Ânın İzdüşümü

Dünyaya bir fotoğrafçının gözünden bakmak, gidemediği, göremediği yerleri fotoğraf karelerinden tanımaya çalışmak, bir tek kare fotoğrafta koskoca bir hayata tanık olmak fotoğraflara bakanın işi.
Fotoğrafları çekenin işi ise; hadi dünyanın bir ucu neyse de, her gün önünden geçip de farkına varmadığın ne varsa onları senin önüne sermek, fark etmeni sağlamak, o kareleri hayatın ortasından çekip çıkartmak.
Yoksa dünya hepimiz için aynı dünya.
Farklılık dünyaya bakan değil, gören gözde…

Bursa / Fatih Özenbaş

Sosyalakademi.net ve KalDer Bursa evsahipliğinde Bursa KalDer Evi’nde gerçekleşen fotoğraflı sohbette, fotoğrafların sahibi Fatih Özenbaş‘ı dinlerken aklımdan bunlar geçiyordu hep.
Özenbaş’ın kendi tanımıyla, “1983’te başlayan ve 1991’den bu yana profesyonelce devam eden” fotoğraf hayatında biriktirdiği kareler, anılar ile harmanlanınca ortaya nefis mi nefis bir sohbet çıktı.
O fotoğraflar anılarla harmanlanıp anlatılmasaydı sanki bu kadar içimize işlemeyecekti.

Fatih Özenbaş

Hani insan başkalarının fotoğraflarına bakarken öylesine göz atar da, kendi fotoğraflarına bakarken, her bir karede o anın kokusunu, seslerini, o anın öncesini ve sonrasını hatıralar ve kendi kendine o fotoğrafta olan kişilerle konuşur ya, onun gibiydi Fatih Özenbaş’ın her fotoğraf üzerine ettiği sohbetler de.
Pek çoğu ödül almış 170 fotoğraf, hem Bursa’dan, hem Türkiye’den, hem de dünyanın farklı ülkelerinden görüntülerle resmi geçit yaptılar adeta.

Bursa Mangal Kömürü İşçiliği

Bursa’nın Uludağ’ı, Koza Han’ı, Ulu Cami’si, Yeşil Cami’si, Tophane’si, Muradiye’si, Kuştepe’si, Irgandı’sı, Gölyazı’sı, Mihraplı’sı, Bursa ovası, Orhaneli yaylası, Büyükorhan dağ köyleri, şelâleleri derken bir anda kendimizi Ankara’da, oradan Kapadokya’da, sonra da Hindistan’da bulduk.

Hindistan

Nepal’de Katmandu’da, Hindistan’da Varanasi’de dolaşırken birbirinden renkli kareler su gibi akıp gitti önümüzden.

Hindistan

Kimler yoktu ki fotoğraflarda;
Şaşkın bakan çocuklar, gülen çocuklar, üşüyen çocuklar, üşümeyen çocuklar, rengarenk giysili kadınlar, pırıl pırıl gülen genç kadınlar, yaşlı kadınlar, yaşlı, yalnız ve üzgün kadınlar, neşe dolu gençler, aşk dolu çiftler, karlı dağlar, yemyeşil ovalar, puslu şehirler, dingin denizler, dalgalı denizler, fırtınalar, yıldırımlar, şimşekler, gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, kendinden geçmiş dönen semazenler, oltanın ucunda bir umut balık bekleyenler, ateşe hükmedenler, tarladan yorgun argın eve dönenler, iki ileri bir geri Mehter Takımı.

Bursa

Bir saat boyu izlediğimiz ve dinlediğimiz 170 fotoğraf ile uçup gittiğimiz 170 dünya.
“Hiçbiri mizansen değil” diyor Özenbaş. 
Anlıyoruz ki hepsi ânın izdüşümü…

Danaçalılı Zeliha / Gazze değil Bursa

Dijital makineler çıkalı beri fotoğrafı çekmek de, saklamak da, izletmek de kolaylaştı.
Akıllı telefonlar ona keza. Aslında hepsi sosyal medya paylaşım özellikli birer fotoğraf makinesi de, arada da konuşuyoruz.

Eski fotoğraf makinelerinin yerini dijital makineler, sınırlı sayılı film makaralarının yerini de geniş hacimli bellekler alınca, çekilen fotoğraf sayısı da alıp başını gider oldu haliyle. 
Çekilenlerin içinden en iyi ifadeyi yakalamış olan kareyi seçmek ve diğerlerinden vazgeçmek ne kadar zordur tahmin edersiniz.
Çektiğiniz fotoğrafları saklarken nereye sakladığınızı bilmek ne kadar zordur tahmin edersiniz.
Aradığınız fotoğrafı şıp diye bulmak ne kadar zordur tahmin edersiniz.
Bir yandan da, Danaçalılı Zeliha örneğinde olduğu gibi, çektiğiniz bir fotoğraf ile yansıttığınız bir yaraya ilaç olur fotoğraf. 
İlaç olmak ne kadar da ulvidir, onu da tahmin edersiniz…
****
“En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi en iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı.” der Ara Güler…
Fatih Özenbaş elindeki makinesi ile iyi fotoğraflara imza atmış. Ânı yakalamış, ışığı yakalamış, bakışı yakalamış, gülüşü yakalamış, acıyı yakalamış, şaşkınlığı yakalamış. Yakaladıklarını ölümsüzleştirip, kişisel sergiler açmış, karma sergilere katılmış. Çektiği fotoğraflar pek çok kez ödül almış ve fotoğrafları pek çok prestijli dergide yayınlanmış.
Fotoğraflar derlenmiş kitap olmuş.


Fotoğraflı Sohbet sonrası topluca

Bize düşen fotoğraflara bakarak derin derin iç geçirmek.
Ona düşense, parmağını deklanşörden hiç çekmemek… 

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.