Ağzınıza biber!

Akit TV’de sabah programı yapan Ahmet Keser, 10 Şubat 2017 günü yaptığı programda Yılmaz Özdil, Uğur Dündar ve Müjdat Gezen için 3 dakika boyunca “konuştu”.

O konuşmanın 13 Şubat 2017 tarihli Akit’te yer alan haber metni tam olarak şöyle: 
Akit TV sunucusu Ahmet Keser, geçtiğimiz günlerde Sultan Abdülhamid’in torunu Nihan Osmanoğlu’na karşı edepsiz ve ahlaksız ifadeler kullanan ‘Bidon Kafa’ Yılmaz Özdil ve ‘Pezevenk’ Müjdat Gezen’i rezil kepaze etti. Keser’in sözleri sonrası Akit TV’yi arayan yüzlerce izleyici verilen cevap nedeniyle tebriklerini iletti.

Halk TV’de Uğur Dündar’ın programına çıkan ‘Bidon kafa’ Yılmaz Özdil ve programa telefonla bağlanan tiyatrocu bozuntusu ‘Pezevenk’ Müjdat Gezen, Sultan 2. Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu hakkında ahlaksız ifadeler kullanmıştır.
SOYTARI YILMAZ ÖZDİL VE MÜJDAT GEZEN’DEN AHLAK DIŞI İFADELER
‘Bidon kafa’  Yılmaz Özdil, programa telefonla bağlanan ‘Pezevenk’ Müjdat Gezen’e; “Bir tane sultan var bugün Sultan Abdülhamid’in torunu. Onun aslında bir dükkanı varmış ben bugün öğrendim. Sana oradan bir saltanat fesi alıp Uğur’la (Uğur Dündar) ziyarete geleceğiz. ” demişti.
Bu sözlere cevap veren Müjdat Gezen, “Bekliyorum. Ayrıca Yılmaz ben kadını beğendim yahu” demişti. Ahlaksızlığa devam eden soytarılardan Yılmaz Özdil, “Ada’yı veresin mi geldi abi?” sözlerine ‘Pezevenk’ Müjdat Gezen: “Ada’yı değil ama neyse sonra konuşuruz.” karşılığını vermişti.
****
Eh Yılmaz Özdil, demeyecektin bunu Müjdat Gezen’e. Ey Müjdat Gezen, sen de söylemediğin ama ihsas ettiğin bir söz ile hakikaten de ayıp etmişsin kadın kişiye. Ağzına acı biber! 

Ya haber metninde kişilere yakıştırılan en ayıp sıfatlara ve onları söyleyenlere ve dahi tebrik edenlere hangi biberi sürelim?
Müjdat Gezen’in ettiği ayıbı bir kez daha ayıplayalım ve gelin şimdi yayının videosuna bakalım.
Sunucu arkadaş yaptığı konuşmasında kullandığı sözcükler ile sadece hedef aldığı kişilerin üzerine kusmakla kalmıyor, sanatsal yorumlarda da bulunuyordu bolca.
Konuşmasında sanatla ilgili ‘iki fırça darbesi, sanat eleştirmeni aristokratlar’ gibi tanımlamalar yaparken, “Biz anlamıyoruz arkadaş” itirafını da yapıştırıyordu sözlerinin bir yerine.
“Canım, sen anlamıyorsun diye o sanat sanat değil midir şimdi?” diye sormak istiyor insan o zaman. “Senin anlayabilmen midir sanatın ölçüsü?”
Haydi münazara başlasın o zaman:
“Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir, yoksa sanat Ahmet Keser için midir?”
Kerhaneden tut da peçeteciliğe kadar pek çok kişinin bilmediği sözleri de biliyordu el kadar kerata.
Müjdat Gezen’in porno film furyasına kapılmamasını, kendisine  en basit rolün bile verilmemesi olarak yorumluyordu.
Ağız dilinden daha fazla lafı beden dili söylüyordu yayın boyu ki, beden dilinin söyledikleri ağız dilinin söylediklerinden beterdi.
Hani boğa saldırmadan önce ön ayaklarından birisi ile toprağı eşeler, ya da koç tos vurmadan önce bir kaç adım geriye gider ya, arkadaş da aynı; söyleyeceği sözlerin etkisini daha da güçlendirmek için iki üç adım geriye gidip biraz durarak ve biraz da susarak yapıyordu şovunu.
Coştukça coşmasına bakarsak, “Devam et, iyi gidiyorsun, vur, kır, saldır, arkandayız, bravo, alkış!” deniyor olmalıydı kulağına.
“Müjdat Gezen denen p..nk, çıkmış bir hanımefendiye, bir anneye neler söylüyor” derken ağzından çıkanı kulağı duymuyordu mesela ve kaş yaparken göz çıkartıyordu.
Dua edin de bu yayını hanımefendiler ve anneler izlememiş sayın Keser.
İnanın izleselerdi sürüverirlerdi dilinize biberi bir güzel!
Yaptığı ayıp konuşmaları kınayarak, kendisine “Ayıp olmuyor mu biraz?” diye soranlara da, “Siz hakkınızı helâl edin de, bunun hesabını Cenab-ı Allah’a ben veririm” diyerek cevaplıyordu Keser. (Ya helâl etmezler ise?)
Peki ya Müjdat Gezen’in hesabını Allah kesmiyor muydu da, Sayın Keser kendisini Cenab-ı Allah’ın yerine koyarak Gezen’in hesabını bu dünyada kesiyordu.
Ahmet Keser ettiği her kelam ile Müjdat Gezen’in sanat adı altında ‘biraz bacak aç, biraz çatal aç’ diyerek el kadar çocuklara adeta ahlâksızlık öğrettiğini haykırıyordu.
Bu gazı alan namusuna düşkün vatandaş da 10 gün düşündükten sonra memleketin namusunu kurtarmak üzere eline bidonu kapıp soluğu Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin kapısında alıyordu.
Neyse ki Türkiye’nin ilk ve tek parasız özel okulunu yakma girişimi hüsranla sonuçlanıyordu.
Ve çok şükür ki memleketin namusu bu kez kıyısından da olsa kurtul(m)uyordu!
cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.