BİR ONUR ANITI “LOZAN ANTLAŞMASI”

BİR ULUSUN EMPERYALİZMİ YENME DESTANI!

YÜZYILLAR SONRA DÜNYANIN KARŞISINA İLK DEFA

YENEN BİR GÜÇ OLARAK ÇIKMAK!

“…Lozan’da biz yüzylların hesabını gördük…”

İsmet İNÖNÜ

Eğer o yüzyıllara kısaca bir göz atmassak bu büyük olayı eksik kavramış oluruz.

* 1699 ” Karlofça Antlaşması” ilk toprak kaybı

*1740 Kapütülasyonlar kalıcı hale gelmesi ve tüm ülkelerin elde etmesi

* 1774 ” Küçük Kaynarca Antlaşması” Rusya’nın içişlerimize karışma hakkı elde etmesi

* 1833 ” Hünkar İskelesi Antlaşması” Rusya yatırım yapma ayrıcalığı alması *1838 “Balta Limanı

Antlaşması” İngiltere yatırım yapma ayrıcalığı alması

*1854 ilk dış borç alınması 1856 ” İslahat Fermanı” gayr-i müslimlerin asker olma, devlet memuru olma ve işletme sahibi olma hakkını elde etmesi ve de “gavur” denmesinin yasaklanması.

* 1876 dış borçları ödeyemeyeceğimizi ilanı ve iflas

* 1881 Aklınıza ATATÜRK’ÜN doğumu aklınıza geldi ama! Osman Devletinin’den alacaklı devletler maliyeye el koyması ” Düyun-u Umumiye İderesi” ‘nin kuruluşu

* 1897 Osmanlı – Yunan Harbi, Osmanlı kazanmasına rağmen toprak kaybetmiştir. Bu dünyada ilktir.

ll.Abdülhamid döneminde 1.6 milyon km kare toprak kaybettik.

* 1800 yüzlü yıllarda yabancı devletler ve azınlıklar

* 1800 yüzlü yıllarda yabancı devletler ve azınlıklar mali, iktisadi, adli, eğitim öğretım vb.alanlarda her türlü ayrıcalığı elde ettiler. Bu durumda müslüman kitle kırsala yani tarım ve hayvancılığa hapsolmuş durumda.

* 1911 Trablusgarp Savaşı, Libya ve Ege’de 12 adaları kaybettik. “Uşi Antlaşması” ile; Uşi, Lozan’a bağlı bizim kaynaklarda Antlaşmanın adı Uşi yabancı kaynaklarda Lozan diye geçer bizde ki art niyetliler 12 adaları onu için Lozan Antlaşması’nda kaybettik diye saptırabiliyorlar.

* 1912 – 13 Balkan Savaşları tüm Balkanlar elden gitti.

*1914 l. Dünya Savaşı

* 1918 Mondros Mütarekesi ve Teslim olma.

Görüldüğü gibi 1683 -1918 tüm savaşlarsonucunda antlaşma masasında yenik ve ödün veren

taraftık. Bu durum bezgin,yılgın özgüvenini yitirmiş bir toplum yarattı.

Azınlıklar ve yabancılar elde ettikleri ayrıcalıklarla üstün bir statü elde ettiler. Tüm iktisadi işletmelere ve ticarete sahip oldular (1912 resmi sanayi sayımı %88 azınlık ve yabancıların elinde).

Gazi Mustafa Kemal’in en büyük başarısı bu topluma özgüven kazandırması ve ulus bilinci

vermesidir. Gazi’yi, çağdaşlarından ayıran en temel özelliklerinden birisi de hayalci değil (başta Enver Paşa) gerçekçidir. Bu ölüm kalım savaşına ulusu ortak etmesi, örgütlenme yerel, bölgesel ve ulusal çizgi izlemesi O’nun ulusuna duyduğu güvenden gelir. Başarılar gerçekleştikçe O, ulusunun güvenini kazandı. Onun için “ATATÜRK” oldu. Bağımsızlık Savaşı, tüm mazlum uluslara örnek oldu. Gandi’nin deyişiyle “….. “O” bize İngiltere’nin yenilebileceği öğretti…. der. 1. Dünya Savaşı, galiplerine karşı destansı bir başarı elde etti.

20 Kasım 1922 Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Lozan’a TBMM’ni temsilen tüm dünyanın karşısında. Bu bir abartı değil çünkü; masada yüzyılların hesabı var. Örneğin; Kapütülasyonlar Çelebi Mehmet’le başladı. (1413-1421) Fatih’le devam etti. Gelişmiş devlerin hepsi elde etti. Lozan’da buna bütünüyle son verdik.

* Lozan Antlaşması, tam bağımsızlığımızın tüm dünyaca tanındığı ANTLAŞMA’ dır.

* Lozan Antlaşması, Türkiye CUMHURİYETİ’nin  tapu senedidir.

* 1923 yılına kadar madenlerimizi işletme hakkımız yok yalanını çıkaranlarla madenlerimizi satanlar aynı güçler.

* Gizli maddeler var diyenler aynı zamanda gizli maddeleri de görebiliyorlar.

* Sevr Antlaşmasıyla orta yerde ne devlet ne de vatan kalıyor ama padidişah onaylamadı diyorlar. Sanki imzalayanlar imzayı padişahın yetkisiyle atmıyorlar.

