Ata, “Türk tarımı ve hayvancılığı batırılmıştır”

Karacabey Vatan Partisi İlçe Başkanı Ahmet Aygün Ata; son günlerde Tarım Bakanı Faruk Çelik imzalı bir çok haber yayınlanmasının yalnızca gündemi değiştirerek, Türkiye’deki gerçekleri göstermemeye çalışıldığını iddia etti.
Ata yazılı açıklamasında “Fırıncılar ve kasaplardan” sonra acaba hangi esnaf hedef tahtasına oturtulacak, ülkemiz bu biçimde yönetilmeyi haketmiyor diyerek açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“Önce fırıncı esnafını hedef gösterdiler; sanki buğday ithal eden ülke durumuna AKP hükümetleri sokmadı. Sonra ete el attılar, yapay bir gündemle sanki et ithal edilmiyormuş, et ithal edilirse fiyatlar düşecek gibi sanal bir rüya paylaşmaya başlanıldı. AKP hükümetleri sayesinde hayvancılık zaten bitirildi. Kendine yeten ülkeler sınıfındayken 1980 sonrası tüm hükümetler gibi Türk hayvancılığı için değil diğer ülkelerin pazarı durumuna soktular. Ülkeye AKP sayesinde zaten et ithal ediliyor. Buna karşın et fiyatlarını düşüremediler. Bu kez yurttaşın baktığı hayvan fiyatlarının çok yüksek olduğunu deklare ettiler. Ancak gerçek öyle değil, hayvancılığın yapılabilmesi için gerekli yem piyasasının tekeline söz edemiyorlar. İşlenmiş sanayi suyunun altında seyreden süte bakan yok. Temel sorun halkın çoğunluğunun değil tekelleşmeye başlayan yan öğelere, dış ülkelerin baskısına karşı koyabilmektir. Halkın büyük çoğunluğunun refahı önemlidir. Gerçekten alanlarda haykırılan Türk Ulusunun hükümeti misiniz; yoksa tekelleşme çabası içinde olanların mı; yoksa AB ve sömürgeci ülkelerin dayattığı “Üretmeyin” buyruğunun hükümeti misiniz? Halkımızı yanıltıcı bilgiler paylaşmaktan başarısızlığın üstüne örtmeye ya da suçlu yaratıp sorumluluktan kaçılmaz, kaçılamaz. Komşu ülkeler ve büyük yoğunlukla ihracat yaptığımız ülkelerle yarattığınız sorunlar yumağı yetmezmiş gibi bir de yurt içinde esnaf, zanaatkâr gibi toplumsal sınıfları hedef yaparak iç üretimde de sorunlar yaratma ülkemize çok şeyler kaybettirecektir, kaybettiriyor da.
Bununla birlikte ilgisiz ve konuyla ilgili bilgi dağarcığı olmayan ya da kısıtlı çevreler ile pancar sorununu çözeceğiniz imajı yaratma çabası da; nafiledir. Şekerpancarı üretimini azaltan, fabrikaları kapatan AKP hükümetleri değil mi? Bu fabrikaları yeniden açmanın maliyetini yapabilecek misiniz? Bir AKPli bakanımızın dediği gibi “Ülkeyi şirket gibi yönetmek gerekli” sözüne bakacak olursak borçlanma ekonomisinin sonucu belli. Acaba şirketlerde başarısız yöneticilerin sonu nedir ya da başarısız yöneticiler ne yapmalıdır? Bir yandan şekerpancarı üretimini artıracağız derken Şeker İhracatçıları Birliği’nin glikoz kotasını kaldırın demesini nasıl karşılıyorsunuz? Ülke pancar üretimini kotayı yükseltmenize karşın yetinmeyen bu kesime karşı dik durarak artırabilecek misiniz? Bundan daha da önemlisi 1950’lerde devamı olduğunu söylediğiniz DP’li zamanların glütence zengin buğday ekimine izin verip şeker hastalığının patlamasına yol açması gibi glikozun da bunun tetikleyicisi olduğunu bilerek halkın sağlığına önem verebilecek misiniz? 14 yıllık süreçte görüldüğü gibi Türk tarımı da, hayvancılığı da batırılmıştır.
Türkiye’mizin ulusal çıkarlarını ön planda tutacak; ulusal kimlikte bir hükümete gereksinimi hava gibi su gibi vazgeçilmezlerdendir. Çiftçimizin bu gerçeklerin farkında olduğunu, diğer kesimleri beslediği gerçeğiyle yüzleşme zamanı gelmiştir. Türk tarımı kapalı kapılar ardında toplantılarla kurtarılamayacak denli büyük bir batağın içine sürüklenmiştir. Çiftçimiz kendi çıkarları doğrultusunda harekete geçmelidir. Bu hareketi yönlendirebilecek önderler bulmalıdır. Çünkü; Vatan’ın en kutsal değeri toprakların hakkını verebilecek olan tek sınıf çiftçimizidir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.