Marzinc neden direniyor?

Mustafakemalpaşalılar yüzlerce yıldır birinci sınıf tarım toprakları üzerinde genellikle çiftçilik ve hayvancılık yaparak geçimini sağlıyor. Halkın yüzde 90’ı doğrudan yada dolaylı olarak tarımla uğraşıyor. Doğal konumu gereği üç ürün alınabilen bu verimli topraklar üzerinde yapısına uygun bir yaşam biçimini özümsemiş durumdaki Mustafakemalpaşalılar şu günlerde tedirgin mi tedirgin…
Neden mi? Hemen açıklayalım: Kirletici sanayinin enselerinde dolaşmaya başlamasından… Arazilerinin çoraklaşmasından… Türkiye’de ender rastlanan güzellikteki yüzde 15’lik yeşil alanın yok olmasından… Geleceğin kararmasından… Kirli bir kentte yaşamak durumunda kalmaktan…
            Halk, “Kara Perşembe” ile gelen Marzinc’le birlikte; biyolojik, fiziksel ve ekonomik yapıların olumsuz yönde değişeceği kaygısı içinde…
            Sağlıklı bir yaşamın ancak sağlıklı bir çevre ile olanaklı olduğunun bilinci içindeki Mustafakemalpaşalılar, doğal kaynakların hızla tüketilmesi nedeniyle, ozon tabakasının delindiğini, yerkürenin giderek ısındığını, kanser ve benzeri hastalıkların her geçen gün biraz daha arttığını düşündükçe, iki de bir yönetmelik değiştirilerek, Güllüce Köyü’ne “Antin-Kuntin”le “Tehlikeli Atık Geri Dönüşüm Tesisi” kurulmak istenmesinden korkuyor…
            Nasıl korkmasın?
            Toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharının Atmosferde biriktikten sonra asit yağmurlarıyla birlikte tepelerine inecek zehiri herkes görüyor.
            Hava kirliliği + toprak kirliliği + su kirliliği = kanser ve ölüm korkusundan kurtulmak kolay mı?
            Marmara Ereğlisi ve Sakarya Kaynarca’da kabul görmeyen Marzinc, “Bakanlığın isteği ve onayı ile Mustafakemalpaşa’ya geliyorum” diyor.
            Marzinc yöneticileri, 27 Ağustos tarihli Olay Gazetesi’nde Ahmet Emin Yılmaz’a bakın neler söylüyor:
            “… Bakanlığın isteği ve onayı ile biz Mustafakemalpaşa OSB’den 250 dönüm yer istedik. Tüm parseller doluydu. Ancak, genişleme alanı olarak bin 250 dönümlük yeni bir yer belirlendi. Başvurumuz üzerine bu alan OSB’ye katıldı ve 250 dönümü bize verildi…
Bu alan daha önce kuru tarımda kullanılıyorsa bizim suçumuz ne?..
1999’da çıkan Bursa Çevre Planı var. 2020’ye kadar geçerli olan bu planda MOSB, Bursa’daki sanayi tesislerinin geri kazanımı için öngörülmüş…
            Biz, hem sanayi bölgesine tesis yapacağız, hem de orası zaten geri kazanımlar için planlanmış… 100–120 milyon dolara mal olacak tesiste kullanılacak malzemenin yüzde 95’i depolarda bekletiliyor…
            Baca tozunun fırında ayrışmasıyla iki ürün çıkıyor. Çinko konsantresi ve demirli bakiye. Demirli bakiye çelik fabrikalarında tekrar kullanılıyor ve adına da sünger demir deniyor. Çinko konsantresi ise Almanya, Bulgaristan, Belçika ve İspanya’ya ihraç ediliyor…
            Bu kadar değerli olan ürünü doğaya neden salalım?”
            Marzinc yöneticileri kendi penceresinden bakarak masal anlatıyor!
            Ancak, Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün aynı projeyi, 11.12.2007 tarihli yazıyla Marmara Ereğlisi’nde iptal ederken, “Planlanan tesiste baca emisyonları ve diğer kirletici unsurların oluşması kaçınılmazdır. Bu itibarla anılan faaliyetlerin söz konusu alanda kurulması mevzuat açısından uygun görülmemektedir” dendiği görmezden geliniyor.
            Sakarya Kaynarca’dan tepkiler nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları örtbas ediliyor.
            Marzinc Mustafakemalpaşa’ya kapaklanırken, Bursa 1/100.000 ölçekli 2020 Çevre Düzeni Plan İlkelerinin 6.1.2.2.1 nolu maddesini dayanak gösteriyor.
            Oysa, eski Belediye Başkanı Hayri Öztetikler bunun, 2020 Çevre Düzeni Planı’nın ruhuna aykırı olduğunu söylüyor ve uyarıyor… OSB yöneticileri de harekete geçerek 14.03.2009 tarihinde Valiliğe ne yapılması gerektiğini soruyor…
            Bunun üzerine Valilik, söz konusu maddede “ALMASI” şeklindeki sözcüğün, “sehven” yazıldığını ve 19 Ocak 1998’den gelen bu kelime hatasını, “ALMAMASI” şeklinde düzeltiyor.
            “Genel ilkelerle izin verilmeyen bir hükme, uygulamada izin verilmesi şehircilik planlama esaslarına göre mümkün olmaz“ diye açıklama yaparak, OSB yöneticilerini bilgilendiren Bursa Valiliği’nin 22.04.2009 tarihli yazısını, Marzinc yöneticilerinin hala görmezden gelmesi çok düşündürücüdür.
            Valiliğin bu yazısı, Tekirdağ Marmara Ereğlisi Çevre Düzeni Planı ile Bursa Mustafakemalpaşa Çevre Düzeni Planı’nın aynı kriterleri taşıdığını açıkça göstermektedir.
            Buna, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Marmara Ereğlisi’nde aynı proje üzerindeki Marzinc’in istemine izin vermeyen 11.12.2007 tarihli yazısı da eklenince, Marzinc’in Mustafakemalpaşa sevdasının hukuksal açıdan olanaksızlığı açıkça ortaya çıkıyor.
            Nereden bakılırsa bakılsın, görülüyor ki, her tarafta “Antin-Kuntin” kokuyor.
            Yasalar, yönetmelikler arkadan dolanarak çiğnenmek isteniyor.
            Mustafakemalpaşa’da Mercedes’ler havada uçuşuyor, rüşvet söylentileri tiksinti verici boyutlarda.
            “Akıllı olun, bunun arkasında Başbakan var” yakıştırmalarıyla Marzinc’i istemeyen sivil toplum kuruşlarına psikolojik baskı yapıldığı iddiaları ayyuka çıktı.
            Yatırım yapacak sanayiciler böyle mi olmalı? Başarı için her yol mubahmıdır? Ahbap-çavuş ilişkileriyle gelen başarı, başarımıdır?
            Halkın yüzde 99’nun istemediği Marzinc hala neden direniyor?
            Zorla güzellik olur mu? İstenmedik yerde durulur mu?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.