Bu projenin en şanslısı Bursa…

İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Lego yapar gibi yapılıyor
Son senelerde zamanla yarışıyoruz, hatta bazen zamanın hızını yakalayıp öteye geçiyoruz. Bazen de çook gerilerde kalıyoruz.
Şehir içlerinde trafikte zaman öldürürken, otoyollarda adeta uçuyoruz.
Baksanıza, İstanbul ile Bursa arasını neredeyse sıfıra indireceğiz. Halat çekme yarışında gibi iki taraftan karşılıklı halata asılmış durumdayız. Çeke çeke birbirimize yakınlaşıyoruz. Komşu kapısı olmaya ramak kaldı.
İstanbul-Bursa-İzmir Otoyol Projesi tamamlandığında Bursa-İstanbul arası 83 km’ye düşecek. Otoyoldaki hız sınırını 120 km dersek, üzerine bir de % 10 ekstrasını ilave edersek, eder saatte 132 km. Yani o hızda gittiğimizi var sayarsak 40 dakika içinde Bursa’dayız.
Tabii ki İstanbul’dan aynı hızda çıkabilirsek…
Cumartesi günü, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından dünyanın sayılı projelerinden biri olacak olan İstanbul-Bursa-İzmir Otoyol Projesi’nin ne durumda olduğunu göstermek ve anlatmak amacıyla basın mensuplarına bir tanıtım gezisi düzenlendi.
Tünellere dala çıka, viyadükler aşa aşa tıngır mıngır ulaştık projenin en zorlu yerinin olduğu İzmit ayağına. Orada bir tekne turu yaparak yakından gördük Gebze-İzmit arasına yapılacak olan İzmit-Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nün ayaklarını.
Sonra geldiğimiz gibi döndük geri.
Neyse ki geldiğimiz yoldan değil……
****
Bu projenin biraz teknik detaylarından biraz da yol maceralarından bahsedeyim sizlere.
Yola çıktıktan sonra ilk durağımız Karayolları Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürlüğü oldu. Vali Münir Karaloğlu, Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk ve Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz’ın da katılımıyla topluca edilen kahvaltının ardından Bölge Müdürü İsmail Kartal tarafından İstanbul-Bursa etabıyla ilgili epey detaylı bir teknik bilgi sahibi olduk.
Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez geçişi ve bağlantı yolları dahil) Otoyolu Yap, İşlet, Devret projesi 384 km otoyol ve 49 km bağlantı yolu olmak üzere toplam 433 km uzunluğunda imiş.
İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü 252 m. kule yüksekliğinde, 35,93 m tabliye genişliğinde 2 ayağa sahip. İkisi de denizde olan ayak açıklıkları arası 1550 m. Köprünün toplam boyu 2682 m. Köprü bu uzunluğu ile dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüleri arasında dördüncü olacakmış.
Ara not: İlk sırayı ise ileride yapılacak olan 2023 metrelik Çanakkale geçiş köprüsü alacak. O köprü de tamamlandığında Marmara Denizi etrafında tam bir ring oluşacak.
Şu anda su yüzeyinde 80 metresi görünen, daha sonra ise 240 metreye tamamlanacak olan kule kesonlarının temelleri kuru havuzlarda inşaa edilmiş. Ardından 25 bin ton yüzdürme ağırlığı ve 6,70 m yüzdürme derinliğindeki temeller, ikinci aşama çalışmaların yapılacağı ıslak havuzlara yüzdürülerek getirilmiş. Orada yapılan tamamlama çalışmalarının ardından nihai konumlandırılacakları asma köprü kule temelleri üzerine de yüzdürülerek getirilmiş ve orada 12 saat süren bir batırma işlemiyle 11’er gün arayla yerlerine yerleştirilmiş.
Vali Karaloğlu’nun da dediği gibi, köprü ayakları Lego yapar gibi yapılmış….

