Eğitim açmazlarda

 

Karacabey'deki eğitim-öğretim, kelimenin tam anlamıyla tıkanma noktasında.

Neden?

Uzun yılların getirdiği kambur giderek büyürken, kimsenin umurunda olmadı da ondan.

Öğrenci velisi, veli olmanın sorumluluğunu yeterince bilmiyor. Çocuğu kapının önüne bırakmayla anne-baba olunduğu sanılıyor. Ya da, “Benim çocuk bir şekilde okuyor ya” penceresinden bakılıyor.

Düşünmüyor ki, nüfus sayımız son on yılda 43 binden 55 bine çıktı. Beraberinde ise en az 150 derslik ihtiyacı getirdi.

Bu süre içinde, aynı nüfustaki komşumuz Mustafakemalpaşa'da 6 adet okul yapılırken, biz nerelerdeydik biliyor musunuz? Yan gelip yattık.

10 yıldır, 18 derslikli Toki'nin dışında mışıl, mışıl uyuduk. İlköğretimde belki de 10 yıl geriye gittik. Üstüne üstlük, çocuklarımızın okul bahçelerindeki oyun alanları çalınarak betonlaştırılırken destek verdik.

Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelikleri bir okul için en az 5 dönüm bahçe zorunluluğu getiriyor. Biliyor ki, çocuk bahçede eğitim alır, bahçede sosyalleşir. Günü kotarmaya çalışan siyasetçilerimiz ise akıl tutulması yaşarken, çocuklarımızın geleceğini çalan projelere gözü kapalı imza atıyor.

Öğrenci velilerinden, çocukları adına bahçe istemesini bir yana bırakın, yavaş, yavaş baş gösteren “Şişmeye” karşı duyarlılık bile gösteren olmadı.

Karacabey'de 4+4+4 dayatmasıyla ortaya çıkan büyük sıkıntı doruk noktaya ulaştı. 66 aylıkların gelmesiyle, 60 öğrencili sınıflara bir o kadar daha yük bindi. Seçmeli derslerde ise öğrenciler, gece 22.00'lere kadar sözde öğrenim alacak.

Görünen o ki, önümüzdeki yıl eğitimmiş, öğretimmiş, oldu densin diye yapılacak.

Öğrenci fazlalığı ve derslik yetersizliği, “Acil operasyon” için kılavuz gerektirmiyor.

Sözün özü: Mal meydanda, cenazeyi kaldıracak adam aranıyor.

Bir şeyler yapılmalı…

Milli Eğitim'deki sorunlar yumağının cerrahi müdahale beklediği tartışma götürmez.

Yiğidi öldürelim ancak, hakkını yemeyelim. Kaymakam Ahmet Yurtseven ve Milli Eğitim Müdürü Emin Dingin, Karacabey'deki görevlerine yeni başladı. İkisi de bu sorunu kucağında buldu. İkisi de çok duyarlı ve çözüm üretmek için somut adımlar atıyor. Dingin, okul müdürleriyle, öğrenci velileriyle sık, sık görüşmeler yapıyor. Yurtseven, Okul Aile Birliği yöneticicilerini topladı ve açmazları masaya yatırdı. İkisi de iyi niyetli, kısa ve uzun vadeli plan yapıyor, proje üretmeye çalışıyor.

“Saldım çayıra, Mevlam kayıra” anlayışındaki verilenle yetinen veliler ne yapıyor? Bazı bencilce düşünen okul müdürlerinin tezgahında “Dedi-kodu kuryeliğine” soyunuyor. Neymiş? “Gideceğimiz okul deprem özürlüymüş.” Bunun adı, saltanatının sarsılmasından korkan bencil müdürlerin belden aşağı vurmasıdır. Çok ayıp.

O okulda okuyan öğrenciler zenci mi? Orada görev yapan öğretmenler insan değil mi?

Depremden sonra söz konusu okulda da inceleme yapıldı. Sağlam olduğunu kanıtlayan belge olmasa, Sultaniye'deki “Güçlendirme çalışmasının” bu okulda da yapılması gerekmiyor mu?

Karacabey'de, 99'daki büyük depremden sonra tüm resmi kurumlar incelendi.

Suyu bulandırmaya çalışanlar, kaş yapayım derken, göz çıkarıyor.

Kısa vadedeki çıkış, okullar arası yer değişiminden geçiyor. Kalıcı çözüm ise Liselerin, Hara'da, ya da Taşlık'ta yapılacak “Eğitim vadisine” taşınma sonucu, “Tam gün eğitimde” görülüyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.