Öğrencileri karne heyecanı sardı!

*Karne günü geldi-çattı. Okullarda bugün ilk dönem için son ders zili çalacak. Milyonlarca öğrencinin merakla beklediği bugün, aileler için de heyecan dorukta. Kimi karneler sevindirecek; kimileri hayal kırıklığı yaratacak.
*Karacabey Milli Eğitim Müdürü Emin Dingin’den öğrencilere ve velilere karne mesajı…..

Milyonlarca öğrencinin heyecanla beklediği sömestr tatili geldi çattı. 2018-2019 eğitim öğretim yılı için öğrenciler bugün ilk dönem karnesini alacak. Karacabey’de 15 bin öğrenci ve bin öğretmenin 17 Eylül 2018’de ders başı yaptığı eğitim-öğretime bugün yarıyıl tatili ile ara verecek. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan 2018-2019 iş takvimine göre, okullarda birinci eğitim ve öğretim dönemi 18 Ocak 2019 Cuma günü (Bugün) sona erecek. Bu tarihte karnelerine kavuşan öğrenciler, 3 Şubat 2019 Pazar gününe kadar sömestr tatilinde olacak. İkinci dönem ise 4 Şubat 2019 Pazartesi günü başlayacak ve 14 Haziran 2019 Cuma günü son bulacak.
Dingin’den Karne Günü Mesajı
Karacabey İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Dingin bugün yarı yıl tatiline girecek öğrenci ve velilere önemli mesajlar vererek, başarıda birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti.
Dingin açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Değerli meslektaşlarım, kıymetli veliler ve sevgili öğrenciler; bugün 2018- 2019 Eğitim Öğretim yılının birinci kanaat dönemini tamamlamış bulunacağız. Başarılı bir kanaat dönemi geçirmemizdeki en büyük katkı hiç şüphesiz ki öğretmenlerimize, okul idarecilerimize ve saygıdeğer velilerimize aittir. Bunun yanında bu amaç uğruna insan yetiştirme sevdamıza ortak olup, bizlere yol arkadaşlığı yapan tüm özel ve resmi okul ve kurumlarımız ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aynı zamanda basınımıza ve tüm sivil toplum örgütlerine de teşekkür ediyorum.
Yaklaşık 15000 öğrencimiz karne heyecanı yaşayacak. Kimileri emeğinin karşılığını alacak, sevinecek; kimileri alamadığını sanacak, üzülecek ama karne hiçbir zaman hayatın sonu değil çünkü karne amaç değil araçtır. Sevgili öğrenciler unutmayınız ki o karneler aynı zamanda ailelerinizin ve öğretmenlerinizin de karneleridir. Bu durumu birlikte başarmışızdır ya da birlikte başaramamışızdır. Sevgili öğrenciler, ancak şunu da belirtmek isterim ki, sizlere sizin kadar keşke bizler, öğretmenleriniz, anne babalarınız faydalı olabilsek. Sizlerin azim ve kararlılığınız yanında bizlerin çabası her zaman daha anlamsız kalacaktır. Hayat kendi hayatınız, neticede hiç kimse başkasının hayatını yaşayamıyor. Hayatınızın kendi ellerinizde şekilleneceğini hiçbir zaman unutmayınız. Bizler her şeyden önce sizlerin milli ve manevi değerlere bağlı, vatan ve millet sevdasıyla yetişen, araştıran, sorgulayan ve ahlaklı iyi birer birey ve iyi bir vatandaş olarak yetişmenizi önemsiyoruz.
Bu kutlu insan yetiştirme sevdasında üçgenin üç ayağını oluşturan öğretmen, öğrenci ve velidir. Öncelikle bu üç ayağın da sağlam olması gerekir. Başarı ya da başarısızlık sadece öğretmenle olmaz, sadece öğrenciyle olmaz, sadece veli ile de olmaz. Bizlerin varlığı diğer paydaşlarımızın varlığıyla gerçek anlamını kazanacaktır. Bizler başarılarımızı ve yaptıklarımızı paydaşlarımızda başaramadıklarımızı ve yapamadıklarımızı ise kendimizde arıyoruz. Çünkü başarının ben kelimesinde değil biz kelimesinde gizli olduğunu biliyoruz.
Değerli meslektaşlarım, kıymetli veliler; öğrencilerimiz, çocuklarımız bizim yarınlarımızdır. Toplumdaki en güzel resmimiz, yarınlara bırakabileceğimiz en güzel mirasımızdır. Gelin hep birlikte yarınlara güzel bir miras bırakalım. Onlara kızmak, kırmak yerine anlamaya çalışalım. Eksikliklerini görmekten ziyade göstermeye çalışalım, onlara nasihat etmek yerine örnek olalım. Öğrencilerimize, kendi çocuğumuza nasıl davranıyorsak ve onlara nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranalım. Öğrencilerimizi tatilde ödevlerle boğmayalım. Hele hele normal zamanlarda bile kontrol edemediğimiz ve değerlendiremediğimiz hiçbir ödevi öğrencilerimize vermeyelim. Mesleğimizdeki gerçek ölçünün bu olduğuna inanıyor ve hiçbir zaman anne baba olunca çocukluğumuzu, yaşlanınca gençliğimizi, öğretmen olunca da öğrenciliğimizi unutmamamız gerekiyor. Sağlıklı ve mutlu bir ara tatil dönemi geçirmenizi diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”
BAKAN SELÇUK’TAN AİLELERE “TATİLDE ÖDEV BASKISI YAPMAYIN” UYARISI
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, çocuklara ara tatilde ders çalışmaları konusunda baskı yapılmaması gerektiğini belirterek, “Anne babalar, ara tatilde çocuklarına ödev yapmaları ya da ders çalışmaları için baskı kurarlarsa bilin ki yeni dönem başladığında çocuğun huzursuzluğu artacak ve verimi düşecektir.” dedi.
