SOÇİ MUTABAKAT MUHTIRASININ KAZANIMLARI

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Türkiye, kendisini Atlantik sistemine bağlayan zincirlerini kırmakta ve Avrasya’daki onurlu yerine yerleşmektedir.
Aslında bu süreç, Türk milletinin önderliğinde 2014 yılı baharında Silivri Duvarlarını yıkmasıyla başlamıştır. Yıkılan duvar, ABD’nin Türkiye’mizi içine hapsettiği duvardı. Böylece 1945 yılından beri bağlandığımız Atlantik sisteminden kurtulma sürecine girdik.
Zincirlerini kıran Türkiye, 24 Temmuz 2015 günü PKK’yı hendeklere gömme harekâtını başlattı.
15-16 Temmuz 2016 gecesi ABD’nin FETÖ Gladyosunu ezdik. Arkasından 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanıyla ABD-İsrail Koridorunu yardık.
Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017 günü Astana’da anlaşarak Astana Sürecini başlattılar. 2017 yılı Eylül ayında bölge ülkeleriyle birlikte ABD ve İsrail’in “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail girişimini bozguna uğrattık.
2018 yılı başında Zeytin Dalı Harekâtıyla PKK’nın Afrin’deki yuvalanmasını dağıttık. 9 Ekim 2019 günü Türk Ordusunun Barış Pınarı harekâtı başladı.
Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile imzaladığı 22 Ekim 2019 günlü Mutabakat, bu sürecin son eylemidir. ABD emperyalizmi, Astana Sürecini dağıtamadığı gibi, şimdi Astana Ortaklığına boyun eğmek durumunda kalmıştır.
KAZANIMLARIMIZ;
1-TÜRKİYE’NİN ASKERİ HAREKÂTLARI SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE HİZMET ETTİ.
Soçi Mutabakatı’nın 3. Maddesinde Türk Ordusunun Barış Pınarı Harekâtının mevzileri korunuyor. Türkiye’nin geçici askerî varlığı, yalnız Türkiye açısından değil, Rusya ve Suriye açısından da bir güvencedir. Türk ordusunun harekâtları, sonuç olarak Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine hizmet ediyor. Mehmetçik, en sonunda terör örgütlerinin Suriye’den temizlenmesi için savaşmış ve can vermiştir. Yaşanacak süreç, bu saptamayı doğrulayacaktır.
2-TÜRKİYE + RUSYA + SURİYE İŞBİRLİĞİ RESMİLEŞTİ.
Türkiye – Rusya Mutabakatının, bir de görünmez ortağı var. Mutabakatın altında imzası yok, ama Suriye şimdilik Rusya tarafından temsil ediliyor. Nitekim bu olayı ABD yetkileri de fark etmiş bulunuyorlar. Jeffery, “Türkiye, Rusları ve rejimi sürece dahil etti” saptamasını yaparak ABD’nin yenilgisini itiraf etmektedir.
Mutabakatta, 21 Ekim 1998 tarihli Adana Anlaşması’nın önemi teyit ediliyor ve Rusya’nın Adana Anlaşması’nı kolaylaştırması öngörülüyor. Bilindiği gibi Adana Anlaşması’nın tarafları, Türkiye ve Suriye’dir (Madde 4). Adana Anlaşması’nın kolaylaştırmasının anlamı, Rusya’nın Türkiye ile Suriye arasında teröre karşı işbirliğini kolaylaştırmasıdır. Cumhurbaşkanımızın bu madde altındaki imzası, önümüzdeki sürecin ufkunu açan değerdedir.
Suriye Sınır Muhafızları, Türkiye ve Rusya askeriyle birlikte Mutabakatın uygulanmasının silahlı yaptırım gücü olarak kabul edilmektedir. Böylece Türkiye ve Suriye askeri arasında işbirliği resmileştirilmektedir (Madde 5). “Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılması” da Suriye ile Türkiye arasındaki askerî işbirliğinin bir başka maddesidir. (Madde 6)
“Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma”, kaçınılmaz olarak Suriye devletinin katkısını içermektedir. Suriye bu maddeyle de Mutabakatın tarafları içinde yer almaktadır (Madde 8).
“Mutabakatın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması” kurulması, kaçınılmaz olarak Suriye’nin katılımını gerektirecektir (Madde 9).