Projede yer alan 3 tünelden en uzunu, hatta Türkiye’nin de en uzunu olan, 2 tüp halinde ve 3.510’ar metrelik Samanlı Tüneli’nin yapımı tamamlanmış.
Selçukgazi Tüneli (2 tüp x 1250 m) ile Belkahve (2 tüp x 1610 m) tünelleri yapım aşamasında. (Bu arada, Selçukgazi Tüneli projeye sonradan ilave edilmiş)
Gebze-Bursa arasında 12 adet, Kemalpaşa ayrımı-İzmir kesiminde de 2 viyadükte çalışmalar son hız devam etmekte.
Proje, 7 yılı yapım, 15 yılı işletim olmak üzere 22 yıllık bir proje.
9 milyar dolar yatırım ve kamulaştırma bedelleri ile toplamda 10 milyar dolarlık bütçesiyle dünyanın en büyük otoyol projesi. İmalat çalışmaları için 1,630 milyon dolar, kamulaştırma için 1.411 milyon TL harcanmış. (Kamulaştırma vatandaşı ikna ederek olmuş. Zaman zaman acele kamulaştırma yapılmış. Vatandaş mağdur edilmemiş. Basında çıkan haberlere göre ise Gemlik-Engürücük köyündeki bazı arazi sahipleri metrekaresi 6 liraya istimlak mı olur deyip isyanlardalar.)
Projenin günde 4 milyon dolar masrafı var.
Bu meblağda devlet bütçesinden çıkan tek bir kuruş yok.
Yap-İşlet-Devret olarak ilerleyen projeyi 1’i İtalyan, 5’i Türk, toplam 6 şirket üstlenmiş. Ekip 7×24 iş başında. (Ne kadar çabuk biterse o kadar çabuk kâr edileceğinden proje öngörülenden hızlı ilerliyor)
Projede 1 asma köprü, 37 viyadük, 187 alt, 66 üst geçit, 84 köprü, 727 menfez, ikişer tüplü 3 tünel, 26 kavşak, 16 servis alanı, 10 işletme bakım merkezi mevcut.
Ayrıca projede 1085 iş makinesi, 94 müşavir teşkilatında 405’i teknik olarak 5369 personel görev almakta.
Projede yer alan köprü, viyadük ve yolların rüzgâra ve depreme direnci had safhada.
Köprü gemi çarpmasına dirençli.
Projenin toplamda % 36’sı bitmiş. Bursa’ya kadar olan kısımda ise bitim % 46…
Bursa etabının 2015’in sonu ila 2016’nın ilk altı ayında bitirilmesi hedefleniyor.
Köprü dahil İznik Kavşağı’na kadar 2015 sonunda bitiş kesin.
Hava durumu çalışmanın hızını etkiliyor. Tünelde su çıkması ya da yağışlı hava çalışmaları öteleyebiliyor…
****
Bu kadar teknik bilgiyi yüklendikten sonra Vali Münir Karaloğlu önde biz arkada düştük yollara.
İlk durağımız Bursa’nın yanı başındaki, henüz 22 metrede olan Selçukgazi Tüneli’ydi. İş makineleri kollarını uzatmış toprağı delmeye hazırdı. Koskoca dağ böyle adım adım nasıl delinirdi. Dağla burun buruna gelince buna akıl sır ermiyordu.
Selçukgazi’den ayrılıp Gemlik’i geçtik ve yapımı devam eden 3’er şeritli geniş yola ve devamında V-5 viyadüğüne geldik. Zaman zaman araçlarımızdan inerek fotoğraflar çektik. Bu duraklamalarda Bölge Müdürü İsmail Kartal, Vali dahil hepimizi bilgilendiriyordu.
Projede görev alanlardan sahadakiler güneşin sıcağında çalışmaya devam ediyorlardı. Emekse, emek işte buradaydı.
Yapımı devam eden bir viyadük ayağına çıkmış ve bacaklarını sallandırarak manzara eşliğinde (muhtemel ki öğlen nevalelerini yiyen) 5-6 emekçinin keyfi işinde mutlu olmayı bilmenin göstergesiydi.
Yolların zemin kaplaması henüz tamamlanmadığından her yer toz toprak içindeydi.
Yapılan kirişler kaydırılarak ilerleniyordu. Beton silindirleri dökülen asfalt üzerinde toplu olarak adeta resm-i geçit yapıyordu.
En uzun tünel olan Samanlı Tüneli’ne girdiğimizde tonlarca toprağın altındaydık. Aracımızda bize eşlik eden mühendis arkadaşlara olası bir yangın durumunda ne gibi bir önlem alındığını sordum. Yol kenarındaki nişleri gösterdi. Her şey orada mevcuttu. Ayrıca iki tüp arasında zaman zaman kaçış bağlantıları vardı.
Araç konvoyumuz tünelde durduğunda fotoğraf çekimi için araçtan indik. Arkamda duran konvoydaki araçların ışıklarına bakınca ‘tüneldeki ilk trafiği biz oluşturduk’ dedim…
Yol boyu ettiğimiz sohbette merak ettiğimiz soruları sorduk mühendis arkadaşa. Bu proje ne kadar çevreciydi, her yer betona mı bulanıyordu, iyi yaparken kötü mü ediliyordu…
Dağı delmek, dağı yarmaktan daha az zararlı dedi uzman kişi. ‘Yarma hem doğaya zarar veriyor, hem görüntüyü bozuyor. Zaman zaman kayan toprağa karşı oluşturulan dirençler olabildiğince toprakla kaplanarak doğayla bütünleşmesi sağlanıyor’ dedi. Bu konuda peyzajcılarla ortak çalışıldığını ekledi. Bazı dikey bölümlerde ise şimdilik yapacak bir şey yok.
Yolun kısalması ile, zamandan ve harcanacak enerjiden yapılacak tasarruf ve yakıtın doğaya verdiği zarar bir nebze olsun elimine edilecek. Tabii yol bila ücret olmayacak. Onun da bir bedeli olacak.
Yoldan geçecek araçların egzoz denetimleri ise Çevre Mühendisleri’ne emanet….
Sahada sık sık iş güvenliği uyarı tabelaları var. Yol arkadaşımıza iş güvenliği konusundaki önlemleri sorduğumda, Otoyol A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Ali Nebil Öztürk’ün bu konuda tavizinin olmadığını, projede 37 iş güvenliği uzmanının denetim yaptığını, şimdiye kadar sadece basit bir kazanın oluştuğunu söyledi.
Yol boyu yoldan aşağıya dikey inen su tahliye kanalları görülüyorum. Bazı yerlerde de topraktan fışkıran su tahliye hortumları. Sanki yolun her santimetre karesi capcanlı yaşıyor ve bir an önce tamamlanıp hayata katışmaya çalışıyor…
Viyadüklerden geçe geçe giden yol bizi Altınova’ya getiriyor. Burası köprünün güney ayağının bulunduğu yer. Ve burada Güney Yaklaşım Viyadüğü (Hersek) imal ediliyor. Asma Köprü’nün hemen çıkışından başlayarak köprüyü otoyol ile bağlayacak olan bu çelik viyadük 1380 metre uzunluğunda. Yapıldıkça kaydırılan viyadük köprüyle buluşmak için ilerlemeye devam ediyor.
253 metre uzunluğundaki Kuzey Yaklaşım Viyadüğü başlık kirişi seviyesinde tamamlanmış. Karadan karaya 2 bin 668 metre uzunluğundaki geçiş köprüsü tamamlandığında; Gebze-Bursa-İzmir otoyolu, kuzeyde üçüncü Boğaz Köprüsü ile buluşup Avrupa’ya uzanacak…
Altınova’daki şantiyede yenilen yemeğin ardından hep birlikte kısa bir tekne turu yaparak köprünün ayaklarını yakından görüyoruz. Çalışanlarla karşılıklı el sallaşıyoruz.
Denizin ortasında karşılıklı bekleşen bu ayaklar, üzerlerine alacakları yükün ağırlığını bilircesine vakur ve bu yükü sırtlamaya hazır gibiler. Ayakları ile denizin dibine sımsıkı tutunmuş, başları dik bekliyorlar…

