Kadınlar Günü

Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bir sanayi kuruluşunda çalışan emekçi kadınların, haklarını aramak için başlattıkları eylem sırasında çıkan olaylarda diri diri yandığı gündür. O günden bu yana “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanır.
Türk kadını bu anlamlı gününü son yıllarda birazcık buruk kutlamaktadır. Çünkü, geleceğinden endişesi var. Atatürk Türkiye’sinde elde ettiği bazı haklarını, resmiyette olmasa bile pratikte kaybetmeye başlamıştır.
Sevecen ve şirin Türk kadını, başı sıkı sıkıya örtülerek baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Bakanlar Kurulu Üyelerinin bir ikisinin dışındakilerinin eşleri, çalışma hayatından çekilip alınmış ve başı örtülerek yeni bir çığırın açılması amaçlanmaktadır.
Gün geçmiyor ki garip bir takım açıklamalar ve beyanatlar yapılmasın. Başbakan Danışmanı Cüneyt Zapsu, işi daha da ileriye götürüyor. “Türbanını çıkar demek, sokaktaki kadına donunu çıkar demekten farksızdır” diyor. Şu çarpık mantaliteye bakın. Muhterem(!) bir şey söylediğini zannederken, sapla samanı birbirine karıştırdı. Zahir içindekini kustu. Bir süre önce eşinin de bir tarikat namazında başı türbansız idi.Acaba muhterem hanımefendiye, türbanını çıkarınız dendiğinde; eşinin ifade ettiği duyguyu mu hissettirdiler?
Danışmanı böylesine çam devirir de, Başbakan boş durur mu? Başbakan da, kadınlara hitaben
Yaptığı konuşmada; en az üç çocuk yapmalarını öğütlüyor. Kendisinin üç çocuğu varmış ve çok da memnunmuş. İyi de, herkes Başbakan, Bakan ve Başbakan Danışmanı değil ki; bol bol çocuk yapsınlar. Herkesin geliri yüksek değil, herkesin geliri yüksek dostları yok. Vatandaş, olan çocuğuna gelecek hazırlamaktan yoksun.
Sonra, kadınların böyle bir mutlu gününde niçin kadınların orasını, burasını kafanıza takıyorsunuz. Aklı başında kadın, sizden mi öğrenecek başını örtüp örtmeyeceğini ve kaç çocuk doğuracağını?
Siz muktedir bir yönetici iseniz, doğacak çocuklara gelecek hazırlayacak politikalar üretin ve uygulamaya koyun. İşsizliğin çığ gibi büyümekte olduğu bir ülkenin Başbakan’ının bu tür konuşmaya hakkı olmaması gerekir.
Atatürk’ün 1935 yılında Çubuk ilçesini ziyaretinde çekilen bir fotoğraftan esinlenerek yapılan bir duvar resmini gördüğümde içim burkuldu. 1935 yılında Cumhurbaşkanı’nın çevresindeki kadınlar gayet modern giyinişli. Çağdaş dünya ile yarışan bir milletin kadınları.
2008 yılına gelindiğinde ise, Üniversiteli kızlar dahil, Türk kadınını nasıl örtü altına sokarız ve çağdaş dünyadan nasıl enterne ederizin mücadelesi yapılmaktadır.
Ey Türk Kadını artık uyanın, başınıza örülmeye çalışılan çorabı sökün atın. Yarın çok geç olabilir.
Gününüz kutlu olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.