Bugün 19 Mayıs!

Pepo Zarko Köşe Yazısı

Selam dostlar,
Gecenin karanlıklarını gerilerde bırakıp, yepyeni bir günün kendine has pırıl pırıl aydınlıklarına nihayet kavuştuk. Bugün, apayrı bir günün aydınlığını yaşıyoruz. Gün daha parlak,daha açık, daha net, daha bir güzel sanki… Neden mi? Şöyle anlatmaya çalışayım. Hani, kara sevdaya düşersin de sonra o kara sevda ”aydınlık” bir sevdaya dönüşür; veya; umutsuz bir sevdanın vahşi pençelerinden kurtulursunda o umutsuz sevda, özgürce yaşanacak umutlarda yarınsızca yaşanır; onun gibi bir şey işte bugünün neredeyse gözleri kamaştıran güzelliği ve aydınlığı.
Anlamadınız mı? Durun, durun. Ben bunu daha basit bir şekilde anlatayım. Şöyle ki. Bugünkü havada çok değişik bir güzellik ve aydınlık var. Evet, evet. Değişik bir güzellik ve aydınlık. O kadar ki; özgürlükleri haykırıyor o güzellik ve aydınlıklar.
Evet arkadaşlar, bugün 19 MAYIS…
Bugün; yüreğimizi yakan her ne varsa; hepsine inat bir gün! Hani az önce bahsetmiştim ya o umutsuz ve kara sevdaları; işte o sevdaları bile melankolik veya platonik bir şekilde özgürce yaşamamızı sağlayan bir gün, bugün.
Çünkü ÖZGÜRÜZ! Çünkü her bir karışı kanla sulanmış bu topraklarda YAŞIYORUZ! Çünkü BİZİM bu topraklar! Baksanıza; BAĞIMSIZ ve ÖZGÜR HER BİR YAN! O kadar ki; AŞKLAR BİLE ÖZGÜR! Çünkü; ÖZGÜRLÜK varsa YAŞANIR her türlü AŞK; doya doya ve doyumsuzca! Özgür olmadığımız aşk? Neyimize! Aşkın tabiatına aykırı bir kere! İşte; bugün; bu ÖZGÜR TOPRAKLARA ve ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE KAVUŞMAMIZIN, hatta ÖZGÜRCE SOLUDUĞUMUZ MEMLEKET HAVASINA KAVUŞTUĞUMUZ GÜNÜN MİLADI!
Lakin özgürlükler hiçbir zaman; ne kolayca verilir; ne kolayca alınır. Çünkü; Toplumların özgürlüklerini gasp edenler, sadece hükmetmekten, ezmekten, sömürmekten anlarlar. Onlar; Hiçbir zaman egemen güçlerini kaybetmek istemezler. Dolayısıyla, özgürlüklerini kıstıkları toplumlara güçlerini göstermek için, her türlü zulmü acımasızca gösterirler. Bu egemen güçler, halktan tek bir şey isterler! Kayıtsız şartsız biat ve akabinde gelen boyun eğme! Evet, evet! Biat! Ve Boyun Eğme! Halk bu egemen güçlere biat ve boyun eğecek ki; egemen güçlerin çıkarları hep korunsun. Eğer halk biat ve boyun eğmezse; işte o zaman KORKAR bu egemen güçler. Korkularını da halka acımasızlıklarını göstererek yenmeye çalışırlar. Çünkü; onlar muktedirdir. İşgalcidir. Zalimdir. Acımasızdır. Vicdansızdır.
Özgürlüğü alınmış her halk kendi özgürlüklerini gasp edenlerin esiridir. Hatta; özgürlükleri olmayan kölelerdir. En basit anlatımıyla; ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN HER HALK HEM ESİRDİR HEM DE KÖLEDİR!
