Çevre katliamına son verilsin!

Karacabey Karasu Köyü sınırları içindeki Most Hayvancılık Çiftliği tarafından (Zit Yapı) doğaya arıtılmadan bırakıldığı ileri sürülen zehirli atıklar nedeniyle tepkiler artmaya başladı.
İşletme sahiplerini 10 yıldır uyardıklarını ve 2.5 yıl önce Kaymakamlığa yazılı, İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne ise sözlü şikayette bulunduklarını söyleyen Karasu’lular, doğa katliamına kayıtsız kalan yetkililerinin duyarsızlığına isyan etti.
Karasu köylüleri, bin 500’e yakın Most büyükbaş hayvan bakıcılığı yapan çiftlikten (Zit Yapı) doğaya arıtılmadan salınan zehirli atıklar nedeniyle tarlalarında ekim yapamaz, pis kokular nedeniyle ise evlerinin pencerelerini açamaz duruma geldiklerini belirtti. Hayvan pisliklerinin işletmeye yaklaşık 700 metre uzaklıktaki Gölecik Deresi’ne bırakıldığını belirten köylüler, geleceklerinin kararmaya başladığını ve bu nedenle zaman yitirilmeden çevre katliamına son verilmesini istedi.
Karacabey Çevre Sağlığı yetkililerinin sorumsuzluğunu anlamakta zorlandıklarını kaydeden Karasu köylüleri, zehirli atıkların doğaya arıtılmadan bırakılması nedeniyle salgın hastalıkları ile karşı karşıya kaldıklarının altını çizdi.
Köydeki yaşam alanının giderek daralmaya başladığını ileri süren Karasu Muhtarı Ümit Bakırtaş, nefes alırken zorlandıklarına dikkat çekti.
Ümit Bakırtaş, kirlilik nedeniyle 10 yıldır acı çektiklerini kaydeden köylülerin yakınmalarını şöyle dile getirdi:
“Köyümüzde, 10 yıl önce arıtma tesisi yapılmadan kurulan Most (Zit Yapı) büyükbaş hayvancılık işletmesinin yasa dışı uygulamaları geleceğimizi karartıyor. Zehirli atıklar ve pis kokular nedeniyle köyümüzde huzur kalmadı. Bin 500’e yakın büyükbaş hayvan yetiştiren bir işletmenin arıtma tesisi olmadan açılmasına nasıl olur da izin verilir? Geçimimizi güçlükle sağlayabildiğimiz tarlalarımızın ortasına yaptıkları üstü ve kenarları açık, tamamen korumasız, 2.5 metre derinlikteki sözde çökertme havuzları ölümlü kazalara davetiye çıkaran zehir çukurlarına benzemektedir. Pis koku ve sivrisineklerden evimizin camlarını açamıyoruz. Tarlalarımızda işçi çalıştıramıyoruz. Çukurların çevresindeki tarlalarımızdan ürün alamıyoruz. Değil ürün almak, buralarda ot bile yetişmiyor.
10 yıl öncesine kadar Gölecik Deresi’nden su içiyor, balık tutuyorduk. Deremizde, Most’un zehirli atıkları nedeniyle yaşam kalmadı. Su içmeyi, balık tutmayı bırakın, buralarda artık kurbağa bile yaşamıyor. Gölecik Deresi’nden su içen hayvanlarımız ölüyor. Örnek vermek gerekirse, Köylümüz Halil Akdeniz’in 3 ineği Gölecik Deresi’nden su içtiği için zehirlendi. Hayvanlardan biri öldü, ikisini veteriner hekim güçlükle kurtarabildi.
Üzülerek belirtmek gerekirse, Gölecik Deresi’nin zehirli sularıyla domates, karpuz, kavun, biber, patlıcan, enginar, mısır, bezelye, buğday gibi tarlalarımızda ekili mahsullerimizi sulamak durumunda kalıyoruz. Adeta kendi, kendimizi zehirlemek durumunda bırakılıyoruz.
Yasalara uymayan kaçak işletmelere göz yumulmasın. Amacımız bağcı dövmek değildir. Kimsenin kazancında gözümüz yoktur. Daha çok kazansınlar, ancak arıtma tesisi kursunlar ve çalıştırsınlar, maliyet yükseliyor diye çalıştırmamazlık yapmasınlar. Çevreyi zehirlemesinler. Yaşam hakkımızı kısıtlamasınlar. Nefesimizi kesmesinler. Köyümüzün içinde hayvan yetiştirme tesisi istemiyoruz.”
Kirlilikten köylülerin tamamının çok rahatsız olduğunu belirten Muhtar Ümit Bakırtaş, önlem alınması için 15 gün önce Karacabey Kaymakamlığı’na 50 imzalı dilekçe ile yeniden başvuru yaptıklarını söyledi.
Bakırtaş, olumlu gelişme olmaması durumunda, yasal mücadelenin sonuna kadar sürdürüleceğini duyurdu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.