Eğitim ve demokrasi

Demokrasiyi yalnızca kendisi için isteyenleri nasıl değerlendirebiliriz?

Faşist ruhlu, diktatör anlayışlı tanımı doğru olur mu?

Tam oturmaz.

Kaldı ki, hiç bir insan faşist ya da diktatör doğmaz.

Çocuk; ev, okul ve çevre üçgenindeki sacayağında şekillenerek büyür.

Anlayacağınız üzüm, üzüme bakarak kararıyor.

Bu durumda, eğitimin alt yapısındaki yetersizlikten söz edebiliriz.

Temeli sağlam atılmayan bir bina ne kadar kaygı yaratırsa, alt yapı eğitimi olmayan toplumların demokrasi algılaması da o denli sıkıntılı olur.

Sorun eğitimde, yani eğitimsizlikte.

Temel eğitimi bilimsel içerikten yoksun, ezberci ve baskıcı bir sistemle geleceğe hazırlanan toplumlardaki demokrasilerin algılanışındaki bireysellik fazla yadırganmamalıdır.

Çünkü, temeldeki çimento çok önemli. Rüzgar eken fırtına biçer derler ya, işte öyle bir şey, ne verirsen, onu alırsın. Kısaca, kökü çürük ağaçtan meyve beklememeliyiz.

60-70 öğrencili sınıflardaki “Hızlandırılmış eğitim” eğitim değildir, yarım yamalak sunulan göstermelik öğretimle günü kotarmaktır. Eğitimle-öğretim, ayrılması olanaksız bir bütündür.

Fiziksel alt yapısı hazırlanmadan dayatılan “4+4+4” bu bütünü tamamen parçalamıştır. Yer yetersizliği nedeniyle gece yarılarına kadar uzayan “Seçmeli dersler” tirajı komik bir durum yaratmıştır. Önümüzdeki yılın “İflas fotoğrafı” görülmektedir. 66 aylık çocuklarla, 66 öğrencisi bulunan sınıflara bir o kadar daha yük bindirilmiştir. Bu sınıflarda eğitim verilebilir mi? Kaldı ki, sınıflarda öğretim yapılır.

Çocuk eğitimi bahçede alır. Çocuk bahçede sosyalleşir. Sınıfta yüklenen stresi bahçede atar. Bunları bilmeyenimiz yoktur.

Oyun alanları, “Derslik yapıyorum” diye betonlaştırılan okullardaki çocukların eğitim aldığını, çocukluğunu yaşadığını düşünmek yanılgıdır.

Eğitimde, Dünya sıralamasındaki yerimizin neden son sıralarda olduğunu hiç düşündünüz mü?

Ya da, “Tam gün eğitim”li Kırklareli, Eskişehir, Burdur neden çok başarılı? 

Eşitliği öğrenmeyen, paylaşımcılığı görmeyen, sevgiden uzak ortamlarda, yalnızca “sınav-  odaklı” yetiştirilen öğrenciden ne beklenir? Üniversite kazansa ne yazar? Üniversite bitirmeyle eğitimli olunmuyor ki.

Başarı, diplomayla ölçülmemelidir.

Önemli olan adam olabilmektir.

Adam olabilmenin hamuru, alt yapıdaki sağlıklı eğitimle yoğrulur.

“4 + 4 + 4 = başını ört” sistemiyle ne eğitim verilir, ne de demokrasi yeşerir.

Eğitimsizlik, demokrasiyi algılayamama özrünü beraberinde getiriyor.

Demokrasi ya vardır, ya da yoktur. İşine gelince,“Demokrasi” diyeceksin, işine gelmeyince kafana göre takılacaksın.

Demokrasi var diye yazanların, varlığına bile öcü gibi bakılıyor.

Türkiye’de demokrasi falan yok. Demokrasi temel eğitimle ilintilidir. Nasıl ki, sokma akıl, akıl olmuyorsa, sokma demokrasi de demokrasi olmuyor. Demokrat olmadan, demokratik bir toplum kurulamaz, demokrasiden ise söz edilemez.

Demokrasi dediğin marketlerde satılmıyor. Demokrasi anne karnında başlıyor. 

Demokrasi, değişik düşüncelerin özgürce ifade edilmesi ve karşı düşüncelilerin de bunu hoşgörüyle kabullenebilmesidir. Eleştiri, demokrasilerin olmazsa olmazıdır.

Gel gör ki, istediğini konuşamıyorsun, istediğini yazamıyorsun. Aksi halde soluğu Silivri’de alıyorsun.  

Okumayan, öğrenmeyen, seçmesini ve seçilmesini beceremeyen, ancak her şeyi çok bilen! hastalıklı bir toplum içinde yaşıyoruz.

“Demokrasi var” diyor, eşiyle birlikte asfaltın ortasında yürüyor. Özel otomobilli sürücüler ise yaya kaldırımlarında boy gösteriyor.

Kırmızı ışıkta bekleyen bir araç sahibi, yeşil yanınca on saniye gecikmesin, yandı keten helvası.  Ne ana kalıyor, ne bacı. Cinayete kadar uzanıyor.

Neden acaba?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.