EMEĞE SALDIRI ; AKP VE BENZERLER

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Yıllar önce yani 70’lerde ve 80’lerde emeğiyle iş yapanlara “Kaç para” ya da “Ne kadar” demezdik, diyemezdik. Emek en yüce değer olarak görülüp üstün bir saygı görürdü. Son derece düşük bir sesle ve saygıyla;
– Emeğin…
Ya da
– Hediyemiz nedir ?
denilirdi. Bu Türk toplumunda yer etmiş, kabul görmüş bir gelenekti. Süreç içinde, 80’lerden başlayarak emeği küçümseme, emekçiye yük gözüyle baktırılmaya başlandı. Liberal söylemli siyasi düşünceler fink, çağ atlama söylemli siyasi partiler cirit atmaya başlamışlardı. Buna birde “din sosu”da ekliyorlardı. “Alın teri kurumadan karşılığını veriniz” diyen Peygamberin ümmeti olduğunu savunan ve her sözde nedene “din sosu” katan bu zümre iktidarlarda söz sahibi olmaya ve sonunda iktidar olmaya başladı.
Bu dinci kesimin düşünürlerinden biri Hamza Aktan bir Ensar Vakfı yayınında şunları yazabilmişti. “İşçinin kendi kapasitesine göre elinden geldiği nisbette dürüst olarak çalışması görevidir. İnançlı bir müslüman işçi, emeğini kiralayabileceği bir işyeri bulmasını ilahi bir lütuf olarak kabul etmelidir.”. ( Yayın Tarihi 1986, sayfa 350)
İslamcı düşünürler arasında yaygın bir tavır, sermayenin kamu hizmeti yerine getirdiğini savunmaktır. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Hayreddin Karaman şunu ileri sürmüştür. “İşveren bir amme hizmeti yapmakta, toplumun bir ihtiyacını karşılayarak farz-ı kifaye olan bir vazifeyi onlar namına yüklenmektedir. İşçilerin ve diğer vatandaşların işverene bu gözle bakmaları İslam gereğidir”. (İslam’da İşçi-İşveren Münasebetleri, Marifet Yayınları -1981- s 63)
Ortada şu soru asılı durmaktadır. İslam üzerinden vatandaşın birikiminden yani vergilerinden sınırsız kredi almak ve ödememek İslam’ın hangi gereğiyle açıklanabilir? Bunu yandaşlık çerçevesinde yaparak bir de millete küfür ettirmek İslam’ın hangi gereğidir?
Akp’nin işçi karşıtı ve sermaye yanlısı olmasının 4 temel nedeni vardır. Birincisi İslamcı düşünürlerin sermaye yanlısı olması, ikincisi emperyalizmin ve sermayenin gücü ve etkisinde olması, üçüncüsü İslamcı kesimde sermaye birikiminin önemli düzeylere ulaşması ve dördüncüsü de işçilerin yapılan uygulamalara gereken tepkiyi henüz kitlesel olarak göstermemiş olmasıdır. Dördüncü neden yakın süreçte Akp’yi sorgular ve belki iktidarın birinci ortağı olmaktan çıkarır duruma gelmektedir.
Akp, emeğe ve emekçiye ne gibi saldırılar yaptı? İşsizlik oranları en çok Akp iktidarlarında arttı. 4857 sayılı iş yasası onların iktidarında köle sistemine döndü. Yerli ve yabancı kaçak işçilik arttı. Türkiye’yi parçalamanın emperyalist bir aracı olan özelleştirmeler hızlandırıldı. Kamu ve özel kesimde taşeronluk, hizmet alımı altında hakların yok edilmesi, fason üretim nedeniyle azalan gelir daha da yaygınlaştırıldı. Gerçek net ücretler ve yaşam standartı geriledi , borç borçla kapatılır duruma gelindi. Vergi alanındaki düzenlemeler işçi aleyhine oldu. Sosyal Güvenlik Kurumlarının tesislerine el konularak sağlık parayla satılmanın doruğuna ulaştı. Sosyal Güvenlik alanında işçi haklarına büyük darbeler indirildi. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatıldı. Sendikaların üye sayısı azaldı. İşten çıkarmalar kolaylaştı, yaygınlaştı. Zorla emeklilik uygulandı. Grevleri erteledi. Anayasanın 90. maddesindeki değişikliğe karşın sendikal mevzuatın demokratikleştirilmesi sağlanmadı. İş ve işçi bulmada bile özelleştirilmeye gidildi. Türk Ceza Yasasında olumsuz düzenlemeler yapıldı.
Ve şimdi… Yeniden kıdem tazminatına saldırmaya başladı. Ekonomide yarattıkları bataklığı yine emekçiye, emekliye yükleme peşindeler. Hani şu “dış odaklar” dedikleri, aslında kendi iktidarları. Beraber yürüdükleri cemaat ve tarikatlara sermaye sağladılar. Halkın varlıklarını emperyalizmin talimatı doğrultusunda sattılar, kapattılar. Beraber yürüdükleri İslamcı zevat insanlara “şükredin” vaazları verirken ballı börekli sofraların sahibi, bu masaların müdavimi oldu. Onlar sattıkça AB, Abd, İsrail, İngiltere alkışladı. “Globalizm budur”, sat-parçala-yok et biz size bakarız dedi. E para ?
Onun bedeli bağımsızlık ve özgürlük….
Şimdi Akp varken “dış güçlere” gerek var mı diye soruyoruz?
AÇIKLAMA : Yazımda Değerli Hocam Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sayın Yıldırım KOÇ’un “Akp İşçilere Nasıl Zarar Veriyor ” kitabından yararlandım. Sonsuz teşekkür ve saygılarımla….Öneriyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.