Tezel, süt ve kırmızı etteki hedefleri açıkladı

*SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, süt ve kırmızı et sektörlerini değerlendirdi. Tezel, sektörü rahatlatacak açıklamalarda bulundu.

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı ve Sütaş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Tarımsal Faaliyetlerden Sorumlu Genel Müdürü Tarık Tezel, özel süt ve kırmızı et sektörlerinde 2016 yılı değerlendirmesi ve 2017 yılı beklentilerini açıkladı. Türkiye’de 2015 yılında, inek-koyun-keçi-manda olmak üzere toplam 18,65 milyon ton çiğ süt üretildiğini söyleyen Tezel, 2014 yılındaki 18,63 milyon tonluk üretim ile karşılaştırıldığında, 2015 yılında yüzde 0,1 oranında bir artış olduğu görüldüğünü belirtti.
2016 yılının ilk 10 ayında ise işletmeler tarafından toplanan inek sütü miktarının 7,75 milyon ton olduğunu kaydeden Tezel, “2015 yılının ilk 10 ayı ile karşılaştırıldığında (7,53 milyon ton), bu miktarda yüzde 3 oranında artış sağlandığı görülmekte. Bu artıştan hareketle, üretilen inek sütü miktarında da yüzde 3’lük bir artış olacağını öngörüyor. Dolayısıyla 2016 yılında üretilen toplam çiğ süt miktarının, kayıt içi ve kayıt dışı bir arada olmak üzere, toplam yaklaşık 19 milyon ton olacağını düşünüyoruz” dedi.
Süt sektörü için 2016 yılının hayli zor geçtiğini belirten Tezel, “2014 yılında canlanan süt sektörü ihracatı, 2015 yılında, gerek Rusya’nın süt ve süt ürünleri de dahil bazı gıda ürünlerine ambargo koyması, gerek ise Avrupa Birliği’nde (AB) süt kotalarının kalkması sonucu dünya süt ürünleri fiyatlarının düşmesiyle birlikte hayli büyük düşüşler yaşadı. 2014 yılında 347 milyon dolarlık süt ve süt ürünleri ihracatı yapılmışken, bu değer 2015 yılında % 20 azalarak 271 milyona düştü. 2016 yılında ise bir miktar toparlanma yaşanarak, ilk 10 aydaki ihracatımız 272 milyon dolara çıktı. Bu yıl Et ve Süt Kurumu (ESK), et ve süt sektöründe müdahalede bulundu. Süt sektörüne müdahale, üreticiden süt alarak süt tozu yaptırmak şeklinde oldu. Bu kapsamda SETBİR olarak talebimiz, öncelikle çiğ süt arzının talebin üzerine çıktığı dönemlerde, ESK’nın müdahale alımlarını, Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından belirlenmiş çiğ süt fiyatından alım yapan sanayicilerden, rayiç süt tozu fiyatları ile süt tozu alarak yapmasıdır” açıklamasında bulundu.
“Süt ürünleri fiyatları 2016 yılına göre daha yüksek olacak”
SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, süt sektöründe 2017 yılında bir regülasyon ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, “Depolama desteği, sütte arz fazlasının oluştuğu dönemlerde regülasyonun sağlanmasını teşvik edebilecektir. Böylelikle süt tozu yapma veya yaptırma imkânı olmayan imalatçıların peynir ve çeşitleri gibi stoklanabilir ürünlerinde depolama desteği alması üreticinin elinde sütün kalmasını önleyecek, hayvan kesilmesinin önünü kapatacak, üreticinin hevesinin kırılmasına meydan vermeyecektir. 2015 yılında düşen dünya çiğ süt fiyatları 2016 yılında da bazı ülkelerde düşük kalmaya devam etti. Bazı ülkelerde ise bir miktar toparlanma gösterdi. 2017 yılında dünya süt fiyatlarının, dolayısıyla süt ürünleri fiyatlarının 2016 yılına göre daha yüksek olacağı öngörülüyor. AB’de de süt üretiminin azaltılması yönünde verilen desteklemelere bağlı olarak süt üretiminin artmayacağı tahmin ediliyor. Küresel stokların yüksek olması da üretimi etkileyen önemli faktörlerden biri” dedi.
