RTE’nin Musevileri

Bilginin kaynağı şüphedir.
Bir toplum bir kez cahil bırakıldığında önüne ne koyarsan kabullenir. Önüne konandan asla şüphelenmez. Hele günümüzde beyin yıkama aracı TV kanalları üzerinden yarım yamalak ve “azzzz sonra” sesleri arasında duyduğunuz her şeyin doğru olduğu varsayılır. “Koskoca TV söyledi” derler.
Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan zatın Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas onuruna 1000 odalı sarayda yaptığı karşılama töreni daha çok konuşulacağa benzer.
Hakan özentisi, sarayın merdivenlerine ikişerli dizilmiş 16 değişik kılıklı askerin arasından ağır ağır inerek yerini alıyor. 16 asker önceleri Cumhurbaşkanlığı köşkünde görmeye başladığımız 16 bayrakta simgelenen eski Türk devletlerini sembolize ediyormuş. Kim nereden bulup öğrendiyse o devletlerin askeri muhafızı görünümündeki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı askerlerini merdivenlere dizmişler.
Bu güne değin “Türk milleti” kavramını ağzına almayan RTE birden bire eski Türk devletlerine sarılmış. Millet kavramını ümmet kavramı ile karıştırıp bir inanç aidiyetine dönüştüren RTE, sarayının merdivenlerinde simgeleştirdiği devletlerin hangi inançlara bağlı olduğunu biliyor mu? Kendi deyimi ile “hangi milletten” olduğunu biliyor mu?
Sarayın merdivenlerinde sembolize edilen Türk devletlerinin önemli bir kısmı bizlere ortaokul ve lise tarih derslerinde uzun uzadıya okutuldu. Biri dışında…
O devlet Hazar Türk Devleti. Son açıklamaya göre Hazar Hakanlığı…
Peki bu devlet bizlere niçin okutulmadı?
Çünkü yaklaşık 800 yıl tarih sahnesinde kalmış, 400 yılı çok parlak başarılarla dolu bu devletin resmi dini Musevilik. Tarihin ilk ve en büyük Musevi devleti hem Türk tarihçilerce, hem de Musevi tarihçilerce “gayrimeşru çocuk” muamelesi ile karşılaşmış.
Bizimkiler “nasıl olur da böyle şanlı bir devlet Musevi inancı taşır” diyerek görmezden gelmişler. Yahudi tarihçiler de tarihin ilk ve en büyük Musevi inançlı devletinin Türk soyundan gelmesini kabullenememişler. Ama böyle bir devlet tarihte var olmuş.
İşin tuhaf tarafı Moğol baskısıyla Karadeniz’in kuzeyindeki topraklarından ayrılıp Avrupa içlerine ve Polonya topraklarına ilerleyen Hazarların Hitler tarafından katledilen Musevilerin ataları olduğuna ilişkin çok kuvvetli kanıtların bulunmuş olması. Hitler hayranı “Türkçüler” kendi atalarının Naziler tarafından kitleler halinde yok edilmelerini görmezden geliyorlar.
Türklerin büyük çoğunluğu kılıç zoruyla İslamiyet’i “seçerken” Hazar hakanı bir imam, bir haham ve bir papazı huzurunda tartıştırarak Musevi dinini seçmiş. Bu konuda son yıllarda çok sayıda araştırmacı tarafından kitaplar ve romanlar yazıldı. Özellikle tarihçi Arthur Koestler tarafından yazılan 13. Kabile adlı kitapta anlatılanlar çok çarpıcı. Hazar Türklerinden kalan eşyalar, mutfak araç gereçleri, gelenekler ve dil özellikleri, geleneksel Yahudi toplumu ile hiç uygunluk göstermiyor.
Konunun meraklıları için son yıllarda yazılmış çok sayıda eser aydınlatıcı olacaktır.
Monroe Kuttner tarafından yazılmış “Haham Kral Hazarlı Davut” adlı roman tarihi gerçeklere dayanmaktadır. Meraklılarına öneririm.
Bizi bu aşamada ilgilendiren, Millet tanımını dini inançlara göre yapan RTE’nin tarihi boyunca Musevi devleti İsrail ile çarpışan Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbası’ı bir Musevi Devleti sembolü ile karşılamış olması.
RTE’nin tarih bilgisi acaba Hazar devletini kapsıyor mu?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.