Devletin oy ticareti!

Sosyal yardım adı altında yapılan uygulamalar, ölme eşeğim ölme, yaza yonca vereceğim mantığı ile yürütülen kandırmacalardan ibarettir ve üretmeden tüketime özendirmektir. Tehlikeli adıyla toplumun tembelleştirilmesidir.
Anne ve babaya bakım ücreti, dul kadına ihtiyaç parası, özürlü maaşı, yaşlılık bedeli, gıda-kömür yardımı, büyükanneye torun bakım desteği, eşittir “Oylar gelsin” demektir!
27 Aralık günü evimde televizyon seyrediyorum. O gün programda, yaşlı bir babayı, bakım parası için ailesinden kaçırıldığı iddia edilen baba kız görüntüleri yer alıyordu.
Yaşlı adamın eşi ve çocukları ısrarla, kız kardeşlerinin babalarını bakım parası için kaçırdığını anlatıyordu!
Canlı bağlantıda muhataba, “Babanızı bakım ücreti için kaçırdığınız iddia ediliyor, doğrumu” sorusu yöneltiliyor. Muhatap, “Kesinlikle öyle bir şey yok, ben babama bakmadıkları için aldım evime getirdim” cevabı veriyor.
Kardeşler hep bir ağızdan, “Babamızı bakım parası için kaçırmadıysan maaş kartını bize ver” diyor! Muhatap önce epey direniyor, sonunda “Kartı vereceğim ancak, babamı size vermeyeceğim” diyor. Samimi olmadığı davranışlarından açıkça belli oluyor!
Samimiyetsiz olaylar benim ve benim gibi düşünen herkesi rahatsız ediyor!
Burada devletin babacanlığını göremiyoruz.
Birkaç gün önce Balıkesir Dursun Bey’in Delice Köyü’ndeydim. Kahvehanede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük boy resmi asılıydı. Asker arkadaşıma, “Köyünüz Cumhurbaşkanını çok seviyor, burası AKP’li galiba” dedim. Arkadaşım enteresan bir cevap verdi, “Nasıl sevmezler sağdıç, şu gördüğün ihtiyarların alayı devletten maaş alıyor.
Bende AKP’ye oy vermiştim amma bir tek bu sebepten dolayı artık vermeyeceğim. Onların içinde bir tane muhtaç insan var” dedi.
“Bu ne demek, muhtaç değillerse devletten nasıl maaş alıyorlar” dediğimde! Arkadaşım, “Mallarını çocuklarının üzerine geçiriyorlar veya muhtar muhtaç diyor. Sonra maaş, gıda yardımı ayağına geliyor. Burası orman köyü bu köye daha dün bir tır kömür dağıtıldı! Şu gördüğün ihtiyarın 300 tane keçisi var. Şu gördüğün ihtiyar ise köyün hali vakti en iyi olanlarından biri, mallarını çocuklarına devretti, seçimlerde oyunu bile burada kullanmıyor. Şu gördüğün ihtiyardan başka diğerlerinin hiç birinin devlete ihtiyacı yok” cevabı verdi!
Karacabey’de bir arkadaşım, “Maaş günleri dedelerinin, ninelerinin maaşlarını çekip aralarında paylaşanları görsen aklın durur” dedi!
Nasıl yani soruma, “Giyim kuşamları lüks spor ayakkabıları var!” sözü!
Bu yardım düzenlemesinin yanlış olduğunu, denetimsiz veya kayırmayla devletimizin imkanlarının oy için talan edildiğini açıkça ortaya koymaya yetiyor sanıyorum!..
Bu yazıyı yazmaya çalışırken televizyonda, Torunlarına bakacak büyükannelere, “Elmaşekeri yardımı” yapılacağı haberi geçiyordu! Pes doğrusu dedim!!!
Bir gazetede, Çin’de anne ve babasına bakmayana hapis cezası verildiğini okumuştum. Düşünün ki Çin’de resmi bir din bile yok, herkes farklı tanrılara inanır. Orada olan yasaya bir bakın, birde bizdeki yasalara bakın!
Devlet yardımı verilen kişilerin mal varlığı dışında birinci derece akrabaların (evlatların) mal varlıklarının da sorgulanması gerekir. Ekonomik gücü olan evlatların anne ve babalarına bu oranda maaş verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Dul kadınlara ödenen maaşlara gelince; bu konuyla alakalı su istimaller çok! Eşinden danışıklı boşananlar, ihtiyacı olmadığı halde maaş alanlar çok! İşin en kötü tarafı da devletten maaş alan dul kadınlar evlenmiyor, olan dul erkeklere oluyor!
İki yıl önce bu konuyla ilgili, “Nineler mutlu, dedeler ölsün mü?” isimli bir yazı yazmıştım.
Evlenecek yaştaki, geçim sıkıntısı olmayan dul kadınlara ödenen maaşların iptal edilmesi gerekir! 60 yaş üzeri ikinci evlilik yapanlara, ihtiyaç sahibi ise geçinebilecekleri kadar maaş verilebilir. Dedelerin de mutlu olması sağlanabilir.
Yaşlılara toplu taşımanın bedava olmasına gelince; Bu uygulamaya da sınırlama getirilmesi düşüncesindeyim. Bu uygulamanın yaşlılara saygı ve merhamet sınırını aştığına inanıyorum! Uygulamanın ilk başladığı günlerde trenlerin yaşlılarla dolduğuna tanık olduk!
Yaşlı birine, “Hangi semtte oturuyorsun” dedim. Cevabı, “Emir sultan” oldu. “Osman Gazi’de işin ne?” soruma ise, “Tren bedava, akşama kadar geziyorum” diye cevap verdi.
Bu soruları bilerek soruyordum ki, tam o sıra trende bir anons geçmeye başladı, “Yaşlılara ve özürlülere yer verdiğiniz için teşekkür ederiz.”
Karşımdaki ihtiyar benim gibi ayaktaydı, vücut diliyle mesajımı verdim! İhtiyar, kulaklarında kulaklık müzik dinleyen 13-15 yaşlarında gençleri göstererek, “Oğlum bize ne oldu böyle, bak sen kendinden genç bayana yerini verdin, bu gençlerin umurunda değil” dedi.
Gencin birini dürttüm, “Çevrenizde bir sürü yaşlı var, niye yer vermiyorsunuz” soruma karşılık, “Onların hepsi bedava gezen yolcu, ben burada paramla oturuyorum” şeklinde cuk oturttu.
Bu olay ne yazık ki, Ülkemin siyasi gerçeği!..
Özürlü maaşına gelince bu konuda bir sürü suiistimal veya kayırma olayı biliyorum. Birkaç gün önce yolumun üzerinde olduğu için Çarık Köyü’nden birine ilaç götürdüm.
Bir kişiye şahsın evini sorduğumda, ilaç götürdüğüm kişinin mal varlığını oğlunun üzerine devredip özürlü maaşı aldığını öğrendim.
Oğluna özürlü maaşı alan bir arkadaşımın kartının iptal edildiğini ve bu nedenle cezalandırıldığını biliyorum.
Bu olaylar denetimlerin eksik ve kayırmalı olduğu izlenimini açıkça ortaya koyuyor!
Devletimiz baba şefkatini hak edene hak ettiği ölçüde göstermelidir. İhtiyacı olan kişilere onların oylarını alacak kadar değil.
Ülkemizde otuz milyon beş yüz bin kişinin devletten maaş aldığı, bunun on bir milyon beş yüz bininin emekli olduğu düşünülürse, kalan yirmi milyondan kaç kişiye haksız maaş ödeniyor dersiniz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.