Şaşırma Duygusunu Yitirince…

Şaşırma, insanların beklenmedik bir durumla karşılaştıklarında gösterdikleri zihinsel tepkidir. Benzer durumlarla karşılaştıkça o tür olaylar karşısında artık şaşırmaz oluruz. Şaşırma bireysel olduğu gibi toplumsal da olabilir. Toplumsal olarak sıklıkla karşılaşılan bir olayla birey olarak ilk kez karşılaşmamız sadece bizim için şaşırtıcı olabilir. Ancak toplumsal olarak şaşırmamız gereken olaylar karşısında şaşırmamak ve bir tepki vermemek hastalıklı bir toplumun habercisidir.
Tıp bilimi ile hiç ilgisi olmayan insanların en ciddi hastalıklara teşhis koyup tedavi etmeye kalkışması, mühendislikten haberi olmayan birinin gökdelen dikmeye kalkışması, ekonomi hakkında hiç bilgisi olmayanların parayı yönetmeye kalkışması şaşılacak ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Çağdaş toplumların davranış biçimi bu olmalıdır. Ancak yönetici sıfatı taşıyanlar bu tür davranışlara girdiğinde nedense hiç şaşırmıyor ve tepki vermiyoruz.
Yöneticiler, değişik disiplin dallarında eğitim almış insanlardan aldıkları bilgileri başkaları ile paylaşabilirler. Bu olay sadece yönetsel sorumluluk ile sınırlı olabilir. Konunun detaylarına girmek gerektiğinde söz sırası uzmanlara düşer. Hele konu, işin uzmanlarınca tartışılıp karara bağlanmamışsa yöneticinin karar verip bu kararı toplumla paylaşması rol çalma ötesinde bir ruh halinin dışa vurumudur.
Ülkenin ana ulaşım ağının nereden geçeceğinden, devasa köprünün ya da havaalanının nereye yapılacağına, stadyumun nereye kurulacağına, hangi üniversitede kimin rektör olarak görevlendirileceğinden mahkemelerin nasıl karar vereceğine, kadınların kaç doğum yapacağından, doğumun hangi yöntemle olacağına kadar birbiri ile ilgisiz alanlarda kararları onaylayan olmaktan öte karar verme durumunda olmak nasıl bir ruh halinin göstergesidir?
Ya, bu durumu şaşırmayıp hiç tepki göstermeyen topluma ne diyeceğiz?
Son olarak bütün dünyayı ilgilendiren bir cinayet hakkında günler öncesinden ilan ederek bilgi vermeye kalkışmanın ölçüsü nedir? Ülkemizde yakın geçmişte de hepimizi sarsan ve dünya ölçeğinde ilgi çeken cinayetler işlendi. Bu gibi durumlarda açıklamayı başka ülkelerde olduğu gibi ilgili kentin emniyet müdürü, valisi, savcısı, emniyet genel müdürü, haydi işi biraz daha ileri götürelim içişleri bakanı yapabilir. Ancak ülkenin en tepesindeki yöneticinin gazetelerde yer alan bilgiler dışında hiçbir yeni bilgi paylaşmadan yerli yabancı bütün basını toplayıp, amigoların tezahüratları arasında açıklama yapmaya kalkışması doğal olarak “dağ fare doğurdu” yorumlarına yol açar.
Ne acıdır ki bu tablo yabancı gazetecileri şaşırtsa bile bizleri şaşırtmıyor. Esas üzücü ve garip olan da bu tablodur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.