Türkiye’de ise artan dünya fiyatları ile bağlantılı olarak ihracatta rekabet gücünün artmaya başlaması ile sektörde bir miktar toparlanma olacağı öngörüsünde bulunan Tezel, “Bu kapsamda dış pazarda yeni kapılar açmak, yeni imkânlar oluşturmak önceliğimiz olmalı. Ancak bu sayede kısa vadede süt tüketimini artırma yönünde adım atabiliriz. Ülkemizde çiğ süt, artık bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kalite değerleri ile fiyatlandırılmalı. Örneğin AB ülkelerinde bir litre çiğ inek sütü için baz kriter, yağ için yüzde 4,2, protein için yüzde 3,4’tür. Uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için, öncelikle çiğ süt kaliteleri rekabetçi düzeye çıkarılmalıdır. Aralık 2016’da USK tarafından belirlenen çiğ süt referans fiyatı, ülkemizde ilk defa kalite kriterleriyle birlikte belirlenmiş olup, yüzde 3,5 yağ, yüzde 3,1 protein değerine sahip çiğ inek sütü için belirlenen referans fiyatı 1,21 TL/litre olmuştur. Bu belirleme her ne kadar AB değerleri ile mukayese edildiğinde düşük kalsa da, ülkemizde ilk defa bu şekilde referans fiyatının belirleniyor olmasını, çiğ sütümüzün gelecekte iyileşmesi bakımından bir adım olarak nitelendiriyor, AB standartlarına ulaşmayı ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“2016 yılı toplam kırmızı et üretiminin 1,3 milyon ton civarında olmasını öngörüyoruz”
Kırmızı et üretimi 2015 yılında 1 milyon 149 bin ton, 2016 yılının ilk üç çeyreğinde ise toplamda 902 bin ton olarak gerçekleştirildiğini kaydeden Tezel, bu miktarda 2015 yılı ilk üç çeyreğine göre yüzde 6’lık bir artış olduğu görüldüğünü söyledi. Bu kapsamda 2016 yılı toplam kırmızı et üretiminin 1,3 milyon ton civarında olmasını öngörüsünde buluna SETBİR Başkanı, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan Tüketici Fiyatları Endeksi’ne göre dana eti fiyatı, 2015 yılının ilk 10 ayı ile 2016 yılının ilk 10 ayı kıyaslandığında yüzde 8,34 oranında, koyun eti fiyatı ise yüzde 14,8 oranında yükseldi. Bu endekste kapsanan maddelerin fiyatları, tüm vergileri içeren depozito hariç perakende fiyatlar. Kırmızı et maliyetlerimizin ve buna bağlı oluşan piyasa fiyatlarının dünya fiyatlarına göre yüksek ve rekabetten uzak olması nedeniyle kırmızı et ve ürünleri ihracatımız maalesef çok düşük, neredeyse yok seviyesinde. Ancak sosis başta olmak üzere bazı et ürünlerinin 2015 yılında ihracat miktarı yaklaşık 12 bin ton (20 milyon dolar) oldu, 2016 yılının ilk 10 ayında ise 5,7 bin ton (10 milyon dolar) ihracat yapıldı. Bu ihracatın büyük kısmı Ortadoğu ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerine gerçekleşti” dedi.
Tezel sözlerine şöyle devam etti: “Şubat 2016’da ESK’nin sıfır gümrük vergisi ile kırmızı et ithalatı yapmasına ilişkin karar yayınlandı. Mayıs 2016’da ise ESK ve TİGEM’in belirli sınırlar dahilinde canlı büyükbaş ve küçükbaş ithalatını sıfır gümrük vergisi ile yapmalarına ilişkin karar yürürlüğe girdi. Aynı karar ile özel sektörün canlı hayvan ithalatındaki gümrük vergisi oranı yüzde 60’a çıkarıldı. Kasım 2016’da yayınlanan karar ile de ESK’nin yıl sonuna kadar ithal edeceği canlı hayvan sayısı 400 binden 500 bine yükseltildi. ESK’nin 29 Ekim 2016 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, bugüne kadar ESK tarafından yurt dışından 75 bin baş besilik sığır, 22 bin 800 baş kesimlik sığır olmak üzere toplam 97 bin 800 baş canlı hayvan ithalatı gerçekleştirildiği ve 2016 yılı sonuna kadar toplam 424 bin baş canlı hayvan ithalatı planladığı açıklandı”.