İşte 1919 Osmanlı Devleti ve Toprakları böyle bir durumdaydı. Asırlardır bu topraklarda hür yaşamış bu ulus, yıllar sonra yanlış politika, yanlış idareciler ve idareler sonunda işgal altındaydı. İşgalci kuvvetlerse başta padişah olmak üzere herkesi teslim almıştı. Bu teslimiyet, illaki hapis cezası değildi. Bu teslimiyet, alan memnun veren memnun teslimiyetiydi. Padişah; işgalci komutanın dediğini yapacak, karşılığında başı ağrımayacak. Rüşvetin, hak yemenin adaletsizliğin artık normal sayıldığı ülkede teslim alınan; sadece padişah, sadrazam, kadı, vs.. ve dinin en büyük temsilcisi Şeyhülislamdı. Böylece fetvalar işgalci kuvvetlerin arzuları istikametinde çıkıyordu artık. Nasıl mı oldu tüm bunlar?
Şöyle; Balkan Savaşından yeni çıkmış, acı sonuçlarından kurtulamamış ve gitgide fukaralaşmış Osmanlı Devleti Enver Paşanın yanlış tercih ve olmayacak rüyaları uğruna 1.Dünya Savaşına katıldı Almanların safında; bu bir. Böylece savaşa katılan Osmanlı Devleti, her cephede savaşmak zorunda kaldı, bu iki. O kadar ki; düşman devletlerinin sayısal üstünlüğüne rağmen TÜRK ASKERİ neredeyse her cephede kahramanlıklar gösterdi; fakat 1918’de Almanların yenilmesi ve teslim olmasıyla onunla saf tutmuş devletlerde yenik sayıldı; bu üç. Böylece, Osmanlı Toprakları Avrupa’nın emperyalist devletleri tarafından işgal edildi; bu da dört.
(En basit ve bilinen örneği hiç şüphesiz Türk Askerinin Çanakkale zaferidir. Şimdi bir düşünelim. Çanakkale’de ne oldu? DESTAN YAZILDI! Hem de dosta ve düşmana. O topraklarda canları pahasına ”Çanakkale Geçilmez” cümlesini ezberlettirdiler, tüm dünyaya. O mübarek topraklara yazılan cümleyi ezberletenlerse; ölümü hiç sayan, bıyıkları bile terlememiş; çocukların, gençlerin, delikanlıların, babaların, hatta dedelerin; inandıkları ve güvendikleri mavi gözlü sarışın genç bir komutanın emrinde olma şerefiyle fedakarca şehit olmayı göze alan; her devrin ve en zor şartların tescillisi KAHRAMAN TÜRK ASKERİDİR! Tabi Sarıkamış faciasını da unutmamak gerek)
Neticede Almanlar yenik sayılınca bizde yenik sayıldık mı; sayıldık.. Sayılınca da topraklarımızda gözü olan devletler ”fırsat bu fırsat” deyip anında ülkeyi işgal ettiler.(Mondros Mütarekesi bildiğim kadarıyla 30 Ekim 1918). Ancakk! ”Özgürlük benim karakterimdir” diyen biri vardı ki o kabul etmedi. O kabul etmeyen adam Çanakkale Kahramanı ve Komutanı mavi gözlü sarışın bir devdi. Sadece ve sadece ÇOK OKUYAN, İNCELEYEN ve ARAŞTIRAN o komutan; cephelerde daha yakından da tanımak fırsatını bulduğu Türk Askerini ve Türk Milletini çok iyi biliyordu. Tüm rütbelerini ve payelerini kaybetme pahasına kararını vermişti. ”Ya İstiklal, Ya Ölüm!”
Bu özgürlük ve Bağımsızlık savaşı Anadolu’dan başlayacaktı. Karar kesindi. Böylece, asker olarak bindiği İngiliz işgali altında ki İstanbul’dan Bandırma gemisiyle 19. Mayıs. 1919’da Samsun’a ayak bastı.