Selçuk, bugün başlayacak yarıyıl tatiline ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İki haftalık tatil sürecinin “eğitime ara vermek” şeklinde algılandığına ama bu dönemin eğitsel bir yanının bulunduğuna işaret eden Selçuk, tatilin, hiçbir şey yapılmayan bir dönem olmadığını vurguladı.
“Biz teneffüsleri bile eğitimin en yüksek veriminin alındığı bir süre ve süreç olarak görüyoruz.” diyen Selçuk, çocukların teneffüs sürelerinde, aynı zamanda davranış, iletişim, problem çözme konusunda beceriler kazandığına dikkati çekti.
Selçuk, “Bundan dolayı tatil kavramını da aslında yeniden düşünmemizde yarar var. Tatil, çocuğun kendisini farklı açılardan beslediği ve duygusal dengesini biraz daha yükselttiği bir dönem olmalı. Karne meselesi de ‘Aslında karne kimin?’ sorusunu gündeme getiriyor. Karne sadece çocukların karnesi mi, öğretmenlerin, velilerin karnesi mi? Aslında bu hepimizin karnesi. Her ne kadar karnenin üzerinde çocuğun ismi yazıyorsa da hepimizin karnesi.” ifadelerini kullandı.
Karnelerin sol ve sağ tarafı arasındaki ilişkiye de dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Selçuk, “Bir çocuğun başarılı ya da başarısız olduğu doğrudan doğruya karnenin sol tarafıyla ilişkilendiriliyorsa o zaman biz öğretimin peşindeyizdir. Ama çocuğun karnesinin sağ tarafındaki bazı davranışlar, özellikler de dikkate alınıyor ve çocuk bütünsel olarak değerlendiriliyorsa o zaman çocuğun bütünsel gelişimine hürmet ediyoruz, saygı gösteriyoruz demektir.” diye konuştu.
“BAŞARIYI NOTA İNDİRGEDİĞİMİZDE ÇOCUKLAR EĞİTİMİN HİZASINI KAYBEDİYOR”
Bakan Selçuk, çocuklar açısından “başarı” kavramının da gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Annemin benim için kullandığı ‘Allah muvaffak etsin’ ifadesini çok seviyorum. Çünkü muvaffakiyet kelimesi etimolojik olarak içinde vakıf olmak, vukuf sahibi olmak, içselleştirmek, kalıcı olarak bir öğrenme değeri oluşturmak anlamına geliyor. Öğrendiğimiz bilgiler bize hayat yoldaşlığı yapıyorsa, işe yarıyorsa ve hayatla bağlantılıysa bir anlamı oluyor. Diğer türlü sınav sonuna kadar unutulmayan bilgi, kısıtlı bir başarıyı tanımlamaya başlıyor.
Bu anlamda başarılı ya da başarısızlık sadece karnedeki notlarla açıklanamaz. Bundan ziyade çocuğun arkadaşlık ilişkilerindeki, problem çözmedeki, sosyal, duygusal alandaki başarısı, öğrenmeden haz duyup duymadığı, yeni bir şey öğrendiğinde zevk alıp almadığı gibi konularla da ilgili. Başarı aslında bütün bunların toplamından oluşuyor. Bunu bir nota indirgediğimizde Türkiye gibi sınavın çok baskın olduğu ülkelerde çocuklar eğitimin hizasını kaybediyorlar ve eğitimin dengesi bozuluyor.”
“ÖNEMLİ OLAN ÇOCUĞUN TALEP ETTİĞİNİ ÖĞRENMESİ”
Bakan Selçuk, ebeveynlerin, çocuklarının başarı ya da başarısızlığı konusunda sadece karneye bakarak yargıya varmaması gerektiğini vurguladı.
Tatilde ödev yapmanın, ders çalışmanın veya çalışmamanın çocuklar açısından bütünüyle bireysel bir faktör olduğunu anlatan Selçuk, “Bir çocuk, ödev yapmayı seviyorsa ara tatilde yapacaktır, kitap okumayı seviyorsa ‘yapmayın’ deseniz de okuyacaktır. Dönem içinde ödev yapmakta güçlük çeken çocuklarımız ara tatilde de yapmakta güçlük çekecektir.” dedi.
Selçuk, tatil dönemlerinde, çocuğun kendi talep ettiği öğrenmelere yönelmesinin önemli olduğunu belirterek, “Önemli olan öğrenme hazzına hizmet edebilecek herhangi bir şeyi öğrenmesi. Bu konuda da aşırı bir baskıyla ‘şunları oku’ ya da ‘şunları okuma’ biçiminde yaklaşmak uygun değil. Çocuğun, merakını yeşertecek alanlarda, ilgisinin ve yeteneğinin buluştuğu konularda okumasında fayda var.” diye konuştu.
Çocuğun ilgi duymadığı ama zorunlu olduğu bir konuda çalışmasının kalıcı değer oluşturmayacağını vurgulayan Selçuk, “Çocuk, yeteneğinin olduğu bir alanda ilgisi de varsa o zaman doruk noktada, çok üst seviyede bir öğrenme hazzı yaşayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.