Öğretmenler, acil çözümler bekliyor!

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1994`ten bu yana 5 Ekim’in “Dünya Öğretmenler Günü” olarak her yıl kutlandığı bilgisini veren Eğitim Sen İlçe Temsilciliği, “Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdikleri görevin taşıdığı önemi uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bu belge Türkiye tarafından da kabul edilmesine karşın, hak ettiği değeri gördüğünü söylemek mümkün değildir” dedi.

Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in öğretmenleri sık sık aşağıladığını yaptıkları işi küçümsediğini dile getiren Eğitim Sen’liler, şunları söyledi; “Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer göreve gelir gelmez öğretmenlerin 3 ay tatil yaptıklarını, işe geç geldiklerini ve az çalıştıklarını iddia ederek, öğretmenlerimizin emeğini değersizleştirmeye çalışmıştır. Ardından Başbakan, eğitim emekçilerinin emeğini aşağılayan, az çalıştıklarını, çok para aldıklarını ima eden suçlamalar ile öğretmenlere ne kadar değer verdiklerini göstermişlerdir. Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan her fırsatta öğretmenlere hakaret etmekte, emeklerini değersizleştirmeye çalışmaktadır. Son olarak Milli Eğitim Bakanı`nın ataması yapılmayan işsiz öğretmenleri "yem bekleyen güvercinler" olarak nitelemesi, asıl mesleği "işletme" olan bir bakanın Türkiye`de öğretmenliğe verdiği değeri yansıtması açısından dikkat çekicidir. 

İktidarın 10 yıldır benimsediği sermaye yanlısı, emek düşmanı politikalar sonucunda eğitim emekçilerinin yüzde 80`i borçludur ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. OECD ülkeleri içinde en düşük ücreti ülkemiz öğretmenleri almasına rağmen, Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan`ın dönem dönem öğretmenler az çalışıp yüksek ücret alıyorlarmış gibi açıklamalar yapması anlaşılır değildir. Oysa Türkiye`de öğretmenler diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha çok çalışmakta, ancak bu çalışmaları karşılığında daha az ücret almaktadır. Üstelik özellikle Ömer Dinçer`in bakan olmasının ardından öğretmenler okullarda çok sayıda angarya iş yapmak zorunda bırakılmış, 4+4+4 sistemi ile birlikte çalışma yükü daha da ağırlaşmıştır. 

Türkiye`de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları, öğretmenleri ve diğer eğitim emekçilerini, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla olumsuz etkilemektedir. Eğitimde 4+4+4 modeline geçilmesi ile birlikte özellikle sınıf öğretmenleri ciddi mağduriyetler yaşamış, çok sayıda sınıf öğretmeni norm fazlası durumuna düşürülmüştür. Öğretmenlerin mağduriyeti sadece bununla sınırlı kalmamış özür grubu atamaları ve tayinlerde yaşanan sorunlar nedeniyle yaşanan sorunlar daha da derinleşmiştir.

Türkiye`de öğretmenlerin yıllardır karşı karşıya oldukları güçlükler, hangi şartlarda çalışmak zorunda olduklarını en iyi anlamanın yolu, çalışma koşullarını Türkiye ile benzer sosyo-ekonomik koşullara sahip ülkelerin öğretmenlerle kıyaslamaktır. Türkiye`deki öğretmenler, diğer OECD ülkeleri ile kıyaslandığında toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından oldukça geri durumdadır. OECD`nin geçtiğimiz ay açıkladığı Bir Bakışta Eğitim Raporu 2012`ye göre Türkiye`de çalışan öğretmenler, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla çalışmaktadır. 

Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan`ın aksi yöndeki bütün iddialarına karşın, OECD ülkeleri içinde öğretmenleri en çok çalışan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Öğretmenlerin yıllık çalışma saati ortalaması OECD ülkeleri içinde 1675 saat iken, Türkiye`de öğretmenler 1816 saat ile OECD ortalamasına göre 141 saat daha fazla çalışmaktadır. Geçmişten bugüne doğru baktığımızda OECD ülkeleri içinde öğretmenlerin yıllık toplam çalışma sürelerinin düzenli olarak arttığı tek ülke Türkiye`dir. 

Eğitimde 4+4+4 modeline geçilmesi ile birlikte okulöncesi çağdaki 60-71 ay arasındaki çocukların ilkokula alınması, sınıfların aşırı kalabalık olması, seçmeli ders sayısında ve ders saatlerindeki artış vb gibi çok sayıda sorun nedeniyle öğretmenlerin yıllık çalışma saatlerinin bu yıldan itibaren belirgin bir şekilde artması kaçınılmaz görünmektedir. 

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle Türkiye`nin dört bir yanında görevlerini büyük fedakarlıklara katlanarak sürdüren öğretmenlerimizin yaşadığı sorunları kısaca özetlemek gerekirse;

v      Türkiye`de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alan öğretmenler arasındadır;

v      Öğretmenlerin yüzde 80`i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır;

v      Öğretmenler, sık sık değişen eğitim politikalarının ve siyasi iktidarın tasarruflarının mağduru olmayı sürdürmektedir; 

v      Öğretmenlik mesleğinin standartları özellikle bu iktidar döneminde düşürülmüş, nitelikli öğretmen yetiştirme politikaları terk edilmiştir; 

v      Öğretmenlerin bugünkü çalışma koşulları ve maaşlarıyla kendilerini mesleki olarak yetiştirmeleri ve geliştirmeleri mümkün değildir;

v      Öğretmen açıkları sorununa kalıcı sorunlar üretilmemekte, 300 bini aşkın işsiz öğretmen kadrolu olarak atanmayı beklemektedir; 

v      Öğretmen açıkları ücretli öğretmenler tarafından kapatılmak istenmekte, eğitimde esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışma uygulamaları her geçen gün artmaktadır.

v      Eğitimde benimsenen esnek çalışma uygulamaları aynı işi yapan farklı statülerde öğretmen istihdamını gündeme getirmiş, kariyer basamakları uygulaması ile öğretmenlerin sınıflandırılması, eğitimin niteliğini olumsuz etkilemiştir;

v      Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmamasının ve eğitimin gün geçtikçe paralı hale getirilmesinin bir sonucu olarak öğretmenler öğrencilerden çeşitli adlar altında para toplamaya zorlanan birer "tahsildar" durumuna düşürülmüştür;

v      Sınıf mevcutlarının fazlalığı, okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kayıt edilmesi vb sorunlar eğitimi ve öğretmenlerin mesleklerini sağlıklı bir şekilde yapmalarını engellemektedir;

v      Öğretmenlerin büyük bölümünde iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarında artış yaşanmaktadır; 

v      Demokratik haklarını kullandıkları ve sendikal çalışmalara katıldıkları için her yıl çok sayıda öğretmen soruşturma geçirmekte, cezalandırılmakta ya da sürgün edilmektedir. 

Burada belirtilen tespitler doğrultusunda yapılması gereken, anayasal bir hak olan eğitim hakkının tüm yurttaşlar için ayrım gözetilmeksizin yerine getirilmesini sağlamak, öğretmenlerimize, eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir ücret ve çalışma koşulları sağlanmasıdır. 

Öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarıyla ilgili çözüm bekleyen çok sayıda sorunu bulunmaktadır. Hükümetin bugüne kadar benimsediği politikalara bakıldığında bırakalım sorunların çözülmesini, daha da derinleşmesi kaçınılmaz görünmektedir.

Eğitim Sen olarak, yaşadığımız bütün sorunlara rağmen bütün öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü`nü kutluyor, tüm eğitim emekçilerini Eğitim Sen çatısı altında örgütlenmeye davet ediyoruz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.