Çiftçi üretirken tükeniyor!

MHP İlçe Başkanı Fevzi Kahraman, tarımdaki sıkıntılara dikkat çekti:

Türkiye’nin mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem hammaddeleri gibi tarımsal girdilerde büyük oranda dışa bağımlı olduğuna dikkat çekerek, “Bu nedenle ülkemiz; girdi fiyatlarını kontrol edememektedir. Neticede bu durum tarımsal üretimi tehdit ediyor ve maalesef gücünün zayıflamasına neden oluyor. Arazilerin irili ufaklı görünümü, işletme kapasiteleri, sulama ve diğer altyapı sorunları da göz önüne alındığında vahim bir tablodan kaçış gizlenememektedir. Oysa ülke olarak sahip olduğumuz potansiyeli sistemli ve bilinçli olarak değerlendirebilsek ne et, ne canlı hayvan, ne bakliyat ne bitkisel yağ, şeker, pamuk vs. ithal etmek zorunda kalmayız” dedi.

Bakanlık göz boyuyor!

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tarımsal yatırımlar konusunda göz boyadığını belirten Kahraman, “2001 yılı ekonomik krizinin ardından dibe vurmuş bir ekonomik yapı sonrası, 2002 yılı verilerini baz alarak aynı yılı tarımsal yatırımlarda milat kabul eden Tarım Bakanlığı her açıklamasında adı geçen yıl verileriyle kıyaslama yapar ve çok büyük başarılar elde edildiğini beyan eder. Oysa; aynı bakanlığın kendi internet sitesindeki tarımsal girdi fiyatlarına bir göz atacak olursak;

Mazot: 2002’de 1 lira 10 kuruş, 2011’de 3 lira 70 kuruş, 2012 Nisan’da 4 lira 09 kuruş,

Gübre: Amonyum sülfat(%21): 2002’de tonu 162 lira, 2011’de tonu 640 lira,

Amonyum nitrat(%26): 2002’de 176 lira, 2011’de 635 lira,

Amonyum nitrat(%33): 2002’de 193 lira, 2011’de 780 lira,

Üre: 2002’de 237 lira, 2011’de 1120 lira,

Dap: 2002’de 354 lira, 2011’de 1500 lira,

Süt yemi: 2002’de 204 lira, 2011’de 640 lira (Temmuz 2011),

Besi yemi: 2002’de 194 lira,2011’de 620 lira(Temmuz 2011) olduğunu görüyoruz.

‘Türkiye dünyanın en pahalı etini tüketiyor’ sözü maalesef canlı hayvan ithalatına mahkum olduğumuzu belgelemektedir. Pahalı girdi, pahalı maliyet veya pahalı ürün olduğuna göre, satarken de pahalı veya uygun fiyat aralığı olması lazım ki zarar edilmesin. İstikrarsız piyasa koşulları da maalesef üretilen malın maliyet fiyatının altında satılmasını zorladığından üretici zarar eder, üretim yapmaktan kaçınır. Tüketici de malı pahalı bulursa pahalı almaktan şikayet eder. Üreticiyi üretim yapamaz hale getiren bu trend sonuçta dışa bağımlılığı daha da arttırır.

Sözde destekleme var!

Destekleme verilmiyor mu? Sözde veriliyor. AB kriterleri kapsamında bütçenin %1’i oranında olması gereken tarımsal destekler  %0,4-%0,6 oranında kalmıştır. Dünya’nın en pahalı mazotunu kullanan, tarlasından mahsulü kaldırmadan gübrede %40-100 fiyat artışı karşısında bulan çiftçi bu anormal arışlar sonucu üretirken zarar etmektedir. Aynı şekilde hayvan yemi üreten firmaların mamullerinde kalite düşüklüğü yaşanmakta; neticede süt veriminde düşme,bakım beslenme aralığından kaynaklanan hastalık,ölüm ve döllenme sorunları yaşanmaktadır.

Kontrol edilemeyen girdi fiyatları katlanarak artarken ve ürün fiyatları bir önceki yılı aratmakta ve asıl amacın alıştıra alıştıra köylüyü bitirmek olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. AB’ye girme sevdamızda en büyük engel tarımsal üretici olduğuna onlar üretmemeli, dolayısıyla yavaş yavaş ortadan kaldırılmalıdır. Tıpkı şu an ki uygulamalarda olduğu gibi.

Süt üretiminde de adeta kartelleşen, süt işleyen firmalar ürettikleri mamullerin fiyatlarını arttırmakta, karlarını katlayarak ilerlemekte fakat üreticiden aldıkları çiğ sütün fiyatını da istedikleri gibi üreticilere dayatmaktadırlar. Çiftçi, üretirken tükenmektedir” diyerek sözlerini bitirdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.