Muhalefet olmak

Muhalefet olmak demokrasinin olmazsa olmazı, aynı zamanda ayracıdır. Yani bir ülkede muhalefet varsa demokrasi vardır, muhalefet yoksa orada demokrasiden ve ifade özgürlüğünden söz edilemez. Sadece iktidarın sesinin duyulduğu, muhalefetin sesinin duyulmadığı, kısıldığı, engellendiği yerlerde demokrasiden söz edilemez.
Ama zordur muhalefet olmak. Demokrasiniz güçlü değilse, iktidarda bulunan muhalefeti engellemeyi kendine doğal bir hak olarak görür. İktidarın bütün olanaklarını kullanarak muhalefeti engeller, suçlar. Sesinin duyulmaması için bütün gücünü kullanır. Bir taraftan birlik beraberlik mesajları verir, diğer taraftan en ufak eleştirilere katlanamaz ve acımasızca suçlar. Hain, işbirlikçi ilan eder. Bir taraftan özgürlükten söz ederken diğer yanda fikrini söyleyeni küçümser, kendine saklamasını söyler, yada ima eder. Doğru bildiğinizi söylemeniz hiç işe yaramaz. Aksine suçlanırsınız. Ancak iktidara gelirseniz düşündüklerinizi yapabilirsiniz. Karşılıklı görüş alış verişi ile işbirliği yapmak imkansızdır. Her şey zorla ve dayatma ile olur.
Demokrasinin olmazsa olmazı olan siyasi partiler de demokrasiniz güçlü değilse ülkedeki baskıdan nasibini alır. Parti içi demokrasi yoktur. Ülkenin en çok demokrasi vadeden partisinde bile muhalefet pek istenmez. Partinin yönetimini elinde bulunduranlar, kendilerinden farklı düşünenleri bir süre sonra muhalefet olarak görmeye başlarlar. Partinin alt tabanına, parti içi muhalefetten ve birlik beraberlik içinde olamamaktan yakınırlar. Halbuki birlik ve beraberlik içinde olmanın anahtarı kendi ellerindedir. Bunu kullanıp sorunu çözebilecek güçte olmalarına rağmen çözmek yerine sorunu tespit edenlere kızarlar. Onları sorunun sebebi olarak görmeye başlarlar. Kendilerine karşı olduklarını düşünürler.
Parti içinde muhalefet olmak için sadece farklı düşünmenize gerek yoktur. Bazen yönetimle herhangi bir sebeple arası bozulanlarla olan ilişkilerinizde önemlidir. Bazen onlarla kurduğunuz dostluk ve görüşmeler bile muhalefet olmanıza yeterlidir.
Bütün bunların tek sorumlusu bana göre sadece yönetimler değil. Bana göre esas sorumlu üye olup partisine sahip çıkmayan, orada olanlara ilgi duymayan partililerdir. Partisinin yönetiminin belirlendiği kongreye bile gelmeyen, partili olmanın bilinci ve sorumluluğunu taşımayan üyeler daha sonra yönetimden şikayet edebilmektedirler. Kongreye telefonla özel olarak çağrılan rica minnet getirilen üyelerle yapılan kongrede maalesef adayların eşit şartlarda yarıştığı bir seçim olamamaktadır. Partilileri daha çok tanıyan onlarla daha çok ilişkileri olan, istediğini aday gösterip istediklerini yönetime alarak bir liste oluşturup, bunu kongrede seçtirebiliyor. Bu düzenin böyle yürüdüğünü bilenlerse sadece oturdukları yerden şikayet ediyor. Kusura bakmayın ama oturduğunuz yerden şikayetle hiç bir yere varılmaz. Eğer demokrasi istiyorsanız, partinizin başarısını istiyorsanız sizinde kalkıp ne olduğu ile ilgilenmeniz gerekiyor. Bu kadar ilgiyle de bu kadar demokrasi oluyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.