Hayvancılık ‘’SOS” veriyor!

Hayvancılık  ‘’SOS” veriyor!
*Karacabey Süt Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Erdem, son birkaç yıldır hayvancılığın sancılı günler yaşadığını belirterek, sektörde fiyat istikrarının sağlanması gerektiğini kaydetti.
*Süt üreticilerinin artan mazot, gübre ve elektrik gibi maliyetlerinden dolayı sektörde öz sermayelerini  kaybetme noktasına geldiğine dikkat çeken Erdem, “Umuyoruz ki ithal edilen diğer gıda ürünleri gibi insan sağlığı için çok önemli bir gıda ürünü olan sütü gelecekte ülkemiz ithal etmek zorunda kalmaz” dedi.
Karacabey Süt Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Erdem, süt fiyatlarında istikrar ve pazar güvencesi sağlanamadığı takdirde hayvancılığın ayakta kalamayacağını söyledi.
Sütün insan sağlığı kadar hayvancılık sektöründe de en önemli lokomotif  ürünü olduğunu dile getiren Erdem, son birkaç yıldır hayvancılığın “SOS” verdiğine dikkat çekti.
Özellikle büyükbaş hayvancılığın önemine değinen Mehmet Erdem, “Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, gelişmesi, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olması ile mümkündür. Dünyada birçok ülke süt tüketimindeki sorunu çözmek için bireyleri özendirici ve teşvik edici programlar uygulamakta, bu ülkelerin çoğunda da bu programlar yasa ile garanti altına almıştır. Ülkemizde süt ucuza üretilmesine karşın tüketici bundan istifade edememektedir. Süt ve süt ürünleri ürünlerinde perakende kar marjlarının çok yüksek olması tüketicinin alım gücünü zorlamaktadır. Bu nedenle bu çarpıklığı giderecek kanallar devreye sokularak tüketicinin bu ürünleri ucuza tüketmesi sağlanmalıdır” dedi.
Belirsizlikler ortadan kalkmalı
Süt Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Erdem, tarımda yeni bir değişim isteyen ve geleneksel tarım anlayışından uzaklaşmış, kalite ve standart bilen  çiftçiler görmek isteyenlere şöyle seslendi; “Ürettiği ürünü değerine satamayan, yarın süt fiyatının ne olacağını bilmeden istikrarsız bir piyasada üretime devam etmeye çalışan, üstelik girdi maliyetleri sürekli artan üretici işletmesini  nasıl büyütecek, çok hızlı bir şekilde değişime uğrayan, yenilenen bilgi ve teknolojiyi kullanabilecek kaliteyi ve standardı yakalayacaktır? Üzülerek söylemeliyiz ki süt üreticilerimiz uzun süredir karlı bir üretim yapamamaktadır. Ülkemizde süt üreticileri en zor dönemlerini yaşamaktadırlar. Süt fiyatı ile yem fiyatı paritesi 1.1’dir. Yani üretici sattığı 1 kg süt ile ancak 1 kg yem alabilmektedir. Bu oran yaklaşık 3-4 yıldır böyle devam etmektedir. Bilim adamları süt üreticisinin kar edebilmesi için paritenin 1,5 ‘dan düşük olmaması gerektiğini yani 1 kg süt sattığında en az 1,5 kg yem alabilmesi gerektiğini söylemektedir. Ülkemizde işletme ölçeklerimizin düşük olduğundan bahsedilmektedir. Ürettiği ürününü değerine satamayan, yarın süt fiyatının ne olacağını bilmeden istikrarsız bir piyasada üretime devam etmeye çalışan üretici nasıl olup da işletmesindeki hayvan sayısını arttıracaktır. Hep söylenir süt üretimimizi arttırmamız lazım diye. Üretici bu yöndeki taleplere cevap vermek için gayret sarf etmektedir. Ancak şu bir gerçektir ki üretimde fazlalıkları değerlendirecek müdahale alımları olmadığı için ürettiği sütü elinde kalan üretici fiyatları düşürülerek zararı çoğaltılmakta ve cezalandırılmaktadır. Üretim fazlalığını eritmenin bir çözümü de süt sanayinde küçük ve orta ölçekli (eski tabirle mandıra denilen) süt işleme tesislerinin çoğaltılması gerekmektedir. Bugün orta ölçekli modern bir işletme 1,5 -2 milyon YTL’ye kurulmakta, bu sayı Türkiye çapında 150-200 adete çıkarıldığında bu küçük işletmeler günlük 3-4 ton süt işleseler rakam günlük 700-800 ton süt demektir. Verilen KOBİ işletme kredileri 15-20 yıl vadeli ve çok düşük faizle olması sanayiciyi süt işleme tesisi kurmaya teşvik edecektir. Kurulun küçük-modern-hijyeni sağlamış süt işleme tesisleri piyasadaki süt fazlalığını erittiği gibi perakende süt ve süt ürün kar marjlarının yüksek olmasını önleyecektir. Bu durum tüketimin artmasına, üretim pazarlama ve nakliye gibi sebeplerden dolayısıyla da istihdam yaratmış olacaktır.
Hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyun
Çözümsüzlüğün çare olmadığını dile getiren Erdem sözlerini şöyle sürdürdü; “Avrupa ülkelerindeki süt sanayinin dünü ve bugünü incelendiğinde çözüm yolları kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Devlet bu işi özel sektöre yaptırmaya kalkarsa; özel sektör uygulamayı tabiî ki kendi menfaatleri doğrultusunda düzenleyecektir. Hükümet olarak bunları yapmazsak serbest ekonomi kavramının arkasına sığınıp seyirci olunursa veya tepkisiz kalınırsa kitleler arasındaki ‘ sosyal adalet’ dengesi bozulur. Paylaşımdaki aşırı adaletsizlik, toplumdaki huzursuzluk ve kaos olarak  tekrar tekrar devlete geri dönmez mi? Yöneticilerimizden dileğimiz ve isteğimiz odur ki belli bir kesimin menfaati değil hem üretici hem de tüketici menfaatine uyacak kararları güçlü lobilerin dayatmasından korkmadan almaları, 61 farklı alandaki değiştirilen hayvancılık destekleri hem bürokratik iş yükünü arttırıyor hem de kontrolü zorlaştırıyordu. Desteklerin sadeleştirilmesini onaylıyor, üretimin kopuk hale gelmesini uygun bulmuyoruz.  2008 yılında hayvancılık desteklerinin değiştirilmesi destekleme oranının düşürülmesi ve destekleme ödemelerinin 2009 yılına atılması üreticinin kamburunu çoğaltmıştır. Yeni bir yıla yaklaştığımız bu günlerde 2009 yılında hayvancılık destekleri yeniden ele alınıp, gözden geçirilmeli süte ve hayvancılığın diğer kalemlerine verilen desteklerinin çoğaltılması , hayvancılık yatırım ve işletme kredilerinin orta ölçekli işletmeleri kalkındıracak şekilde uzun vadeye yayılarak verilmesi gerekmektedir. Ayrıca sütte fiyat, kalite, tüketim gibi sorunların çözümlerini sağlayacak politikalara ihtiyaç vardır. Bu politikaların en kısa zamanda hayata geçirilmesi gerekmektedir. Yoksa ürettiği sütü değerine satamayan üreticinin üretimi kısması da çözüm olmaktan çıkmıştır. Geriye kalan çözüm işletmedeki hayvanları kestirip işletmeyi tasfiye etmek zorunda kalınacaktır. İstenilmeyen bu çözüm yolu üreticinin yıllardır biriktirdiği emek ve uğraşını yok ettiği gibi damızlık sığır kayıt sistemini de yok edecektir.”
Lütfen bize ses verin!
Türkiye’de  hayvancılık ve tarıma yeni bir şekil vermek isteyenler olduğunu vurgulayan Erdem, “Halen sürdürülen politikaların ana başlıkları doğru olabilir ama işin detaylarına ve uygulamadaki  yanlışlıklara baktığımızda sektördeki fiyat, kalite ve tüketim gibi sorunların çözümünün sağlanamadığını görmekteyiz. Özellikle biz süt üreticileri artan mazot, gübre, elektrik gibi maliyetlerin yüksekliğinden sektörde öz sermayelerimizi  eritmekteyiz. Lütfen bize  ses verin…! Umuyoruz ki ithal edilen diğer gıda ürünleri gibi insan sağlığı için çok ama çok önemli bir gıda ürünü olan sütü gelecekte ülkemiz olarak ithal etmek zorunda kalmayız” şeklinde sözlerini noktaladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.