Oruç başa vurunca…

Hava sıcak, gün uzun, hele de içiyorsan üstüne bir de sigarasızlık.
Kolay değil tabi.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi insanlar da üzerine üzerine geliyor değil mi?
Durduk yerde seni zıvanadan çıkartıyorlar. Zaten canın burnunda….
Akşam iftarda evde ne yemek var acaba?
Eve telefon etsen de değişik bir yemek mi istesen? Giderken bir de yumurtalı pide yaptırırsın. Tatlı da almak lâzım. Şöyle bol şerbetlisinden hani…
Eve gitmek ne kadar asap bozucu bu trafikte. İnsanlar yetmezmiş gibi tüm arabalar da üzerine üzerine geliyorlar sanki. Kimse sana yol  vermiyor. Halbuki bir çekilseler, bir açılsalar, iftara yetişecek oruçlu bir insan var şurada…
İnşallah evde de sofra hazırdır. Çorba da tam kıvamındadır. Yoksa evdekilerin vay haline…!
E biraz asabiyiz haliyle.
Malum oruç….
****
Orucu açlık ve mahrumiyet olarak algılayanların oruçlu halleri işte tam da buna benziyordur eminim. Bahaneleri de ramazan…
Oruç dediğin bir nefis terbiyesi ve bir arınma değil midir aslında?
Hem bedenini hem de ruhunu dinler insan bu bir ay boyunca. Oflaya puflaya, her önüne gelene çata çata da tutulmaz ki oruç dediğin. Oruç halleri başa vurur tamam da, bunun acısını çıkartmak için neden diğer insanlar kurban seçilir anlamadım.
O insanlar oruç tutmuyorlar mıdır? Oruç onların başına vurmuyor mudur? Onlar niçin nefislerine sahiptirler? Niçin kimseyi kırıp incitmezler? Niçin oruçlarını başkalarının gözüne sokmazlar?
Dinim, imanım, müslümanım diye diye insanların ahını almak caiz midir?
Nahak yere edilen lâfa geçirilen bir iç, söyletilmeyip yutturulan tek bir kelime, gözlerden akıtılan tek bir damla ile kazanıldığı zannedilen bütün sevaplar toz olup havaya uçmaz mı?
Miden nasıl sabır ediyorsa, yüreğin de öyle sabır etsin.
Yok edemiyorsa bırak sen boşu boşuna aç dolaşmayı.
Koy çayını, yak sigaranı. Hiç olmazsa kendi halindeki insanların canını yakma.
Kimse senin -arkasına saklandığın- orucunun şımarıkça streslerini hazmetmek zorunda değil.
Bakar mısın bir kendine, serseri mayın misali nerede, ne zaman ve kime  patlayacağın belli değil…
****
Bütün bu agresif hallerine rağmen hâlâ oruç tutmakta ısrar edenler olduğu gibi, sağlık sorunlarına rağmen oruç tutmakta ısrar edenler var.
Hamilelikte oruç tutmayı marifet zannedenler mesela.
Şeker hastaları mesela.
Kalp hastaları mesela.
Böbrek hastaları mesela. Ve benzerleri…
Oruç tutabilmek için sağlıklı olmanın ilk şart olduğunu gözardı edebilecek kadar sevap kazanma yarışına giren bu insanlar göz göre göre canlarını tehlikeye atıyorlar.
Ben’ce, oruç tutulduğunda can bu derece tehlike altına giriyorsa, burada sevabın ve günahın adı geçmeyecektir.
İnsanın öncelikle kendi bedenine karşı da bir sorumluluğu vardır. Öncelikle onu ayakta ve sağlam tutması gerekir.
Sonra da aynı özeni ruhuna gösterip, ruhunun yansıması olarak da davranışlarını kontrol edebilmelidir.
Orucun anlamını ve mantığını bilenlere diyecek sözümüz yok. Allah oruçlarını gani gani kabûl eylesin. Ki vücutlarının ve ruhlarının gerçek anlamda arınmış olması kabûl gördüklerinin aynasıdır…
Bu arada; ramazan duamızı da unutmayalım:
Midesinin gurultusundan gözleri kör, kulakları sağır, dilleri pabuç olan insanlardan eyleme bizleri ya rabbi…!
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.