Ismarlama tarih…

Tarihsel olayların tarihi yazanlara göre değiştirildiğini biliyoruz. Özellikle emperyalizm çağında ulusların tarihleri emperyalist efendilerin dileklerine göre yazılabiliyor. Yenilgiler zafer, zaferler yenilgi gibi gösterilebiliyor.

Sömürgeciliğin Amerika kıtasına ölüm ve soygun götürmesi “medeniyet götürdük” diye maskelenebiliyor. Emperyalizmin ülkemizi işgalinde yol gösteren yerli işbirlikçiler Lozan anlaşmasını “yenilgi” olarak tanımlayabiliyor. Aynı kafalar 1915'de cereyan eden ve Ermeni çetelerinin arkadan vurması olayını emperyalistlerle aynı dille değerlendiriyor.

Cumhuriyet öncesine özlemle bakan Osmanlı hayranları, bu dönemdeki dik duruşları yüceltmek yerine Padişahlık yönetiminin “faziletlerini” yücelten hamasi anlayışlara sahip olabiliyor. Ülkemize ve ulusumuza yapılan saldırılara gıkını çıkarmayanlar Osmanlı hanedanının fertleri ile ilgili en küçük bir eleştiriye tahammül edemiyor.

Son zamanlarda yapılan dizilerde senaryo icabı yer alan sahnelere de tahammülleri yok. Osmanlı döneminin şarkılarında yer alan yaşam biçiminin anılmasına da hoşgörüleri yok.

Bu davranış bazı kesimlerde alışkanlık haline gelmiş ve bu tür eleştiriler karşısında çok şiddetli tepki veriyorlar. RTE'nin “Muhteşem Yüzyıl” adlı TV dizisine gösterdiği tepki de biliniyor.

Benzeri bir tepkinin daha ağırı 1928 yılında yaşanır. “Kara Davut” ünlü yazar Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu tarafından yazılan Cumhuriyet döneminin ilk tarihi romanlarından biridir. Eser, Fatih Sultan Mehmet'in çocukluk arkadaşı Kara Davut adlı kahramanın maceralarını anlatmaktadır. Romanda Fatih'e daha eleştirel yaklaşılırken Kara Davut'un kahramanlıkları yüceltilmektedir.

Vakit gazetesinde tefrika edilmekte ve ünlü ressam Abidin Dino tarafından resimlenmektedir. Eser her gün gazetede büyük bir ilgiyle izlenmektedir. Romanın bir bölümünde Kara Davut Fatih'e bir tokat atar. İstanbul'un fatihininin tokatlanmasını o zamanki Osmanlı hayranları kabul edemez. Büyük olaylar çıkar. Gazeteye telefonlar, mektuplar, yazara ölüm tehditleri yağar. Sonunda gazete bir süreliğine tefrikayı durdurur. Olaylar yatışır. Ancak bir koşulla:

Yazar tefrikanın yeni bölümünde Fatih'in intikamının çok acı olacağını açıklamak zorunda kalacaktır. İntikam bölümüne kadar olan ve özellikle tokat bölümüne her yerde rastlayabilirsiniz. Fatih'in romanda uğradığı hakaret her yerde yazılıdır. Ancak intikamın şekli yüz kızartıcıdır.

Tokat olayı da hayalidir. İntikam olayı da. Ancak romanda bile Fatih'in tokat yemesine tahammül edemeyenler, hayali intikam sahnesine ses çıkarmak şöyle dursun, adeta sevinç duyarlar.

İntikam sahnesi, daha sonra Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ile evlenecek olan ünlü kadın yazar Suat Derviş'in yaşam öyküsünde şöyle anlatılmaktadır:

“Gazete binasının merdivenlerini üçer dörder inen uzun boylu, zayıf, saçları başının tepesinde biraz gülünç şekilde dimdik duran adam, son basamakta biraz kıpırtısız kalıp gözleriyle kapının önüne üşüşen ve kendisine küfürler savuran kalabalığı taradı sonra da ona hitaben gür bir sesle bağırdı:

'Fatih Sultan Mehmet bir sonraki sayıda Kara Davut'u d.zecek! Yemin ediyorum. Artık ondan dayak yemeyecek, üstüne üstlük de O'nu d.zecek! Nasıl şimdi memnun musunuz efendiler?” 

Bu sözleri söyleyip kalabalığı yatıştıran, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu'dur.

İşte ısmarlama tarih böyle yazılır. Adına ister tarih deyin ister tarihi roman. Gücü eline geçiren, tarihi ya da tarihi romanı dilediğince yazdırır.

Bugünlerin tarihini yazacak olanlar bakalım nasıl yazacak?

Gelecek kuşaklar bugünleri okurken gülecekler mi?

Belki de kahrolurlar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.