TOSUNCUK KAYIPLARDA!

“Bir musibet, bin nasihatten daha etkilidir” der atalarımız. Galiba öyle.

Neden derseniz? Hani, “Türkiye’nin en genç belediye başkanı seçileceğim, CHP Genel Başkanı olacağım” diyordu ya; Hani, “Bana bilmem kimin torunu derler, önümü kesmek isteyen şerefsizleri analarından doğduğuna pişman edeceğim. Yakacağım.. Yıkacağım.. Yapmazsam namert olayım. Ey halkım, biraz sabırlı olun, göreceksiniz sokağa çıkamayacaklar” diyordu ya;

İki yıla yakındır “Tık” yok. Ne oldu? Tosuncuk, söylediklerinin tam tersiyle karşılaşınca tırsıdı, kaçacak delik arıyor.

Görünen o ki, korku dağları sardı. Kuyruk sıkışınca, iftira atmayı, hakaret yağdırmayı, tehdit etmeyi, şantajı bıraktı.

“Bundan sonra hiç bir yazıya cevap vermeyeceğim” demeye başladı.

Yargı tokadı ensesinde “Şaap” diye patlayınca feleğini şaşırdı.

Av. Mehmet Halim Yıldızoğlu, iftira, hakaret, tehdit ve şantaj davalarından sonra bu kez de nitelikli dolandırıcılıktan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yeni bir suç duyurusu yaptı. Kurtuluş yok gibi. Ceza davalarının sayısı iki elin parmaklarını geçti. Bundan sonra hükmün geri bırakılmasından yararlanma olanağı da kalmadı. Denetimli serbestlikten de umudu sıfırlandı.

Bu güne değin yazdığımız yazıların hiç birine yanıt veremeyen Tosuncuk, sürekli iftira attı, hakaret yağdırdı, tehdit etti, şantaja başvurdu, ancak bir tek yazımızı yalanlayamadı.

Sonra ne oldu? Yalanlarıyla boğuldu.

Anası da, babası da yasal olmayan yollardan savaşa katıldı. Ancak yargı önünde onlar da hesap verdi. Tosuncuk gibi onlar da ceza aldı. Onların da kaç gram çektikleri ortaya çıktı.

Konuyu fazla dağıtmayalım, Tosuncuk iyice açmazlara girince başladı yalvarmaya.

Örneğin, kendisini mahkemeye veren Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan’a attığı bir mesajı okuyalım da ciğerinin kaç para ettiğini birlikte görelim: “Ali Abi, hakkımda çok dava var. Bir de bununla uğraşmak istemiyorum. Senden rica etsem, benimle ilgili şikayetini geri çeker misin? Kaldı ki ben, Millet İttifakı Belediye Başkanı Adayı Ayhan Tayfur’un oylarını bölüp seçimi sana kazandırmak için çalıştım.”

Hiç mi ahlak yok? Nerede kaldı adamlık?

Pes doğrusu!

Belediyeyi zarara uğrattığı için 13 yıl hapis cezası almış ve hortumculuğu mahkeme kararları ile kanıtlanmış bir adayı desteklemekten onur duyacağını söyleyen Tosuncuk, demek ki, O’nu da satmış. Oyları bölüp, Ali Özkan’ı kazandırmak için çalışmış. Sözde CHP’li. Kimin kayığına bindiği belli değil.

Bu nasıl bir mide, bu nasıl bir vücut yapılanmasıdır?

Dürüstlük hak getire, insanlık bunun neresinde? Gel de bul.

CHP’li olduğunu söylüyor, 3 yıldır AKP’li Burhan Kuzu’nun sosyal medya danışmanlığını yapıyor.

Her yerel seçimde rakip belediye başkanı adayları için sahne alıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu aşağılayan yazılar yazıyor ve bunları sosyal medyada paylaşabiliyor. Görsel medyada yayımlayabiliyor.

Kesin ihraç istemiyle gönderildiği İl Disiplin Kurulunda ise korumaya alınıyor.

Bunların neresi CHP’li?

Karacabey’de Millet İttifakı adayı Ayhan Tayfur seçimi acaba neden kaybetti?

NE DİYORDU TOSUNCUK?

“Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan tarafından CHP’yi dizayn etmek için kullanılan gazeteci hakkındaki tüm gerçekleri yakında kamuoyu ile paylaşacağım. Hiç bir güç beni yolumdan döndüremeyecek.”

İki yıl geçti, tık yok, palavracı oldu döndürek.

Yalan makinesinin sosyal medyada yayımladığı mesajının özetini hep birlikte bir kez daha okuyalım: “Bundan sonra hakkımda yazılan saçmalıkların hiç birine cevap vermeyeceğim. Kamu oyuna duyurulur.”

Bukalemun bunun yanında Antep fıstığı olur.

Ne diyordu Tosuncuk?

“Hakkımda attıkları iftiralarla popülarite yapmaya çalışan şerefsizlere sesleniyorum: Sert kayaya çarptınız. Sizin attığınız iftiralar bana yapışmaz. Ben adamı anasından doğduğuna pişman ederim. Sizi yerin dibine sokmazsam namerdim. Hepinizi rezil edeceğim. Sokağa çıkamayacaksınız. Geçmişi karanlık olan bu ahlaksızlara, bunların bedelini en ağır şekilde ödeteceğim. Ey halkım, sizden ricam biraz sabırlı olun.”

Çok ünlü(!), çok şerefli(!) ya, zaman, zaman böyle hırıltılar çıkarabiliyor.

Oysa söylenenlerin sürekli tam tersi oluyor.

Tosuncuk, iş adamlarını dolandırmaktan yargı önünde hesap vermeye başladı. Türkiye’ye rezil oldu, yerin dibine girdi, sokağa çıkamıyor.

Şimdi, Burhan Kuzu’nun abdest aldığı su ile yıkanarak gelecek arıyor.

Tosuncuğu doğuran kafa ne diyor bakalım: “Oğlumuzu kıskanıyorlar; O’na iftira atıyorlar. Büyük siyasetçi olacağı için önünü kesmek istiyorlar.” Breh, breh, breh…

Tam da o günlerde İstanbul medyasında patlama olunca Tosuncuk kayıplara karıştı. Sözde, “İngiltere’de yüksek lisans yapıyor” dendi. Annesi böyle açıklama yaptı.

Tümü kuyruklu yalan, Tosuncuk üniversitenin ikinci sınıfından üç yıl önce atıldı. Yüksek lisans yapma şansı sıfır. Kaldı ki, öğrenci olmadığını ve her hangi bir işinin bulunmadığını mahkemede kendisi de itiraf etmiş durumda.

Güler misin? Ağlar mısın?

Ey halkı, bence de biraz sabırlı olun.

Tosuncuk, ağır yara aldığı için komaya giren Burhan Kuzu’nun eteklerinde, ancak ayakları bir türlü yere basmadığı için biraz önünü görmekte zorlanıyor!

İnananı varsa, ya sabır!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.