Taşlar yerinden oynayınca

Anımsarsınız, 15 Şubat’ta jandarma-polis işbirliği sonucu başarılı bir uyuşturucu operasyonu düzenlenmişti. 25 eve yapılan operasyon sırasında gözaltına alınan 10 kişiden 5’i mahkemece tutuklanmıştı.

            İlginç olanı, 40 lise öğrencisinin ifadesine başvurulmasıydı.

            Lise öğrencilerinin ifadelerine neden başvurulduğunu hiç düşündünüz mü?

            Uyuşturucu ilköğretimlere kadar uzandığı için.

BİRAHANELER

            Ergün Koç’un Belediye Başkanı olmasıyla sayıları bir hayli artan birahanelere, derli-toplu, toplumun huzurunu kaçırmayan güvenceli bir ortam yaratılmaması sonucu kadın ticareti ve uyuşturucunun pazarı oluştu.

            Pazar büyüdükçe iç hesaplaşmalar yoğunlaştı.

            Silahlar konuşmaya başladı.

            Tabii ki, olan evinden çıkamaz durumda kalan sade vatandaşa oldu.

YANGIN

            Karacabey’in göbeğindeki tarihi Ulu Camii 1,5 saat içinde Yunan işgalindeki görüntüye döndü.

            Bana göre, tartışmasız ihmal var! Hatta kasıt da olabilir.

            Ulu Camii’de, 3-4 ay önce Fatih döneminden kalma tarihi yazmaların çalındığı söyleniyor. Bu konuda soruşturma sürdüğü dile getiriliyor.

            Duvarın içinde ise büyük bir hazinenin haritası saklandığı fısıldanıyor.

            Doğrumudur, değil midir bilemiyorum. Bunlar halk arasında konuşulanlar.

            Mantığımın almadığı, kıvılcımla başlayan bir yangın başlangıç anında nasıl olur da söndürülemez?

            Camii’de onarım çalışması yapılıyor. Yani içi işçi dolu. 600 metrekarelik alanda ya halılar tutuşmuştur, ya da ahşap iskeleler. Avuç içi kadar başlangıç büyümeden nasıl olur da engellenemez.

            İşçiler yangının başlangıcında ne yaptı?

            İtfaiye ekiplerinin olay yerine beş dakika içinde ulaşabileceği mesafedeki yangın büyümeden nasıl olur da kontrol altına alınmaz?

            Uzatmadan özetleyelim: Karacabey Belediye İtfaiyesi sınıfta kalmıştır.

            Ne teknik donanımı yeterli, ne de ekiplerin becerileri.

            İtfaiye ekipleri, alevler büyürken 600 metrekarelik çiçek bahçesini sular gibi yaptı. Çünkü, araç-gereçleri yetersizdi. Kısa sürede büyüyen yangın dostlar alışverişte görsün çalışmasıyla söndürülemezdi. Onlar da binlerce vatandaşın gözleri önünde kül olan manzarayı birlikte izledi.

            Sonunda yangın, yanacak bir şey kalmadığı içim 1,5 saat sonra kendi kendine söndü.

HASTANE

            Hastanedeki yolsuzlukları defalarca yazdık. Gecikmeyle de olsa siyasetçiler adım attı.

            Demiştik ki, siyasetçiler-sendikacılar karıştırmazsa, hastane eski günlerine dönebilir.

            Hala aynı düşüncedeyim.

            Siyasetçilerin işi, boş bulunan doktor kadrosunu tamamlamak, bir de hastanenin içini teknik cihazlarla doldurmak. (Emar, Tomografi, Kemik Erime Ölçüm Cihazı gibi.)

            Bunlarla uğraşacağımıza, “Senin adamın gitsin, benim adamım gelsin” hesapları içinde küçülüyoruz.

            AK Parti Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Dinçer’in Hastanede işi ne?

            Yönetim Kurulu, Hayrettin Dinçer’e sağlıktan sorumlu görev verebilir. Ancak yetkilerini de söylemelidir.

            Hayrettin Dinçer’le görüştüm: İyi niyetliydi. Hastanedeki Metin Eski döneminden kalan enkazın görüntülerini ortadan kaldırmak ve vatandaşın sıkıntılarına merhem olmak için çalıştıklarını söyledi.

            Dinçer, “ Gece 23.30 sıralarında eve giderken, Hastaneye uğradım. Kuyrukta bekleyen hastaları görünce, doktor beyi uyarmayı ve hastalara yardımcı olmasını istemeyi görev saydım.

            Gel gör ki tekmeyi yiyen ben oldum. Kendisinden şikayetçiyim” dedi.

            Görgü tanıkları ise, tersini söylüyor. “Hayrettin bey geldiğinde alkollüydü. Doktor beyi çağırdı. Doktor bey gelince hakaret etmeye başladı ve üzerine yürüyerek yumruklamak istedi. Bu sırada yere düştü.”

            Ayrıntılara girmek istemiyorum; 1.89 promil alkol saptanan Hayrettin Dinçer’in sağlık durumu iyi ise, o saatte Hastanede işi ne?

            Yaşananlar hiç etik değil.

            Hayrettin bey, bunlarla değil de, Metin beyin giderayak bıraktığı “İhalesiz ihalenin” aydınlatılmasına yardımcı olsa daha iyi olmaz mı?

            Hastanenin, Bilgi Yönetim Sistemleri Yazılım Geliştirme Programı ihalesi, Metin Eski tarafından ihale yasaklısı bir firmaya ihalesiz verildi.

            Arnıl-Net Firması Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

            Sonuç ne oldu?

            Bunların şeffaflaşması gerekmiyor mu? Adalet istenmiyor mu?

            Aylardır ses çıkmıyor!

            Arnıl-Net Firması, 2011/1711 sayılı dosya ile Bursa 2. İdare Mahkemesi’ne başvurdu.

            İdare Mahkemesi, “Hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde, telafisi güç, zarar doğuracağı sonucuna varılan dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına 08.03.2011 tarihinde oy birliği ile karar verildiğini” söylüyor.

            Şimdi ne olacak?

            Hastaneye çeki düzen verilecekse, öncelikle gizli kapaklı yasa dışı iş yapılmamalıdır.

            Giderek düzelmeye başlayan Hastane’den siyasetçiler ve çakma sendikacılar elini ayağını çekmelidir.

            Ne dersiniz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.