İşte milat buydu. Özgürlüğün tohumları o gün atıldı. O gün asırlardır hür yaşamış bir ulus yeniden özgür yaşamak için gerekirse can-ı pahasına savaşacaktı. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. İnandıkları güvendikleri ve çok sevdikleri Çanakkale Kahramanının arkasından koşa koşa ve emin adımlarla gideceklerdi. Milletini çok iyi tanıyan ve bilen o komutana Anadolu Halkı hatta tüm yurttan katılanlarla Türk Milleti; inandı, güvendi ve sevdi. O komutanın adı; MUSTAFA KEMAL’DI…
Onun için; Bugünün adı ÖZGÜRLÜK! Bugünün adı HÜRRİYET! Bugünün adı YAŞAMAK! Bugünün adı hepimizin VAR OLUŞ GÜNÜ! Bugün DOĞUM GÜNÜMÜZDÜR; hem de HEPİMİZİN! Hatta; var ya bazı haddinden fazla güç sahibi olanlar; onlar bile; varlıklarını, saltanatlarını, servetlerini; hepsini; BUGÜNE BORÇLUDUR! Dahası; sırf kendi çıkarları ve iktidarları uğruna, varlığımızın sebebi olan bugünü unutturmaya çalışan bazı kesimler; halka yalan dolan haberlerle gerçekleri çarpıtmaya çalışsalar dahi, asla unutmamalıdırlar ki; BUGÜN ASIRLAR BOYUNCA HÜR YAŞAMIŞ BİR ULUSUN YENİDEN DOĞUŞUNUN GÜNÜDÜR!!
Bugün, jeopolitik ve stratejik konumundan dolayı ülkemizin topraklarında gözü olanlar yok mu? Bence her zamankinden fazla VAR ve bunların amacı sadece ve sadece ülkemizi, iliğimiz kuruyuncaya kadar SÖMÜRMEKTİR. Çünkü ülkemizin yer altı, yer üstü ve her türlü zenginliği var. (madenlerimiz, tarımımız, hayvancılığımız, suyumuz, nehirlerimiz denizlerimiz; aklınıza ne gelirse…)
İşte; ülkemizde gözü olan o çıkar sahipleri, sırf kendilerine muhtaç kalınsın diye, her sömürmek istedikleri ülkeye yaptıklarını bize de uygulayarak, tüm zenginliklerimizi; ya kendilerine isterler, yada yok etmeye çalışırlar. Bunun için içten içe değerlerimizi, bir başka anlatımla ülkemizin D.N.A’larıyla oynarlar. Nasıl mı? Halkı CEHALETE teslim ederek. Çünkü cahil bir bireyi kandırmak kolaydır. Hele işin içine ”Din” motifi de girince, kandırmak daha da kolaydır. Artık hem ”Cennet” hem ”Cehennem”; böylesine cahil bırakılmış halka BİAT ve BOYUN EĞME karşılığı, sudan bile ucuz bir şekilde satılıktır. Satan; Dinide yanına alan kurnaz kapitalist egemen muktedirler.
Cennet ve cehennemi satın alanlarsa;
Saf, kandırılmış ve cahil bırakılmış yığınlardır. Neticede; değerlerini yitiren her ulus, kendilerine hükmeden egemen ve muktedir güçlere biat edercesine aşık olur.
Çare?
Çok uzaklarda değil!! Bir zahmet okuyun lütfen; Mustafa Kemal Atatürk’ün ”NUTUK” kitabını. Hani zor geldiyse, resmi binalarda okullarda hala ”GENÇLİĞE HİTABE” yazısı var. Onu okuyun. Hatta sanırım hemen yanı başında da ”İSTİKLAL MARŞI” bulunuyor. Onları hazmederek, olmadı bir satırı birkaç kere, o’da olmadı defalarca, ama ANLAYARAK okuyun…
İşte o zaman, bugün hava nasıl olursa olsun, 19 MAYISIN illaki aydınlık dolu güzel geleceklerin hep başlangıç günü olduğunu hatırlayacak ve ASLA UNUTMAYACAKSINIZ!
Nice 100. Yıllara! Nice aydınlık ve güzel ve elbette aşk kokan 19 Mayıslara! Hep birlikte! Cehalete sömürülmeye karşı çıkarak; TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE GÜNLERİNDE buluşmak umuduyla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.