Dağlar bizimdir…

Efsaneye göre, denetlenebilir ilk enerjiyi Olimpus dağındaki ateşi tanrılardan çalan Prometheus elde etti. Tanrılar tanrısı Zeus Prometheus'u Kafkas dağlarına zincirledi. Kafkas dağlarına zincirlenen Prometheus'un her gün tazelenen ciğerlerini akbabalar ve kartallar yedi.

Muhtemeldir ki Prometheus adlı kahraman bir volkandan ya da orman yangınından ateşi alarak kullanılabilir hale getirdi. Yani enerjiyi elde etti. Bu sırada ciğerlerinden hastalanarak kan kusmaya başladı.

İnsanoğlu zaman içinde akarsulardan değirmen taşlarını döndürerek buğday öğütmeyi, tarlalarını sulamayı, yani üretimi öğrendiler. Daha sonraları ateşte kaynayan tencerenin kapağını fırlatmasından esinlenerek buhar kazanlarını ürettiler.

Zaman içinde değirmen taşının ucuna, ya da buhar kazanının piston milinin ucuna bir jeneratör bağlayarak elektrik enerjisini ürettiler. Böylece hidrolik ve termik santraller doğdu. Bu büyük devrim elbette uzun zaman yanında büyük acılara ve emeğe mâl oldu.

Elektrik enerjisi elde edildikten sonra iletim hatları ile bu enerji evlerimizin içine kadar girerek geniş kullanım alanları buldu. Bu sayede kentler artık sadece akarsu kıyılarında kurulabilir olmaktan kurtuldu. Enerji hatlarının girdiği her yere, üretim, uygarlık ve aydınlık geldi.

Günümüzün Prometheusları ülkemizi aydınlatan enerji işçileridir.

Ülkemizin enerji işçileri büyük bir fedakârlıkla kurulan enerji tesislerini korumak için can pahasına mücadele ediyor. 12 Eylül sonrası başlatılan özelleştirme yağmasının en büyük hedeflerinden biri enerji üretim tesisleri idi. Özelleştirmenin ilk yıllarında yağmacıların kapasiteleri bu tesisleri yutmaya uygun değildi. Zaman içinde semirip geliştiler ve enerji tesislerini yutabilecek hale geldiler.

Holding, Banka, Gazete ve TV sahibi olanlar, enerji tesislerini yutmak için sıraya girdiler. Yeryüzünün yeni tanrıları ve ülkemizdeki temsilcileri enerjiyi üreten günümüz Prometheuslarını teslim almak cezalandırmak için hamle üstüne hamle yaptılar. Kendilerine engel olabilecek her türlü kurumu silindir gibi ezdiler. Yargıyı teslim aldılar. Sendikaları işlevsizleştirdiler.

Prometeusların günümüzdeki temsilcilerinin en dirençlileri olan Yatağan ve Milas'taki enerji işçileri inanılmaz bir mücadele başlattı. İşyerlerini yağmalamaya gelenleri her seferinde pişman ettiler.

Yatağan ve Milas günlerdir ayakta. Yatağan Termik Santrali önünde direniş çadırında bir oldu bittiye karşı tetikte bekliyorlar. Her gün yeni bir eylem türü geliştiriyorlar.

Muğla'nın enerji işçileri şimdi Milas'ın ünlü Sodra dağına çıkıyorlar. Çözümü dağlarda aramak istemediklerinin mesajını iletiyorlar. Ateşi yeryüzüne indiren Prometheus misali kendilerini Sodra dağına zincirliyorlar.

Milas dünyanın 7 harikasından bizi olan Mousolos'un kenti. Mousolos'un harika anıt mezarı nedeniyle günümüzde anıt mezarlara Mozele adı veriliyor.

Bugünün tanrıları, Milas'ın, Yatağan'ın enerji işçilerini diri diri mezara gömmek istiyor. Milas'ın Yatağan'ın enerji işçileri ciğerleri akbabalar kartallar tarafından yenen Prometheus gibi her gün ciğerlerini yenileyerek hayata tutunuyor, mezara gömülmeyi reddediyorlar.

Muğla'nın enerji işçileri ülkelerine ve ülkelerinin ışık kaynaklarına sahip çıkma mücadelesi veriyor.

Yatağan'ın, Milas'ın enerji işçileri “dağlar bizimdir” diyerek günümüzün Prometheus'u olarak destan yazmaya hazırlanıyor. Dağdaki teröristle el sıkışan iktidar, ülkesi için üreten ve ülkesinin değerine sahip çıkan işçi için dağa çıkmaktan başka yol bırakmadı. 

Desteklersek başaracaklar.

Başarabilirlerse günümüzün Prometheus'u olarak tarihe geçecekler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.