Telefon dinlemeleri

Türkiye’de kimin, neden telefonları dinleniyor? Telekulak, kabusa dönüştü. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, “Telefon dinlemeleri, toplumda paranoya oldu. Korku yarattı.Bu elbette hastalıklı bir toplum haline gelen bir durum ortaya çıkardı”
            Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel de, “Türkiye kendisine yakışmayan, çok büyük bir ayıbın içinde, Türk vatandaşı, medeni icatların en önemlisi olan telefon gibi bir vasıtayı kullanmaktan korkar hale gelmiştir. Türkiye’yi bu hale getirenler utansın” dedi.
            Yargıtay santralinin dolaylı olarak, Yargıtay tüm mensuplarının dinlenilmek istenmesi bardağı taşıran son damla oldu.
            Yargıtay Onursal Başkanı Vural Savaş, “Türkiye şu anda hukuk devleti olmaktan çıkmış, korku devleti haline gelmiştir. Bu Adalet Bakanlığı ve İç İşleri Bakanlığının himayesinde yapılmaktadır. Aslında bu yaptıklarıyla, ileride Yüce Divan dosyasının delillerini oluşturuyorlar. Ama yasa değişikliklerini başarırlarsa, yargıyı daha güdümlü hale getirirlerse, Türkiye’de karşı devrim bütün unsurlarıyla gerçekleşmiş geri dönülmesi imkansız bir şekilde İslamcı faşist düzen kalıcı olarak yerleşmiş olacaktır. Şu anda mevcut iktidarın icraatlarına, bu şekilde karşı çıkmak en büyük demokrasi mücadelesidir” dedi.
            Vural Savaş’ın yukarıdaki sözleri, Laik, demokratik bir ülkede yaşamak isteyen vatandaşlara yapmış olduğu çok güzel bir ihtardır. “Ya Laik-demokrat olacaksın. Ya da İslami-Faşist bir düzen içinde yaşayacaksın. Tercih sizin, mücadele sizin” demek istiyor. Hukuk devleti değil, polis devletiyiz. Yargı bağımsızlığı yitirilmiştir.
            Yargı, siyasi iktidara bağımlı hale gelmişse, yasama mensuplarını (Milletvekillerini) parti başkanı seçiyorsa, bu durumda, yasama yürütmeyi denetlemiyorsa, yargıda bağımsızlığını yitirirse, bunun adı dikta rejimi değil midir? Korku imparatorluğu yaratılmıştır.
            18.11.2009 tarihinde İstanbul Barosu’nun düzenlendiği Taksim’deki “Yargıya ve ülkene sahip çık” yürüyüşüne 46 Baro katıldı. Yasa dışı telefon dinlemelerine karşı çıktılar. Avukatlar adına açıklama yapan, İstanbul baro Başkanı Muammer Aydın “Siyasi iktidarın yargı ve özellikle de yüksek yargı üzerindeki saldırı ve kuşatması artık tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır” dedi.
            Bu yürüyüşe 46 baro dışındaki barolar katılmadı. Belli ki, bu barolar, Türkiye’deki yangını görmüyorlar, hukuksuzluğu anlamıyorlar, yada hükümet yanlısı olabilirler ve Türkiye’yi güllük-gülistanlık görüyorlar. Mükafatlarını da alabilirler. Birgün topuklarına çivi batarsa o zaman inşallah yandım Allah demezler.
            Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Yasal olmayan yollarla hiçbir telefon dinlenmiyor” diyor. Başbakan benim de telefonlarım dinlendi” diyor. Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’de “Bende dinlendim ama istismar edilir diye şikayetçi olmadım” diyor. Başbakan ve Cemil Çiçek sizin telefonlarınızı yasal olmayan yollardan kim dinleyebilir? Yasal yollardan dinlenmeniz içinde hangi hakim, savcı, cesaret ve karar çıkartabilir.?
            Anlaşılıyor ki, topluma “Bak, Başbakan’da, Adalet Bakanı’da yasal olmayan yollardan dinlenmiyor” ajitasyonu verilmek isteniyor. Yapılanları kamufle etmek için çalışılıyor. Belki saf sempatizonlar kandırılabilir. Ancak, hukukun birgün herkese  lazım olacağı unutulmamalıdır!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.