EVET’Mİ? HAYIR’MI?

Ülkemiz çok kritik bir süreçten geçiyor! Sonuç evet çıkarsa ne olur? Hayır çıkarsa ne olur!? Tartışma önceliği bu olması gerekirken, Hayırcılar kim? Evetçiler kim? Bunu konuşuyoruz.
1-Recep isimli AKP’li bir arkadaşım bana, “Evet mi, hayır mı oyu vereceksin?” dedi. Benim hayır oyu vereceğim sözüme, “sen namaz kılıyorsun hayır oyu verirsen kıldığın namaz kabul olmaz, PKK, FETÖ hayır diyor” sözüne şok oldum. Sen anayasa maddelerini okudun mu soruma, “Okumadım televizyondan izliyorum” cevabı verdi. Peki hangi kanalları izliyorsun soruma cevap veremedi. Sizi 4 pencereli bir odaya kapamışlar, sadece birinden bakmaya izin veriyorlar. Türkiye’nin sadece bir tarafını görüyorsunuz, anayasayı okumamışsın, şayet evet çıkarsa ve ülkemize zararı olursa, asıl o zaman senin ahiretin tehlikeye girer! Allah bize gönderdiği kutsal kitapta “Suç işleyende, suç işleyene yetki verende, işlenen suça göz yumanda, karşı koymayanda aynı derece cezalandırılır” diyor. Bu sözüme cevap bulamadı. Daha sonra ise “senin liderin evet diyor sen nasıl hayır dersin” cevabı verdi. Benim liderim neden evet diyeceğiz sorusuna, “Devletin bekası için” diyor, başka açıklama yapmıyor, yapamıyor, ben 18 maddeyi okuduğum ve sana az önce okuduğum ayetleri bildiğim için onun yolundan gitmiyorum.
2-Hacı Sadık amca; bu kişiyle ilk 7 Haziran seçimlerinden 15-20 gün önce Fatih Camiinde tanıştık. Namaz çıkışı caminin çay ocağında çay içiyorduk, televizyonda Recep Tayyip Erdoğan açılımla ilgili açıklamalar yapıyordu, “artık analar ağlamıyor” falan. Hacı amcada büyük keyifle “dünya lideri” gibi laflar etti. “Hacı amca beni iyi dinle hatta kağıt kalem al yaz söyleyeceklerimi” dedim ve devam ettim. :7 Haziranda Kürtlerin oyu HDP’ye kayarsa 8-9 Haziran’da açılım biter! Ondan sonra ne olur biliyor musun, soruma Hacı amca alaylı bir şekilde “Ne olur” cevabı verdi. Devam ettim, teröristler bu boşluktan yararlanıp her yere mayınlı tuzaklar kurdu. Analar açılımın faturası çok ağır olacak dedim ve sözümü bitirdim. Hacı amca, “Hayal bunlar” dedi. Yaklaşık 3 ay sonra Hacı amcayla bir araya gelince beni öyle önemli biriymişim gibi karşıladı ki çok şaşırdım. “Oğlum sen ne söylediysen hepsi oldu. 8 Haziran’da açılım bitti, başka daha ne söylediysen oldu, sen bunları nereden biliyorsun” dedi. Keşke ben haklı çıkmasaydım da, bu kadar Şehit vermeseydik, şehirlerimiz harabe olmasaydı, bunun faturası bizlerden çıkacak dediğimde Hacı amca, “Oğlum bizi kandırmışlar” oldu! Aynen söylediğim gibi 8 veya 9 Haziran günü Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan “Eyy Selahattin Demirtaş sen bizi iktidardan ettin amma bundan sonra sende açılımın filmini yaparsın” ifadesini kullanmıştı! Ben bu konuyu “Açılımın filmi” isimli yazımda anlatmıştım.
