EMEK DÜNYASINA YENİ SALDIRI; CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ

Ahmet Aygün ATA Köşe Yazısı

Ülkelerin ekonomik, politik bunalımları döneminde en çok etkilenen emekçi kesimdir. Oluşan ekonomik bunalımlar en çok emekçinin gelirini düşürür, en çok onlara işsiz günler yaşatır. Politik bunalım ya da kapitalist iktidarlar geldiğinde en çok emekçi kesimin hakları budanır.

Emek dünyamız; son 15 yılda terör, trafik kazasıyla ölümlerle yarışır duruma geldi. 2017 Ocak ayıda içinde olmak üzere 18.602 işçi öldü. Özellikle dönemin hükümetince madenciliğe ait imzalanmayan İLO sözleşmeyle ölümler binlerce arttı. Buna bir de “fıtrat” ve “güzel öldüler” gibi vicdan ve bilim dışı yaklaşımlarda eklenince AKP iktidarları ülkemizi maden kazalarında Dünya 2.si durumuna getirdi. Ülkemizde 1.800.000 işyerinden yalnızca 30.000’inde örgütlenme vardır. 2003’de 4857 sayılı İş Yasasında, 2012’de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri yasasında yapılan değişikliklerle işçinin işveren önündeki emek gücü yok edildi. Kölelik sistemi taşeronlukta sayı 6 milyonu geçti. Karayolları İşçilerinin kazandığı haklar gaspedildi, alacakları kuşa çevrildi, direnenler baskıya uğradı. Verilen işe dönüş sözleri yerine getirilmedi. Seçim vaatlerinde bol kepçeden verilen “kadro” sözü hiçbir zaman yerine getirilmedi. Anıldığında “çalışmalara başlayacağız”dan başka söz söylenmedi. İstihdam Büroları adı altında kurulan yeni düzen; emekçinin kiralık köleliliğinin bir başka adı oldu. Örneğin; yasaya eklenen arabuluculuk (!) emekçinin çalışılabilirlik süresi kısıtlandı. Tazminatları koz olarak öne sürdüler, gerçek bedelin altında ödemelere razı etmeye önayak olma sistemi kurguladılar. Kıdem Tazminatını canları sıkıldıkça Torba Yasalara sokularak yok edilmeye çalışıldı. Görevli milletvekilleri yalnızca Kıdem Tazminatını yok etmek için çalışmalara halen devam etmektedir. Öylesine gülünç duruma neden oldular ki; 10 yıl çalışana 6 yıllık brüt tazminatı “kârlı” göstermeye çalıştılar. Oysa varolan yasa çalışılan her 1 yıla 1 brüt aylıktı.
Şimdi ise emekçileri daha büyük bir tehlike, daha büyük bir saldırı beklemekte. Halkoylamasına sunulan Cumhurbaşkanlığı Sistemi emek dünyası için şimdiye dek ellerinden alınan hakların yüzlerce, binlerce yitiklerle doludur. Dünyada 34 ülke Başkanlık Sistemi ile yönetilmektedir. En göze batırılanı olan liberaller ile ılımlı sözde İslamcılarca baştacı edilen örnek ABD’dir. 44 milyon insanın sağlık güvencesinden yoksun, 29 milyon insanın 1 öğün yemek yiyebildiği ABD’yi örnek kabul etmek tam bir aymazlıktır. Bu kesimler ABD’yi Hollywood, Miami ya da Hawai’den sanan zavallı magazin siyasetçisidir. Tam, yarı ya da hangi adla anılırsa anılsın Başkanlık Sistemleri işçi haklarının, sendikal hakların en çok ihlal edildiği ülkelerdir. Sermayedar ve emperyalist kapitallerce baştacı edilir. Kolkola yürürler. İşçi ölümleri parlamenter sistemin 2 katıdır. Çalışma saatleri fazlalaşır, kazanç düşürülür. İnsani gelişme oranında % 88 oranında gerileme yaşanır. Sendikalaşma parlamenter sistemlerde % 29 ,Başkanlık sistemlerinde% 11,3’tür. Yandaş sendikalar kurulur. Bunların aracılığıyla grev kırıcılığı, grevlere fiili sadırılar yaptırılır. Bu sistemlerde bu yandaş sendikalar mafyalaşır. Grevler haklılığına bakılmaksızın bir kararname ile kaldırılır. Sendikalar sisteme itaat etmedikleri sürece kapatılabilir. Sendika üyelikleri sonlandırılabilir. Toplu İş Sözleşmesi hakkı emekçinin elinden alınabilir. Bunların tümü Başkanlık Sistemlerinde yaşanmış ve yaşanmaktadır.
Yıllardır Borçlanma Ekonomisinin son temsilcisi AKP, hatta sonrası iktidara gelebilecek emek karşıtı başka bir iktidarca Kıdem Tazminatı “bir gece ansızın herkes uykudayken” KHK ile kaldırılabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.