Otuz yıllık “Jet lag”

 
Önceki gün 12 saatlik bir uçak yolculuğunun ardından ülkeme döndüm. Ülke; doğduğun, doyduğun, mutlu olduğun toprak parçası.
Hoş on gün evvel ayrılırken “Ülkeme yeni doğmuş bir bebek gibi bakın” dememiştim. Daha havaalanına indiğim an duyduğum, bombayla öldürülen sekiz insan haberi ve 24 askerin ölüm haberi jet lag bedenimi tepetaklak etmeye yetti.
Jet lag: Jet sendromu, eşzamanlama bozukluğu olarak da bilinir. İnsanda 24 saatlik biyolojik etkinlik çevriminin ani değişmeler nedeniyle uğradığı geçici değişiklik ve düzensizlik…
Uzun uçak yolculuklarının ardından yaşanan saat farkı nedeniyle ruh gibi dolaşma hali.
Aptal gibi hissediyorsunuz kendinizi. Her an yorgun ve her an uykunuz var. Anlama kabiliyetiniz sıfırın altında.
Jet lag bir akıl tutulmasıdır.
Yeni haberle sıcak takip sonucu 23 PKK militanının öldürüldüğünü öğrendik. 24 askere karşılık öldürülen 23 PKK militanı.
Cumhurbaşkanı Gül 24 askerin intikamının alınacağını söylemişti. Yani intikama topu topu bir ölüm kalmış.
İntikam; aklı vicdana küstürüp, içgüdüsel tepkiyle şiddeti makul görme hali.
Peki kaç genç ölümün ardından otuz yıllık “jet lag”dan kurtulacağız.
Sokaktan “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları yükseliyor. Binlerce insan ellerinde bayrak “Bursa uyuma şehidine sahip çık” diye bağırmakta.
Ve ben “jet lag”ım, her yanımdan uyku akıyor.
Ajanslar şehitlerin kimliklerinin belli olduğunu duyurdu.
24 isim…
24 aile…
24 sevgili, çocuk, akraba, eş, dost…
Ve 23 “kimliği belirsiz, kimliği önemsiz” PKK militanı…
7/24 uslanmayan, barışa karşı direnen yüzde 50 ile seçim kazanmış, yüzde 100 jet lag hükümet.
CHP “Hükümet istifa etsin” demiş.
Hükümet, hükmetmekten ileri gelen bir faaliyeti yerine getiren seçilmişler bileşkesi demektir. Temsil niteliği gelişmiş insanlardan oluşan seçilmişlerin arasından seçilenlerin oluşturduğu bir oluşumdur hükümet.
MHP “Olağanüstü hal” istemiş.
Olağanüstü hal, olağan olmayanı olağan kılmak üzere yapılan olağandışı uygulamaların toplamı.
BDP, PKK ve hükümete “Savaşı durdurun” çağrısında bulunmuş.
Savaş, ölümü “Şehitlikle” kandırmaktır. Yoksul insanları “Sözde ulvi değerlerle donatıp” ölümü yaşama üstün kılmaktır.
Ve nihayet kara benizli Obama, “Acımasız terör saldırısını kınıyoruz” buyurmuş.
“Tencere dibin kara, seninki benden kara” yani…
Yokluğumda “Yeni doğmuş bir bebek gibi” bakamadığınız ülkemde, yeni ölmüş 47 gencin ardından siyasetin çözümsüzlüğünü bir kez daha anlamakta zorlanıyorum.
Sözcüklerim tükendi, kalemimin dili dolaşıyor, satırlarım yorgun ve her yanımdan uyku akıyor.
Otuz yıllık “jet lag” yetmedi mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.