Resmi Gazete’nin 2016 yılının son günü olan 31 Aralık’ta yayınlanan sayısında “İthalat Rejimi Kararına Ek Karar” ile besilik sığır ithalatı için yüzde 60 olan vergi oranı yüzde 10’a düşürüldüğünü kaydeden Tezel, “Aynı zamanda ESK’ye de sıfır gümrük vergisi ile 2017 yılı sonuna kadar 500 bin besilik dana ithalat yetkisi verildi. Besilik hayvan ithalatının ESK üzerinden yapılması, özellikle küçük miktarda besilik dana ithal etmek isteyen besicilerimiz için büyük bir avantaj sağlıyor. Ancak “500 baş ve üzerinde” besilik dana getirmek isteyen ve belli bir kapasitenin üzerinde bulunan besicilerin kendilerinin besilik dana ithal etmesine izin verilmesi gerekiyor. Diğer besiciler için de ESK besilik dana getirerek dengeleri korumuş olur. Bu uygulama hem verimlilik açısından hem de sektörümüz ve bakanlığımız açısından uygulama kolaylığı da oluşturur” ifadelerini kullandı.
Milli tarım projesi
SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, yaptığı değerlendirmede 2016 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından açıklanan “Milli Tarım Projesi’ne 2017 yılında uygulamaya geçeceğinden dolayı ayrı bir yer vererek, milli tarım projesinin Türkiye’de tarımı ve hayvancılığı geliştirip kalkındıracağını, üreticileri refaha kavuşturarak, vatandaşları daha besleyici ve hesaplı gıda ile buluşturacağını belirterek son yılların en önemli projesi olduğunu olarak değerlendirdi.
Milli tarım projesi ile 941 havza ortaya çıkarıldığının altını çizen Tezel, “Bu havzalarda hangi ürünlerin yetişeceği, pamuk, zeytin, arpa, yulaf ve yem bitkilerinin nerede daha iyi yetişeceği, su ihtiyacı gibi kriterler değerlendirilerek 19 stratejik ürün belirlendi. Bu ürünlerin hangi havzada daha verimli yetişeceği, daha az maliyetle yetiştirilebileceği amacıyla hesaplamalar yapılarak havza bazlı destekler ortaya çıktı. Bu kapsamda buğday ve yem bitkileri, tüm havzalarda desteklenecek ürünler kapsamına alındı. Milli Tarım Projesi’nin ikinci bölümü hayvancılıkta verimi artırmayı ve köklü değişiklikler yapmayı hedefliyor. Proje 25 ilde mera hayvancılığı yetiştirici bölgeleri oluşturuyor. Bu 25 il, toplam mera varlığımızın yüzde 52,6’sını, büyükbaş hayvan varlığımızın yüzde 32’sini kapsıyor. Proje ile 25 ilde tüm aşıları yapılmış, dört ayını doldurmuş buzağılara 750 lira destek verilecek, ahır-ağıl yapımının yüzde 50’si de desteklenecek. Ayrıca 32 ilde damızlık düve üretim merkezleri, 23 ilde damızlık koç ve teke üretim merkezleri, 8 ilde damızlık manda üretim merkezleri kurulacak” dedi.
Türkiye’de hayvancılığın en önemli sorunlarından olan hayvan hastalıklarının önlenmesi de Milli Tarım Projesi’nin hedefleri arasında yer aldığını vurgulayan Tarık Tezel, kademeli olarak Türkiye’nin tamamının şap hastalığından ari hale getirileceğini; Afyonkarahisar, Amasya, Polatlı-Ankara ve Kapıkule-Edirne’de hayvan kontrol ve dinlendirme istasyonları kurulacağını bildirdi.
Tezel, bu kapsamda projenin, gerek hayvan hastalıkları ve hayvansal üretim konusunda, gerek ise havza bazlı tarımsal üretim kapsamında, çok büyük bir iyileşmeyi müjdelediğini belirterek, önümüzdeki iki yıl içinde bu projenin meyvelerinin görüleceğini ve belirtilen sorunların büyük oranda çözümleneceğini düşündüğünü kaydetti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.