IŞİD zulmü eğitimle durdurulabilir!

Geçtiğimiz Haziran ayından buyana Irak’ın önemli petrol bölgelerinin bulunduğu ve çoğunlukla Sünnilerin yaşadığı kuzey kesimler IŞİD terör örgütünün hakimiyet kurma girişimlerine sahne oluyor.
Örgüt ele geçirdiği şehirlerde Şiilere, Yezidilere, Türkmenlere karşı yoğun şiddet uyguluyor. Birleşmiş Milletler Haziran ayı içerisinde 1.531 sivil ve 886 güvenlik görevlisinin öldürüldüğünü belirtti.
Kendilerine “Irak Şam İslam Devleti” adını veren örgüt, Irak ve Şam’ı kapsayan bir İslam devleti kurma hedefinde gibi görünse de, tüm İslam ülkelerinin kendi ilan ettikleri şeriat devletine biat etmesi düşüncesiyle ismini İslam Devleti olarak değiştirdi. İD öncelikli hedefi olarak, Fırat ve Dicle ırmakları üzerindeki alanları ele geçirmek, Suriye’nin büyük bir bölümü ve Irak’ın yanında Lübnan’la Ürdün’ü almak olduğunu söylüyor.
Bölgenin farklı noktalarından her gün vahşet ve zulüm haberleri geliyor. Böyle bir ortamda Şiilere cihat fetvası vermek doğru bir tutum değildir. Bu fetva ve çağrılar, Irak halkını daha fazla kan dökmeye sebep olacak bir ruh haline sürüklüyor. Zorla kendi inanç ve yaşam biçimlerini insanlar dayatma, baskı ve şiddeti kullanma sonucunda milyonlarca insan panik ve korku içinde yaşıyor. Bu baskıdan dolayı 1.5 milyon insan yaşadığı şehirleri terk ederek başka yerlere sığınmak zorunda kaldı. Her şeyden önce cihat fetvalarının hepsi kaldırılmalı. Müslümanları ve İslam ülkelerini ateşe atacak çağrılar yerine, barıştırmak, kardeşlerin arasını bulup uzlaştırıcı olmak bu nokta da en önemli konudur.
İD, bu topraklarda yüzyıllardır kendi geleneklerine göre yaşayan farklı inançtaki insanlara “ya Müslüman olacaksınız, ya öleceksiniz” şeklinde dayatmalarda bulunuyor. Oysa Allah’ın Kuran ayetinde bildirdiği hükmü çok açık, “dinde zorlama ve baskı yoktur.” Ancak bağnaz yapının Kuran’a tamamen zıt olan yanlış felsefesi insanlara adeta cehennem azabı yaşatıyor.
Kuran’ da hükmü olmayan, kendilerince dini yanlış yorumlayan İD, ele geçirdiği bölgelerdeki halka da bu yanlış hayat felsefesine dayanan zulüm politikaları uyguluyor.
Hurafelerden oluşan politikaları sebebiyle, insan sevgisinden, şefkat ve merhametten uzak bir siyaset benimsemiş durumdalar. İslam’ın özünden uzaklaşınca ortaya sadece insaniyetsiz, baskıcı, zorba ve şiddet yanlısı bir hayat modeli çıkmış oluyor.
Peki, bölgeyi kendi hurafelerine göre şekillendirmeye çalışan ve bu hedefleri için her türlü şiddet yöntemini uygulayan bu tip radikal oluşumlar nasıl önlenir?
Müslümanların birlik olmaması, sevgiden, kardeşlikten, barıştan yana olan iyi insanların ittifakta gecikmesi acı ve ızdırabın yaşanmasına sebep oluyor. Halbuki bunca silahlanma faaliyeti yerine bölgede eğitimsiz ve sevgisiz bırakılmış insanlar fert fert eğitilse, tüm o insanlar kazanılır.
Özellikle İD örgütüne yaptığının zulüm olduğu Kuran’a uygun olmadığı anlatılsa bu bağnaz düşüncelerden kurtulması sağlanabilir. Çünkü bağnazlık tedavi edilmesi mümkün olan bir hastalıktır. Geleneklere ve hurafelere dayanan bağnaz öğretiler her yerde fitnelere yol açıyor. Şiddeti bitirmenin metodu da elbette şiddet olamaz. Çünkü şiddet şiddeti doğurur. Şiddet şiddeti doğururken de şiddet eğitimi yapılmış olur. Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok İslam ülkesi bu şekilde şiddetin okulu oldu. Artık sıra sevginin okulunu inşa etmeye geldi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.