libya, Afganistan, Pakistan’da katliamlar yaparken Amerika, İsrail, İngiltere’ye yönelik TEK BİR SALDIRI yapmadı!
“Arap Baharı” ile sözüm ona “demokrasi” getirecek denilen Abd; yerli öğeleri yani dini-darları kullandı. Bu kanlı, vahşi, insanlık dışı, İslam dışı örgüt milyonlarca müslümanın katledilmesinde başrol piyondu. Girdiği yerlerde tecavüz etti, işkence yaptı ve daha da ötesi “CAMİ BOMBALADI”. Öso’da bu kanlı örgütten her türlü desteği alıyordu.
Taaaa ki Türk Silahlı Kuvvetleri “Kemalist ideolojiyi” uygulamaya başlayıncaya dek. Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir-komuta zincirinde Fırat Kalkanı operasyonunda kullanılmaya başlanıncaya dek. Operasyon sonrası 2.300 Öso elemanı Suriye Silahlı Kuvvetlerine katıldı. Ordumuzun izlediği doğru ve yerinde strateji ile Öso, her türlü olumsuzluğuna karşın Abd-İsrail piyonu olmaktan çıkarıldı.
ANEKDOT: Çin Bağımsızlık Savaşı sırasında iki cephe vardı. Milliyetçi ve Halkçı Sosyalist cephe. Önce Çin’in bağımsızlık ve özgürlüğü sağlandı. Yönetim biçimi için iki cephe karşı karşıya geldi. Halkçı Sosyalist cephe kazanarak Çin Halk Cumhuriyetini kurdu. Milliyetçi cephenin Başkomutanı yakalandı. Herkes idamını beklerken Mao, onu Çin’in ilk Genelkurmay Başkanı yaptı. Vatan Bütünlüğü, Ulusal Birlik sağlanmış, sıra iç cepheyi güçlendirmeye gelmişti. Tabii ki Öso Suriye’nin sorunudur, çözüm onlardadır. Türkiye Cumhuriyetinin Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye’ye bir cephe daha kazandırarak ülkemiz adına Vatan Bütünlüğümüz ve Ulusal Birliğimiz için yaşamsal bir başarı sağladı.
Öso için yıllarca Akp gibi destek vermese de sessiz kalanlara gelince; Öso Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir-komuta zincirine girince bu feveran etmeye başladı. Sanki Atlantik ötesinden üflenmiş. Birileri de bunun borazancılığını yapıyor! Yazımın bundan sonrası Şam Üniversitesi Profesörlerinden, aynı zamanda Esad’ın danışmanlarından Sayın Mehmet Yuva’ya ait. Önce “sessiz” kalan sonra “terör örgütü” diyenlere ithaf ediyoruz.
***
Esad’ın Abd ile birlikte hareket etmeyen, siyasi sürece katkıda bulunan, Suriye’nin yeniden inşasına katılan, egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü kabul eden herkesle uzlaşmak istediği malum. Öso, Abd-Suudi Arabistan ve hatta İsrail ile birlikte hareket eden, kullanılan bir silahlı terör örgütüydü. Bu ilişkilerden kurtulan, Abd’ye tavır alan ve hatta savaşan, Abd ve İsrail ile birlikte hareket edenlerle çatışan Öso bugün, “marangoz” TSK’nın “testeresidir”. Bu testerenin Abd’nin elinde olması daha vahim sonuçlar doğururdu. TSK ve SSK’nın anlaşması halinde bu testere ortak düşmana karşı istihdam edilebilir. İdeolojik ve yapısal olarak ciddi sorunları olan Öso’nun Suriye’de “ne askeri ne de toplumsal” bir karşılığı vardır. Bu sebeple büyütmeye, abartmaya veya onun üzerinden “TSK’nın HAREKATINA GÖLGE DÜŞÜRMEYE HACET YOKTUR”. Vebali de büyük olur. “Bu iş olmaz ya Esad ya İhvan hareketi yok olacak” diyenlere Suriye ve Türkiye’nin hayrına iş yapmadıklarını bir kez daha altını çizerek hatırlatalım.
Öso veya Ypg unsurları Suriye vatandaşıdır. Bu sebeple Suriye vatandaşlarının teşkil ettiği silahlı örgütlerin başka bir bayrak, ordu veya flama altında hareket etmeleri Uluslararası hukuka ve Suriye’nin Anayasasına binaen suçtur.
Ypg’de bugün Abd ve İsrail’e tavır alsa, SSK ile birlikte Abd ve sahadaki taşeronlarına karşı savaşır, bölücülük sevdasından vazgeçer ve Suriye’nin bir bütün olarak yeniden inşasına katkıda bulunursa bu hem Suriye hem Türkiye için olumludur. Zira son merhalede Suriye; Abd ve İsrail’e vuranın dostu olur.
***
Değerli Hocam Sayın Profesör Mehmet Yuva’ya teşekkür ve saygılarımla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.