3-SURİYE’DE FEDERASYONA SET ÇEKİLDİ
Türkiye-Rusya Mutabakatının işlevi, Türkiye’nin güvenliğini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak diye özetlenebilir. Ancak Mutabakat’ın çok önemli bir mevzilenmesine dikkat çeken yok. Mutabakat, Suriye’nin “siyasî birliği”ne, başka deyişle tek devlet ilkesine göndermede bulunmakta, böylece Suriye’de federasyon veya özerklik gibi ABD planlarına set çekilmektedir. Buna bağlı olarak “Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma kararlılığı” vurgulanmaktadır. Suriye’nin bir “Arap Cumhuriyeti” olduğu dolaylı yoldan doğrulanmakta ve kuvvetlendirilmektedir.
Bunlarla birlikte Putin’in, Soçi basın açıklamasında “Çok uluslu Suriye”, “Suriye Kürtleriyle diyalog” ve “Kürtlerin hukuku” gibi söylemlerinin, “Suriye’nin siyasi birliği” ilkesiyle çelişen boyutlara uzanmaması gerekiyor.
4-TÜRKİYE + RUSYA + SURİYE’NİN ORTAK GÜVENLİK BÖLGESİ
Mutabakat, Türkiye’nin Barış Pınarı harekâtıyla ulaştığı mevzileri sağlamlaştırmanın ötesinde, bu mevzilerin Doğusu ve Batısındaki koridoru Rusya ve Suriye’ye emanet ederek, Türkiye – Suriye sınırı boyunca 32 kilometre derinliğinde bir Güvenli Bölge kurulmasını öngörüyor. Ancak bu Güvenli Bölge, artık ABD’nin dayattığı Güvenli Bölge değildir. Türkiye + Rusya + Suriye’nin ortak Güvenli Bölgesi kurulmaktadır. Çünkü Güvenli Bölge’nin yaptırım gücü, Türkiye, Suriye ve Rusya askeridir.
5-IRAK VE İRAN’IN DA DESTEĞİYLE BÖLGE ÜLKELERİ BİRLEŞİYOR.
Irak, İran ve Çin, Mutabakatı destekledi. Irak, PKK teröristlerinin Irak topraklarına girmesine izin vermeyeceğini belirterek, ABD planına karşı açık tavır aldı. İran da Mutabakatı olumlu bulmanın ötesinde bölge ülkelerinin işbirliğini gündeme getiriyor. Böylece ABD ve İsrail’in sözde “Kürdistan” referandumunu bozguna uğratan güç yeniden biraraya geliyor.
6-ABD BATI ASYA’DAN SİLAHLA GÖNDERİLİYOR
ABD, bölgemize 1991’de ve 2003’te Irak’ı iki kez işgal ederek, Türkiye’de PKK terörünü destekleyerek ve Suriye’de iç savaş kışkırtarak, silahla geldi. Şimdi silahla gönderiliyor. Suriye Devletinin kahramanca mücadelesi, Irak’ın direnişi, İran’ın dik duruşu ve Türkiye’nin terörü silahla temizleme kararlılığı, ABD’yi yenilgiye uğrattı. ABD’nin silahı, Suriye’nin, Türkiye’nin, Irak’ın, İran’ın ve Rusya’nın silahına boyun eğmiştir.
Son Soçi Mutabakatı, ABD’nin Batı Asya’dan silahla gönderilmesi sürecinde yeni bir kararlılığı ifade etmektedir. Suriye’nin kuzeyindeki Güvenlik Bölgesinde ABD askerine herhangi bir rol tanınmamakta, ABD’nin piyonları olan terör örgütlerinin etkisiz hale getirilmesi yolunda önemli bir adım atılmaktadır.
Bilindiği gibi PKK/YPG, hapishanelerden çıkardığı DEAŞ mensuplarını kendi silahlı güçlerinin bünyesine alarak Türk Ordusuna karşı savaşa sürmüştü. ABD’nin terör örgütleri arasındaki cephe birliği bir kez daha sergilendi. Putin’in Soçi’deki basın açıklamasında DEAŞ’ın kaçma girişimlerinin önlenmesi yönündeki talebi bu açıdan dikkat çekici.
7-PKK’YI SÜPÜRMEK YETMEZ BİTİRME FIRSATI DOĞDU
Soçi Mutabakatı, PKK ve DEAŞ terör örgütlerini bitirmenin yolunu açmıştır. ABD emperyalizmi, sınırdan süpürdüğümüz PKK’ya Suriye’nin petrol bölgesinin bekçiliğini vermek istiyor. Suriye, buna olanak tanımayacak ve bölge ülkelerinin de desteğiyle PKK/YPG/YPD/SGD’yi temizleyerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasal birliğini sağlayacaktır.
Bu koşullarda Türkiye, bölge ülkeleriyle işbirliği yaparak PKK’yı bitirme hedefini izlemek durumundadır. Soçi Mutabakatı’nın Türkiye’nin önüne açtığı ufuk budur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.