İktidar olacağız…

Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki (CHP) ruh halini anlamaya çalışıyorum…

Sağa yanaşarak oy alma hesaplarının rasyonel bir yanı olabilir mi? Kim bilir?

CHP içerisinde bu kadar insan bu sevdanın peşine düşmüşse "bir bildikleri vardır" elbette diye düşünmeye çalıştım. Aklımın ve siyaset biliminin sınırlarını zorladım ama yine de anlamakta zorlandım.

Ben zorlanıyor olabilirim ama bu kadar CHP kadrosunun elbet bir bildiği vardır! Bizim aklımız yetmiyor bu "belediye dehlizlerindeki" siyaset tarzına deyip geçmeyi düşünürken, bugün CHP Gençlik Kolları toplantısının haberlerini izler oldum ve "mevzuyu" anladım. Daha doğrusu benim anlamayıp CHP yöneticisi ve kadrolarının anladığını anladım.

Durum aynen şöyle gelişti;

Kürsüye CHP Gençlik Kolları Başkanı (sanırım ismi İrfan tam hatırlayamadım) büyük büyük cümlelerle davet edildi.

Gençlik Kolları Başkanı "sert ve inançlı" cümlelerle sözlerine başladı.

Deniz Gezmiş, 6 Mayıs'ta kendisinin tekmelediği sehpa, Erdal Eren, Şeyh Bedrettin, Reyhanlı, Haziran Direnişi, Ali İsmail Korkmaz, Uludere Katliamı, üniversite direnişleri ve bu direnişlerin saflarında yer alanlar, Mahirler, Kızıldere, gençlik muhalefeti, kapitalizmin çılgın tüketim kültürünün tahribatlarını anlattı… Hem de epeyce uzun uzun…

Tamam dedim içimden, şimdi CHP gençlik kollarını direnişe ve sokak muhalefetine çağıracak… Öyle ya bu giriş ancak oraya bağlanabilirdi… Doğal olarak geçmişin mücadele örneklerini sadece "basit bir gaz verme aracı" olarak hissetmiyorsanız.

Bu mücadele değerlerinden nereye geçti ve konuşmasını nasıl sürdürdü biliyor musunuz?

"CHP Gençlik Kolları çok değerlidir ve içinizden ilerde daire başkanları, müsteşarlar çıkacak" diye bir bağlama yaptı.

İnanamadım… Önce Deniz Gezmişler'i, Mahirler'i, Ali İsmail Korkmazlar'ı nasıl daire müdürü ve müsteşar işine bağladı diye şaşırdım. Sonra düşündüm… Gerçekten Denizler, Mahirler ve Ali İsmail Korkmaz daire müdürü ve müsteşar olma hayali kurmuş olabilirler mi diye aklımdan geçirdim… Sonra gülümsedim….

Bırakalım CHP üst yönetim kadrolarının hayallerini demek ki gençlik kollarının ufku, hayali, özlemi bile daire müdürlüğü ve müsteşarlık kadarmış diye düşündüm.

Demek ki neymiş? İktidar olunacak ve daire başkanı, müsteşar olunacakmış…

Demek ki neymiş… İktidar olmak her şeyin önüne geçecek ve belediye meclislerinde daha çok gençlik kolları üyesi olacakmış…

Demek ki neymiş… İnsanlara hedef gösterirken Denizler, Mahirler, Haziran direnişi, Ali İsmail Korkmaz anılacak ancak onların "mücadele ruhları" daire başkanlığı, müsteşarlığa kitlenecekmiş…

Demek ki neymiş… Mesele daire başkanı, müsteşar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı olmak olunca halkın taleplerinin çok uzağında bireysel ikballerini sağ partilerde bulamamış ve boşta kalmış sağ siyaset eskilerine "Denizleri" pazarlayarak siyaset yapmak "rasyonel" olacakmış…

Buraya kadar tamam…

Gençlik Kolları Başkanı konuşmasını şöyle bitirdi;

"Bir ilham alacaksak o ilham da Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'dur" dedi.

Genel Başkan "güzellemesini" atlamadı yani.

Bu durumda ne oldu peki?

"Haramilerin saltanatını yıkacağız, halkın iktidarını kuracağız" diyerek genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu, halkın iktidarı derken herhalde daire başkanlığı ve müsteşarlığı hedef göstermiş olamaz di mi?

Eğer durum bu ise, bu kadar siyaset eskisi sağ politikacıyı sol/sosyal demokrat bir partide aday yapanları ve en önemlisi bu türden adaylıkları sözde yılların sol/sosyal demokrat abilerin- ablaların bize anlatmaya çalışması kadar rasyonel bir şey de olamaz…

Sonuçta anladık… Sağ siyaset halkın sorunlarını çözmekten çok uzak. Ancak daire başkanı ve müsteşar olmak için de gerekli.

Sorun yok ama hiç olmazda Denizleri, Mahirleri ve Haziran Direnişi ve Ali İsmail Korkmazları bu iktidar hedeflerinize karıştırmasanız. Daha ahlaki ve vicdani olmaz mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.