Ey Türk Gençliği! (Fatma Kara)
Son dönemlerde gazetelerin, TV’lerin hallerini gördünüz mü? Cinayetler, kavgalar, gürültüler, dertleri hiç bitmeyen kadınlar, küresel ısınma… Nereye koşuyoruz Allah aşkına?
17 Eylül Pazartesi günü 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılına giriş yaptık. Hayırlı uğurlu olsun. Olsun da bazı şeyler lafla olmuyor. Yeni nesli toparlamaya çalışan eğitimciler, yine kolları sıvadı. Bu sorumluluk bir tek kişinin değil aslında. Bunu hepimiz anlayamıyoruz. Eğitimcisinden sokaktaki vatandaşa kadar sorumluluk içindeyiz. Herkes üzerine düşeni yapsa, adımlarını daha sağlam atsa, farkı hepimiz görürüz.
Eğitim… Nedir eğitim? Okulda çocuğa disiplin uygulamak mı? Kişiliğini oturtmaya çalışan insanlara erdem aşılamak mı? Siz söyleyin, eğitim nedir gerçekten?
Sokakta, özellikle de Esentepe civarında “serseri” diye adlandırdığımız bazı gençlerle karşılaşıyoruz. Esentepe, aslında bir eğitim bölgesi diye düşünüyorum. Birçok okulumuz burada bulunuyor. Geleceğe yatırım yapmak için emek harcayan gençlerle bu “serseri” takımının aynı ortamı paylaşıyor olması, tehlike çanlarını çaldırıyor.
Anlaşmazlıklardan çıkan sonu cinayetle sonuçlanan kavgalar var bir de; Hepimiz birer insan evladıyız. İnsanca davranıp insanca iletişim kurma yolunda olursak emin olun ki insan gibi birer hayatımız olur. Yanılıyor muyum acaba?
Bu konuda medyaya büyük sorumluluk düşüyor. Halkı o yönlendiriyor, o bilinçlendiriyor. Halkı halka o yansıtıyor. Kendi milli meselelerimiz, gündemimiz bir yana bırakılıp da şu aşırıya kaçan kadın programlarının yapılması neyin nesi? Beğeni kazanan bu program o kadar çeşitlendirildi ki hangi kanalı açarsanız açın birçoğunda kadın programlarına rastlayabilirsiniz.
Ve işte yine küresel ısınma! İçimizden bazıları bu konudan sıkılmış olabilir. Her gün, her dakika küresel ısınma. İyi ama kardeşim, her şeyin bir sebebi var. Sen, kırk baskı geçilen bir konuyu önemsemezsen, ikinci kırk baskıya hazır olmalısın. Ağaçlarımız tükeniyor, farkında mısınız? Beton devrine adım adım yaklaşıyoruz. Her şeye razı olan bir insan, susuzluğa razı olamaz. Bir gün boyunca sular kesilsin, nasıl da hayatımız zorlaşıyor. Adeta işkence gibi.
Bugünlere borçlu olarak geldik. Bu borç 35 kişinin değil, tüm milletin borcu. Hayatımızda çıkmazlara izin veren de bizleriz. Biz getirdik her şeyi bu hale ve daha da zorlaştırmanın hiçbir anlamı yok. Bir an önce silkelenip kendimize gelmemiz lazım. Yoksa dönüşü olmayan sorunlarla baş başa kalacağız. Anlamasını bilen insana anlatacaksın, cahil insan seni anlamaz ki oturup tartışasın. Bu konuda söylenmiş, bildiğim en iyi sözü sizinle paylaşmak istiyorum: EĞİTİM ŞART! Ben de bir gencim. Önce kendinden başla diyeceksiniz. Geleceğe doğru iyi bir adım atmak için başkalarına ihtiyacımız yok. Sizler görevinizin farkına varıp ilk adımı atmalısınız. Herkes birilerini beklerse, daha çok bekleriz! Bekleyerek de hiçbir şey kazanamayız; aksine kaybederiz. Haydi gençler, hiç olmazsa siz yapmayın. Bu milletin geleceği sizlersiniz. Kendimize gelip, geleceğimize sahip çıkalım. Unutmayalım ki insanlar hak ettiği gibi yaşar, sonradan dövünmek anlamsız ve bir o kadar da yararsızdır.