3- 4 Nisan günü Fatih Camiine ikindi Namazı kılmaya gittiğimde Hacı Sadık amca ile cami girişinde karşılaştık. Namazdan çıkınca çay içmeye davet etti. Hal hatırdan sonra Hacı amca “referandumda ne oyu vereceksin” dedi. Hayır oyu vereceğim dediğimde beni neredeyse dövecekti! “Sen PKK’lımısın, Fetö’cümüsün, CHP’li misin, Hollanda, Almanya, onlar hayır oyu veriyorlar” dedi! Bundan önceki görüşmemizde “bizi kandırmışlar” diyen Hacı Amcaya yine aldatılıyorsunuz, Habur sınır kapısında çadır mahkemesini kimler kurdu? Osla’da PKK üst düzey yöneticileriyle kimler görüştü? Abdullah Öcalan ile kimler görüştü? Dolma bahçe sarayında Apo’nun 10 maddelik şartnamesini kimler imzaladı? Fetö köpeğini kimler büyüttü? Fetö’cüleri Devletin bütün kurumlarına CHP mi yerleştirdi? sözüme. “Referandumdan sonra onların hepsi ayıklanacak” cevabı oldu ve devam etti. “16 Nisandan sonra yeni Türkiye kurulacak terör merör hepsi bitecek ” derken, araya girdim. Yeni Türkiye kurulunca bu Ülkeyi başkaları mı yönetecek sözüme! Tayyip tek başına yönetecek dedi. Peki şimdi Ülkeyi kim yönetiyor, 15 yıldır bu Ülkeyi AKP yönetmiyor mu? İstedikleri kanunları çıkarmaya mani olan mı var! Milletin seçtiği Başbakanı değiştirmedi mi? Bakanları değiştirmedi mi? 15 Temmuzdan bu güne fiili Başkanlıkla bu Ülkeyi tek başına yönetmiyor mu?! Sözümü kestirmeden devam ettim. Şayet evet çıkarsa bu fiili durum inanılmaz yetkilerle yasal hale gelecek! Ülkemizin yönetimi tek bir kişinin ve Milletin seçmediği Başkan yardımcılarının hatta Milletin seçmediği, Cumhur Başkanının atadığı Bakanlar yönetecek. Ana yasa mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini Cumhur Başkanı, üçünü meclis seçecek. Yükseği kaldırılan Hakimler, Savcılar Kurulunun biri Bakan diğeri Müsteşar olmak üzere 13 üyenin 6’sını Cumhur, 7’sini meclis seçecek. Cumhurbaşkanı, Yardımcıları, Bakanlar 400 Milletvekili imzası olmadan ömür boyu yargılanamayacak! Olağan üstü hal ilan edebilecek, Kanun hükmünde kararnameyle “kamu düzeni kurma” yetkisini kullanarak Türkiye’yi “eyaletlere” bölebilecek! Tek başına Meclisi fes edebilecek” derken, Hacı amca öfkeyle sözümü kesti, “Sen CHP’li olmuşsun, Cumhurbaşkanının Meclisi fes etme yetkisi yok” derken araya girdim. Meclisi yenilemek için seçim yapmak şart değil mi? Meclisi fes etmeden seçim yapmak mümkün mü soruma, Hacı amca afalladı, cevap bulamadı. Devam ettim, bak Hacı amca sen hala tek pencereden bakıyorsun, bu söylediklerimi unutma şayet evet çıkarsa bana tekrar “Oğlum sen doğru söylemişsin bizi yine kandırmışlar” diyeceksin! Diyelim ki, seçime kadar başarısız oldular, senin gibi fanatiklerin dışında bir çok seçmen oy vermedi ve Erdoğan seçilemedi! Onun yerine kötü niyetli biri seçildi, o zaman ne olacak?
Biraz geriye dönelim, Anayasa çalışmalarının televizyondan yayınlanmasını önlediler! Bu güne kadar Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Devlet Bahçeli hep aynı şeyleri söylüyorlar. Hepsi ağız birliği ile Kılıçdaroğlu’nu suçluyor. “Ben birkaç gafın dışında Kılıçdaroğlu’nun yalanını hiç duymadım! Cumhurbaşkanının da, Başbakanın da, Devlet Bahçelinin de bir önceki söylemlerini inkar eden bir sürü örnek verebilirim” dedim ve sözlerimi bitirdim.
Bir örnekle yazımı sonlandırmak istiyorum. Bu sistemin mimarı Devlet Bahçeli, “Başkanlık sistemine sonuna kadar hayır, biz güçlendirilmiş çoğulcu demokratik parlamenter sistemden yanayız” diyordu! Başbakan hakkında yazmaya gerek yok zaten, kendini yok hükmünde sayıyor! Cumhurbaşkanına gelince onun birçok yalanı var. En son yalanı ise Muhtarlar toplantısında “siyasi hayatım boyunca hiç kimseyi kandırmadım, kimse tarafından kandırılmadım!” dedi! Fesih, yenileme gibi. Aldatma ve aldatılma, kandırma ve kandırılmanın versiyonu değil mi?.
Ben tek adamın değil milletin kendi kendini yönettiği demokratik Ülkede yaşamak istiyorum! Onun için HAYIR diyorum!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.