Ermeni meselesi

Dünyanın yaşadığı en büyük trajedilerden biri olan Birinci Dünya Savaşının hasarı çok büyük oldu. Bu kötü sonuçlardan sadece savaşan ülkelerde değil tüm dünya etkilendi ve halen de etkileri hissedilmekte. Savaşın üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen Ermeni meselesi hala gündeme getirilmeye çalışılmaktadır.
Ermenilerle Osmanlıların tarihine bakacak olursak bu iki millet 850 yıl boyunca birlikte dostça yaşamışlardır. 1071’de Malazgirt zaferinden sonra Bizans zulmünden kaçan Ermeniler Osmanlıya sığındılar ve eşit şartlarda uyum içinde yaşadılar. Ermeniler azınlık değil Osmanlıyı oluşturan önemli bir topluluktu. Ülke içinde önemli görevlere yüksek makamlara getirilen Ermenilere Millet-i Sadıka (Sadık Millet) denirdi.
Birinci Dünya savaşı geldiğinde Osmanlı Devleti Almanya ile birlikte savaşa katılırken, Ermeniler Rusya, İngiltere ve Fransa ile iş birliği yaptı. Osmanlı’nın 23 eyaletinde ayaklanma çıkartmalarıyla binlerce Türk hayatını kaybetti. Ulusal bir karmaşa meydana getirildi.
Birinci dünya savaşında birçok cephede savaşan Osmanlının bu durumundan yararlanan Ermeniler çeşitli ayaklanmalar çıkarttı. Osmanlı 24 Nisan 1915 tarihinde, ayaklanmada örgütlenen 253 kişi hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Bunlardan 180’i çeşitli hapishanelere gönderildi. O sebeple 24 Nisan 1915 tarihi sözde Ermeni soykırımının başladığı gün olarak kabul ediliyor. Bu olayları takiben devletin güvenliği için Ermeni nüfusu Türklerin terk etmeye zorlandığı bölgelere sürgün edilmeleri kararlaştırıldı. Bu olaylar esnasında her iki tarafta da ciddi kayıplar yaşandı. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu sürgün sırasında Ermeni kökenli sivillere son derece koruyucu da davranmıştı: Örneğin Ermeni konvoylarına saldıran 1,673 kişi Osmanlı tarafından askeri mahkemede yargılandı. 67 mahkum asıldı ve diğerleri farklı cezalara çarptırıldılar.
Birinci Dünya Savaşı, milyonlarca insanın ölümü ve acı çekmesi ile sonuçlanan diğer tüm savaşlar gibi, dünya tarihinin çirkin yüzüydü. Tamamen yanlış bir düşünce şekli olmasına rağmen, savaş psikolojisinde, taraflar kendi insanlarını korumak için her şeyi yapar ve hedefe giden her yolu kendilerince mubah görürler. Savaş akıl sahibi, mantıklı insanları akılsız hale getirebilir ve zafer hırsı ya da kendi insanlarını tehlikeden kurtarmak adına, zalimce politikalar izlemelerine neden olabilir. İşte Ermeniler ve Türkler de bu hataya düşerek birbirlerini öldürdüler.
Bu iki yakın millet nefretin körüklenmesi ve politik gündemler nedeniyle ayrı düşmemeli. Ermeni kardeşlerimizin unutmaması gereken bir gerçek var: Onlar Türklerin “soykırım”ı kabul etmelerini istiyorlarsa, o zaman Türkler de kendileri için aynı şeyi talep edebilirler ancak bu mutluluk değil sadece acı getirecektir. Bundan sonrası için atılacak en iyi adım savaşın acılarını arkamızda bırakarak, 100 yıl önce yapılan hataları birbirimize mal etmeden, dostluk ve kardeşlik bağı ile yaralarımızı birlikte sarmak olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.