* Lozan Barış Antlaşması bir müzakere antlaşmasıdır.

TBMM Hükümeti tüm isteklerini gerçekleştiremedi. Ama tam bağımsız bir devleti kurmayı başardı.

Ne gizlisi saklısı ne de süresi vardır. Tüm bunları hazmedemeyenler oldu. Hatta Sakarya Muharebesi’ nde asker kaçağımız %46 dır. Cumhuriyetle beraber karşıtlıklar kurumlara yöneldi. Cumhuriyetle beraber karşıtlıklar kurumlara yöneldi. Çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenler hep oldu.

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde de çok katı muhalefet hep olmuştur. Ancak bu muhalefetin yapısı ve isteği köhnemiş, geçerliliğini yitirmiş zihniyetin ürünü idi. Sanayi Devrimi’ni ıskalamış daha vahimi ıskaladığını da bilmeyen bir zihniyetti. Çünkü sanayileşme diye bir kavramdan bile uzaktılar. Aydınlanma süreci gözlerini kör etmiş gibi düşmanla bile işbirliği yaptılar.

Lozan Kahramanı İsmet Paş’dan bir anı, Büyük Taarruzda “…. ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” komutuyla ilerleyen ordularımız (ilin adı saklı) bir ilimizden geçerken Bir grup kadın Batı

Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın önüne geçer,

– Paşam düşmanı sürdün götürüyorsun, düşmanı temizledin ama; karınlarını göstererek bunlar ne olacak diye sorarlar.

Başta Paşa olmak üzere hepsinin gözü yaşlı ve öfkeliler. (İşgal demek namus, can, mal ve mabetler ayaklar altında demek, fesli keşke yunan kazansaydı dedi en üst düzeyde itibar gördü). Onun için ordularımız İzmir’e inanılmaz bir hızla vardılar. Aradan yıllar uzun yıllar geçer. Batı Cephesi

Komutanı İsmet Paşa siyasi parti başkanı olarak o ile toplantı için gittiğinde taşlanır. Ve Paşa her iki olaya da tanık olan dostuna döner; hüzün içinde

—– O çocuklar büyüdü taş atıyorlar der. Herkes

karmakarışık duygular içinde ve gözler yaşlı!!! Bir ulus değerlerini ve varlığını bağımsızsa

Bir ulus değerlerini ve varlığını bağımsızsa korur ve de yüceltir. Ancak içe bakmak ta ihmal

edilmemeli. Rahmetli Atilla İlhan “… Türk milletinin %10 hain kontenjanı vardır… kurduğu devletleri Osmanlı hariç hep kendimiz yıktık der. Düşmanı hep dışarda aramayalım. Bu coğrafya zor bir coğrafya bu coğrafyada bağımsızlığı elde etmek ne kadar zorsa korumakta o kadar zordur. Bu coğrafyada Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti bağımsız olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Batı emperyalizmi bu coğrafyada TÜRK varlığını içine hiçbir zaman sindiremedi. 1856 İngiltereParlamentosu, kürsüde başbakan Glaston — Türkler barbardır. Savaş ve öldürmeden başka birşey bilmezler. Avrupa’dan sonra Anadolu’dan gerekirse dünyadan atılmalıdırlar.1919 da Başbakan Loyd George benzer sözlerle Yunanistan’nı Anadolu’ya çıkardılar. Batıda diğer devletlerin de düşüncesi çok farklı değildir.

Bugüne not düşmek için;

*13 Kasım 1918 1. Dünya Savaşı Galip devletlerinin savaş gemileri İstanbul’da “… hani büyük ÖNDER’in geldikleri gibi giderler dediği gün.

* 16 Mart İstanbul resmen işgal altında. Tüm devlet dairelerine el konur yakalanan mebuslar Malta Adasına hapsolunur..

* Şehzadebaşı Karakolu’nda askerlerimiz uyurken şehit edilir.

* 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması İstanbul Galip Devletlere bırakılır.

* 6 Ekim 1923 1. Dünya Savaşı Galip devletleri Türk

* 6 Ekim 1923 1. Dünya Savaşı Galip devletleri Türk Bayrağını selamlayarak İstanbul’u terk etmek zorunda kalırlar. Yani DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTARILDI. Bu başarıyı görmezden gel; 97 yıl önce tam bağımsız bir devletin kurtarılmış bir kentinde müzeyi camiye çevirmeyi egemenlik gösterisi yapmak!!!! Evet 19 Mayıs 1919 da başlayan yolculuğu 24 Temmuz 1923 te Lozan’da tam bağımsız bir devlet kuranları saygıyla anıyorum. Ne diyordu?

—- “… İstiklal-i Tam, deruhte etmekte olduğumuz vazifenin asli ruhiyesidir. Bu vazife tarihe ve millete

karşı deruhte edilmiştir… Rahat uyuyun herşeye rağmen “AKIL” ve “BİLİM” ve “MANTIK” ve “SAĞDUYU” ve ” YURTSEVERLİK” ve “ULUS BİLNCİ” ve “BİRLİK OLMA BİLİNCİ” ve de Kahramanlarımıza karşı sevgi ve saygı galip gelecektir. Biliyoruz ki onlar daha zoru başardılar ve yolu gösterdiler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.