Gezinin Fotoğraf Albümünü görmek için tıklayın:
Ömrüm vefa eder de iki yıl sonra bu yollardan su gibi akarak geçersem, yaşadığım bu günü hatırlayacağım hep. Tarihe tanıklık etmiş olmanın gururunu taşıyacağım. O gün geldiğinde yine yazacağım bir şeyler. Yine tarihe not düşeceğim.
“Ey köprü, ey otoyol, ben sizin doğum sancılarınızı bilirim” diyeceğim.
Benim bir kez görmekle edeceğim bu lâfları, projenin her safhasında olan ve gün be gün taş taş üstüne koyan kişiler nasıl edecek dersiniz?
Hepsi de “Bu yolu ben yaptım” diyeceklerdir eminim.
Desinler. Edecekleri her söz analarının ak sütü gibi helaldir onlara.
****
Mühendislik, önce hayal edip, hayalleri ilimle birleştirip gerçeğe dönüştürme, adeta yoktan var etme, sonra da insanlığın önüne serme mesleği.
Ah bir de aklın sınırlarını zorlayan tasarımlarla kolaylaşan hayatlar, gittikçe sanayileşerek ruhsuzlaşan hayatları yaratmasa…
Bir tarafta teknoloji ve tasarım, bir tarafta nostalji ve geçmişe özlem.
Geçmişte yokluk sıkıntı, yokluğun sıkıntının olduğu yerde sevgi, samimiyet, vefa.
Bugün, varlık mı yokluk mu belli değil bir durum, gün geçtikçe artan rahatlık. Lakin buna ayak uydururken ortaya garip tablolar çıkartan bir toplum.
Gittikçe betonlaşan şehirler, bozulan iklimsel dengeler ve bir anda yazdan sonbahara dönüşen mevsimler.
Araç bedelinden çok yakıta para döken insanlar, bakımsız araçlar, 10 numara yağ yakanlar, fenni muayenelerini yaptırmayanlar…
Daha çok araç satmaları için hedef tutturmaya zorlanan satış elemanları, daha çok araç alınsın diye kampanya üzerine kampanya düzenlemeler.
Mühendislik harikası jilet gibi yollarda eski araçlarla gitmek olmaz elbet.
Yepyeni jilet gibi arabalar lazım.
Lazım da; o arabalara binip kaymak gibi yollarda giderken hız limitlerini zorlamamak da lazım.
Yapılan onca yatırıma ve harcanan onca emeğe saygılı olup yolları adabınca kullanmak lazım.
Ha bir de, emniyet kemerini takmayı unutmamak lazım.
Yoksa ne anladım ben bu işten…
Yolları ve arabaları kullanan insanlar üzerine de bir mühendislik projesi geliştirilmeli bence. İnsanlara en kolay ulaşan her ne varsa onlar kullanılarak, televizyon mu olur artık vaaz mı olur bilmem, insanların bilinç seviyeleri yükseltilmeli.
‘Arabayı alsınlar da ötesi beni bağlamaz’ deyip tüm hayat sadece alış-satış’a dayandırılmamalı.
Bir de bunun kullanılışı var.
Yoksa daha çok başlık atarız ‘yollar kan gölüne döndü’ diye…

ndü’ diye….

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.