Güvenmezsen askere zor alırsın tezkere

Türkiye tarihinin en büyük açmazlarından birini dış politikada yaşıyor.
AKP iktidarının “Komşularla sıfır sorun” adı altında yürüttüğü maceracı dış politikası istisnasız bütün komşularına yenildi.
Doğalgaz bağımlılığı nedeni ile Rusya’ya daha baştan yenildi. Rusya faktörü ile Gürcistan’da yenildi. “Ermeni açılımı” nedeniyle Azerbaycan’da yenildi. “Ermeni soykırımı iddiaları emperyalist bir yalandır” diyenleri hapse atarak Ermenistan’a yenildi. ABD politikalarına uyumlu hale getirmek için çaba gösterdiği İran’a yenildi. Suikastçıları barındırdığı ve içişlerine karıştığı için Irak merkezi hükümetine yenildi. Ankara’da kırmızı halı ile karşıladığı Barzani’ye yenildi. Suriye topraklarında devletçik oluşturan IŞİD ve PYD’ye yenildi. Ve anlamsız bir savaş açtığı Suriye’ye yenildi. Denktaş’ı harcadığı için Kıbrıs’ta yenildi. Ege’de 10 adamızı bırakarak ve son olarak Ermeni soykırımını reddetmeyi suç sayan yasa ile Yunanistan’a yenildi.
Aslında yenilen Türkiye değil, AKP’nin maceracı ve teslimiyetçi dış politikası.
Bütün bunlar olup biterken ulusal sınırlarımızı korumakla görevli Türk Ordusu Silivri’de, Hasdal’da, Maltepe’de esir idi.
ABD önderliğindeki Batı, Suriye yenilgisini zafere dönüştürmek adına IŞİD terörünü azdırdı. Şimdi IŞİD’i ezmek bahanesi ile yeniden Suriye’ye müdahale için harekete geçmek istiyorlar. Ancak yeni bir yenilgiye uğramamak için de savaşa bizi sürmek istiyorlar. Bu konuda RTE ağır bir baskı ve şantaj altında. IŞİD’i kendi ellerinde büyüten Türkiye’ye ezdirmek, başarılı olunursa savaşı Esad’a yöneltmek istiyorlar.
Bu senaryodaki en büyük açmaz ise IŞİD’e karşı PYD, yani PKK ile ittifak yapmaya, hatta silahlandırmaya zorlanmamız.
IŞID’e karşı ABD denetiminde koalisyon oluşturulurken ilk adımda AKP bu koalisyonda yer almayacağını açıkladı. Y-CHP ise bu koalisyonda mutlak surette yer alınması gerektiğini savundu. Ne olduysa RTE’nin ABD gezisinden sonra oldu ve tıpkı Libya olayında olduğu gibi RTE IŞİD’e karşı harekete geçeceğini açıkladı. Bu kez Y-CHP tam tersi bir politika izlemeye başladı.
Şantaja boyun eğen AKP tam anlamıyla ne yapacağını şaşırdı. İki ucu değil, her tarafı pis değnek ile karşı karşıya kaldılar. Ancak bu işler için TBMM’den bir tezkere geçirmek gerekiyordu.
Askere karşı olmayı kahramanlık gösterisi yapan AKP Genelkurmay Başkanı ve karargahı ile saatler süren bir Bakanlar Kurulu toplantısı yaptı. AKP iktidarının istekleri ile Türkiye gerçekleri ve TSK’nın öncelikleri çatışma haline geldi.
Sonuçta AKP yine bir cinlik peşine düştü ve 2003 yılındaki ünlü 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi ancak bu kez kendi iradesi ile tezkereyi reddetireceklerini hesaplıyorlar. Bu nedenle öyle bir metin kaleme aldılar ki tezkere meclisten geçmesin. Böylece AKP’nin ABD’ye karşı bir mazereti olsun.
AKP içinden çıkamadığı durumdan kurtulmak için mecliste bir kez daha yenilmeyi göze alıyor. Aklı sıra cinlik yapıyor. Elbette bu cinliklerini yutturabilirlerse.
Bu durumda TSK’nın istekleri de incelikli şekilde karşılanamamış olacak. Ancak TSK’nın kabul edemeyeceği bir tezkere de TBMM’den geçmemiş olacak.
AKP askere hiçbir zaman güvenemedi. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki büyük tasfiyeye rağmen askerlerdeki ulusalcı damarı yok edemedi. Bu nedenle şimdi ne yapacağını şaşırmış durumda.
TBMM’de tezkerenin akıbetini göreceğiz.
Güvenmezsen askere zor alırsın tezkere…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.