GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Tarihsel süreci bilmeden ülkemizin yaşadığı terör ve ekonomik sıkıntıları yorumlamamız olası değildir. Özellikle bunu hamasi söylemlerle yapmak halkı kandırmaktan; geleceğe bombalar bırakmaktan; bölücü tasarılara piyon olmaktan öteye geçmez. Yeni dünya düzeni adlı emperyalist söylem SSCB’nin dağılmasından önce gündeme getirildi. Emperyalizm cephe savaşlarından ağır yitikler ve toplumsal reddedişlerle çıkıyordu. Siyonizmin beslediği emperyalist güçler önce 1950’lerde Yahudilere bir yurt sağladı. Bu öylesine kolay olmuştu ki; devlet kültürü olmayan, Vatan bileşkesinde milliyetçilik donanımı olmayan Arap dünyasının elinden toprak almak tereyağından kıl çekmekle eşdeğerdi adeta. Ortadoğu, Ön Asya olarak adlandırılan topraklar çok farklıydı. Köklü devletler ve Uluslar vardı. Türkler, Ruslar, İranlılar, Çinliler. Bin yıllar boyunca uygarlığın temelinde varlıklarının harcı vardı. Afrika’da, Latin Amerika’da, Avrupa’da kolaylıkla uyguladıkları böl, parçala, yönet siyaseti Asya’da her zaman duvara toplamıştı. Çin’de yaptıkları katliamlar; Vietnam’ın direnişi; Kamboçya’da tükeniş; Afganistan batağına saplanış, Irak’ta Asya direnişinin sürmesi, Arap Baharı yalanı…Batının, Amerikan’ın, İsrail’in, İngiltere’nin vahşetinin kanıtlarıdır.
Ülkemiz 1980 darbesiyle yeni dünya düzeninin ilk darbesini yedi. Onun ürünü Amerikan prenslerinin de (!) Katkısıyla Turgut Özal’lı “papatyalar dönemi” başladı. Türk Devlet Kültürü ve Ulus Bilinci bunun karşısında en büyük direnişi başlattı. 1960’larda başlayan dinci sızmalar Evren-Özal ikilisinin üstün desteğiyle (!) devlete girmeye, kadrolaşmaya başladı. Cia yetiştirmesi Amerikan Büyükelçileri daha 1970’lerde Doğu ve Güneydoğu’da balık(!) avlamaya girişmişti. Kürtçü bir piyon örgüt gerekliydi. Apocular adlı örgüt devşirilerek Kürdistan Sosyalist Partisi (pkk) yapıldı. Vatansız solcular, liberallerde buna sosyalizm, eşitlik, özgürlükçülük etiketleriyle sahip çıktı. Onlara göre halkların kardeşliği (!) olacaktı. Bugünkü açılımın ilk temeliydi, bunlar. Oysa halklar olarak ifade ettikleri insanlar 50-60 bin canı yitirmişti. Bu nasıl kardeşlikti (?) hiçbir zaman yanıt veremediler, veremezlerdi de zaten. Ölümle anılan kardeşlik insanlığa sığmazdı.
1990’larda Ilımlı İslam diye bir terim oluşturdu; Cia ajanı Fuller. Sözcük tam anlamıyla Türkçe’ye çevrilirse gerçeği “Ehlileştirilmiş İslam’dı”, oysa. Onlara göre İslam vahşetti, yeniden yorumlanmalıydı. Özü İslamı toptan yok etmekti, Haçlı düşüncesinde. Ülkelerin bölünmesinde din ve milliyet en çok kullanılan yollardır. Türkiye’miz içindeki mezhep farklılıkları, cemaat ve tarikat adlı gizli ve iğrençlik dolu oluşumlara aktarıldı. Tanrı’nın buyruğu kitabın yerini cemaat ve tarikat şeyhlerinin bilgiden, belgeden uzak uyanıp uyanıp yazdıkları( !) kitaplar almaya başladı. Kimi Tanrı’yla konuştu, kimi vahiy geldiğini iddia etti, kimi Tanrı’nın yeryüzündeki yansıması olduğunu iddia etti, kimi peygamber sıfatına sokuldu. İçlerinden biri vardı ki, MX Hükümetlerince kayrıldı. Evren-Özal ikilisiyle semirildi, kadrolaşmaya başladı. Devletin içine sızdı; yargıda vardı, mecliste vardı, yürütmede vardı. Adınıda Gülen Hareketi koydular. 1996 yılında rejimin ne olması gerektiğinin adını da koydu. “Yetkileri Arttırılmış Cumhurbaşkanlığı Sistemi” ya da “Başkanlık Sistemi” olabilirdi. Söylemleri gerçekte hiç yeni değildi. Fuller Abramowictz adlı Cia ajanları “Yeni Türkiye” adlı kitaplarında 10 yıl öncesinden bunu kulağına üflemişti. Kısacası bugün halkımızın önüne gelen oylamanın adı daha o günlerden konulmuştu.
Emperyalizmin bir diğer piyonu teröristbaşı ne diyor, Yeni Türkiye konusunda? 2013’de “Başkanlık Sistemine Hayır demeyiz” demişti. 2008’de PKK’nın Meclisteki temsilcisi siyasi parti “eyalette kurulsun” diyerek yasa tasarısı sunmuştu. AKP eyaletlere bölünmeye izin veren İkiz Yasaları imzalamıştı. 2002 ve 2011 seçim beyannamelerinde “Bölgesel Özerklik” sözleri vardı. Şimdilerde Hüda-par adlı İslami kürtçü bir parti “eyaletler gelecek, evet” diyor. İddialara Osmanlı İmparatorluğu katılarak, tarihsel bilgiler yanıltılarak “eyaletler vardı” deniyor. Osmanlı İmparatorluğunun hiçbir döneminde eyaletler olmadı. Lazistan, Kürdistan denilen yerler Osmanlı Devleti’nde yaşayan Yurttaşlarımızın çokluğundan kaynaklanan Lazistan Bölgesi, Kürdistan Bölgesi olarak adlandırılıyordu. Hiçbir kaynakta eyalet adı geçmemiş, hiçbir sultanı ağzından çıkmamıştı.
Halkoylamasına giden ülkemizde; emperyalist dünyanın ayrıştırma söylemlerine hizmet edercesine “Terörist”,”PKK’lı”,”Fetöcü”,”Vatan haini” gibi sözcükler ülkeye hizmet ettiklerini söyleyen siyasetçilerin ağzına hiç yakışmamaktadır. Görülüyor ki; tarihsel bilgi ve belgelerin ışığında “Güneş Balçıkla Sıvanmıyor”.

One thought on “GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

  • diloz@mynet.com'
    14 Nisan 2017 tarihinde, saat 16:40
    Permalink

    KİMİ AKLIMA GELİR,TEBESSÜM EDER DUA EDERİM,
    KİMİ AKLIMA GELİR ALLAH A HAVALE EDERİM.

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.