Taciz olayı sadece CHP’de mi var?

İktidarın propaganda bülteni gibi çalışan medya ve onun Bursa şubeleri, 1 milyona 250 bine yakın üyesi olan, 13 milyondan fazla yurttaşın gönül verdiği, Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşadığı kentleri yöneten CHP’yi, ‘tacizle’ yaftalamaya çalışıyor.

İşsizliği, ekonomideki büyük çöküntüyü, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervinin iç edilmesini, Ziraat Bankası’nın çiftçilerin mallarını haczedip satışa sunmasını, Kovid-19 sürecinin kötü yönetilmesini (Beş maskeyi dağıtamadılar, aşı ortada yok) gözden kaçırmaya çalışıyorlar.

Ne yazık ki, CHP içinde bir grup da buna hizmet etmeyi marifet sayıyor.
 *** 
Köşeme aktardığım taciz olayının mağduru genç kızın ifadesi onların dengelerini sarstı.

Bekliyorlardı ki, kız yakıp yıksın, suçlasın, CHP’nin yöneticilerini mahkum etsin!

Tam tersine kız kendisine yapılan alçaklığa karşı tavır almakla birlikte CHP yöneticilerini suçlamadı.

Genç kızın verdiği ifade tetikçileri, Alinur Aktaş’ın reklam adı altında parayla satın aldıklarını çıldırttı (Tacizle ilgili kalem oynatanlar Büyükşehir Belediyesi’nden aylık kaç para reklam aldıklarını açıklasınlar da görelim).
 *** 
CHP’de duyarlılığı tartışma götürmez bir isim var:

CHPGenel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık

Bir kadın, bir anne olarak, ENSAR Vakfı’nda gerçekleşen (sadece bir mesaj atma değil) tecavüzlere karşı titiz bir araştırma yapıp, Türkiye gündemi sokanlardan biriydi.

Kendisine iletilen böylesine taleplere karşılık vermemesi düşünülemezdi.

Ayrıca İsmet Karaca-Mete Akyolcular ekibine siyaseten sıcak bakan biri olmadı hiçbir zaman…

Onları koruması için en küçük bir nedeni yoktu.

Nitekim, o olayda gerekenlerin yapılması için en fazla gayret gösteren de o oldu.

İsmet Karaca’nın yanlış adımları!

Taciz olayında yıpranan isimlerden biri Bursa İl Başkanı İsmet Karaca oldu.

Yapması gereken öncelikle durumu bilinen Mete Akyolcular’ı başkanlığa getirmemekti.

Hadi ‘seçildi’ diyelim, bu olay ortaya çıktığı anda hemen ve derhal harekete geçip, Akyolcular’ı görevden alıp Disiplin Kurulu’na sevk etmekti.

Gerekeni yapmamak için ayak sürüdü, devreye Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın baskısıyla Genel Merkez girdi.

Kemal Kılıçdaroğlu talimat verdi, Akyolcular’ın önce istifası aldırıldı, ardından Disiplin Kurulu’na sevk edildi.

Akyolcular biraz da kaçış için istifa etmek zorunda kaldı. Ama yağma yok, ne zaman partiye dönmeye kalkarsa, bu dosya önüne konacak!
 **** 
Bu arada daha sonra öğrendiğim bir bilgi var.

Akyolcular’ın ardından Karaca, Işıl Türük’ü İlçe Başkanı yapmak istedi.

Parti içinden gelen tepki, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın devreye girmesiyle Metin Yılmaz İlçe Başkanı oldu.

Özü-sözü bir, dürüstlüğüne, eline-beline-diline sahip çıkabilecek bir isim olduğu söylenen Metin Yılmaz’ın başkan olması partiyi rahatlattı.

Anlayacağınız hayırsız bir işten hayırlı bir sonuç çıktı.
 **** 
Bu yazının dipnotu: Lağım medyasının farelerine dedikoduları (önyargılarını) uçuran CHP’liler neye hizmet ettiklerini biliyorlar mı? O tetikçiler İzmir-Kemalpaşa’daki 13 yaşında AKP ilçe yöneticisi tarafından istismar edilen çocuğu yazıyorlar mı? Türk halkının haklarına tecavüz eden Hamza Yerlikaya konusunda tek satırları var mı? ‘Üniversiteler fuhuş yuvası’ diyerek milyonlarca gencimize iftira atan o ahlak yoksununu sayfalarına taşıdılar mı?

YILDIRIM’DAKİ OLAYA NEDEN SES ÇIKARMADILAR?

Tarih 28 Kasım 2020…

Cennet Cankılıç, “Yıldırım Belediyesi bu ‘işten çıkarmayı’ konuşuyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Bir bölümünü aynen aktarıyorum:
Yıldırım Belediyesi’nde de iki kişi arasındaki ilişkinin faturası yine kadına çıktı. Erkek her zamanki gibi müdür pozisyonunda. Ama ne hikmetse belediye camiası bu memurun geçmişten gelen “maceralarını” bildiği, konuştuğu halde bu kişi, merdivenleri üçer beşer çıkarak cezalandırılacağı yerde ödüllendirilmiş.
İsmi bende saklı bu şahıs, en son Çevre Müdürlüğü’nden çalışma disiplini ve ahlakının bozukluğu nedeniyle Zabıta Müdürlüğü’ne gönderilmiş. Oradan da Oktay Yılmaz’ın Yıldırım Belediye Başkanı olmasıyla önce Kültür Müdürlüğü’ne atanmış, sonra koordinatör olarak bir üst dereceye terfi ettirilmiş.
***İddiaya göre, yaşını başını almış, evli barklı bu koordinatör beyimiz yanında çalışan genç bir kızla arkadaş olmuş. Doğal olarak bu özel arkadaşlık belediyede dikkat çekince, dedikoduların önü alınmamış ve en son genç kız bir odaya çekilerek, ‘Kızım gel sen hemen istifa et, ayrıl. Yoksa yüz kızartıcı bu olaydan dolayı işlem yapıp seni görevden almak zorunda kalacağız’ denmiş. O da ne yapsın hemen istifa edip, ayrılmış.

Kimin kimle beraber olduğu elbette özel yaşantıdır kimseyi ilgilendirmez, ancak burası sonuçta bir kamu dairesi. Yine de çalışma hayatında iş ahlakının, disiplinin ön planda tutulması ve girift ilişkilerin toplum önünde yaşanmaması lazım.

Benim asıl burada dikkat çekmek istediğim konu, belediye camiasındaki genç kızlara, kadınlara ‘dışarıda bir kahve içelim, bu konuları daha detaylı görüşürüz’ babından teklifte bulunduğu iddiaları ayyuka çıkan koordinatör beye dokunulmayıp, genç kızın yüz kızartıcı olay işlediğini söyleyip işinden etmek. Yani burada da yine tek suçlu kadın oldu. Anlayacağınız müdürün arkası bayağı sağlammış!”
 **** 
Cennet’in yazmasının ardından skandalın büyüyeceğini hesap eden Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, kızı yeniden işe başlattı, dosyayı kapattı.

Ancak TÜGVA’dan geldiği söylenen erkek ile adının anlamı yol gösterici olan kızla münasebetini irdeleyen oldu mu?

Belden aşağı hikayelere özlem duyan medya neden ses çıkarmadı?

Başka hikayeler de var, bütün Bursa biliyor ama sadece konu CHP olunca bu tipler aslan kesiliyor.

Öyle anlaşılıyor ki tetikçi medyanın amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmek!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.