24 Haziran seçimleri: Çetin bir sınav

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

24 Haziran’da yapılacak başkanlık seçimine altı aday katılıyor. Cumhur ittifakının başkan adayı Sayın Erdoğan. Millet ittifakının adayları; Sayın Akşener, Sayın İnce, Sayın Karamollaoğlu. Bu iki ittifak dışındaki iki adaydan biri Sayın Perinçek, diğeri Sayın Demirtaş.
Sayın Erdoğan’ın ekonomi politikası, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın ekonomi politikasının uygulamasıdır. Bu Fırka’nın ekonomi politikası, “hürriyet-i şahsiyeyi her sahada mukaddes addedeceğiz” ve “devletin vazifeleri asgari hadde indirilecektir” esaslarına dayanan liberal piyasa ekonomisidir. Söz konusu Fırka Halifelik yandaşlığı ile seçmen üzerinde etkili olmayı amaçlıyordu. Sayın Erdoğan’ın Rabia simgesi Halifelik özleminin tezahürüdür.
İzmir İktisat Kongresi’nde, Türk Devrimi’nin ekonomi politikasının özel ve devlet sektörlerinden oluşan devletçi karma-ekonomi temeline dayanması fikrinde uzlaşıldı.
Cumhuriyet’in ekonomi tarihi, son tahlilde, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın liberal zihniyetinin takipçileriyle Cumhuriyet Halk Fırkası’nın halkçı zihniyetinin takipçileri arasındaki mücadelenin tarihidir diye tanımlanabilir.
İki zihniyet arasındaki mücadele Türk Devrimi’nin düşünsel ve eylemsel önderi Gazi Mustafa Kemal’in hayatta olduğu ve Devlet yönetiminde bulunduğu zaman dilimi içinde de devam etti. O’nun ölümünden sonra iki zihniyet arasındaki mücadelede liberal ekonomi zihniyeti takipçileri Devlet’in yönetimini ele geçirdi.
Liberel ekonomi takipçilerinin ekonomide ulaştığı sonuç; milli kapitalizm yerine, emperyalizmin kıskacında hukuku içselleştiremeyen kapitalist ekonomi oldu.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılmasaydı, o günün koşulları nedeniyle ülke çok daha önceleri emperyalizmin kıskacına düşerdi.
Emperyalizmin kıskacındaki ekonomide Helifelik kimin işine yarardı?
Sayın Erdoğan Türk ekonomisinde oluşmuş olan holdinglerin siyasi temsilcisi olarak liberal ekonomi politikasıyla ve de Halifelik özlemleriyle küresel rekabette onurlu bir yer edinebileceği iddiasında.
Onaltı yıllık iktidarında ikinci bir onuncu yıl marşı yazmayı başarmış olsaydı Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun başkan adayı Sayın Erdoğan, böyle bir iddia ile seçmenlerin karşısına çıktığında, seçimi daha ilk turda kazanırdı.
Şimdi, işi bir yandan çok zor, diğer bir yandan kolay denebilir.
İşi çok zor, çünkü emperyalizmin ve küresel rekabetin sert ve acımasız koşullarında seçimi kazanma umudunu Rabia’ya bağlamış vaziyette. Milyonlarca fakir seçmenleri Rabia’nın karın doyurmayacağını sezdikleri an, temsil ettiği holdinglerin getireceği oy sayısı başkanlık yarışını kazanması için ne yazık ki yeterli değil.
Erdoğan’ın işi kolay, çünkü kendisiyle yarışan karşıt adaylar milyonlarca ve milyonlarca fakir, dar gelirli, emekçi seçmenlere umut olacak ortak bir ekonomi politikası üzerinde uzlaşmış değiller. Millet ittifakı, esas itibariyle, “parlamenter sisteme dönüş” üzerinde uzlaştı. Sayın Akşener’in ittifak liderlerini seçim öncesi bu hususu istişare etmek için toplantıya çağırması bunun açık kanıtı.
Erdoğan’ın işi kolay, çünkü ittifak üyesi Sayın Karamollaoğlu Sayın Gül’ü “çatı adayı” olarak sunma yanlışını yaptı. Oysa, “Bu ülkedeki mücadele; Hak yiyenlerle, hakkı yenenler arasındadır.” diyen Sayın Karamollaoğlu, Gül’ü çatı adayı olarak göstereceğine, ittifakın ana ilkesinin hakkı yenenlerin hakkını savunacak bir ekonomi modeli olması gerektiğini taa baştan önermiş olsaydı, ittifak daha kapsayıcı, daha inandırıcı, daha güven verici olurdu.
Erdoğan’ın işi kolay, çünkü kendisiyle yarışan adayların her biri seçimi daha ilk turda kazanacakları iddiasında ve de ikinci tur olasılığında ne gibi bir ilkesel tutum içinde olacakları hususunda da görünürde anlaşmış değiller.
Erdoğan’ın işi kolay, çünkü karşıtları Rabia’ya karşı Türk milletini iki Mustafa’nın yolunda birleşmeye çağırmıyorlar.
Türk Devrimi’nin askerî evresinin zaferle sonuçlandırılmasının ardından Lozan’da başlayan Barış Konferansı Devrim’in askerî evresinin siyasal düzlemde devamı idi. İzmir İktisat Kongresi bu zaman diliminde toplandı. Açış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Paşa, emperyalizm koşullarında Yeni Türk Devleti’nin bundan böyle asıl mücadelesinin ekonomi alanında yürütüleceğine şu uyarısı ile dikkat çekti: “…zamanımız tamamen bir iktisat devresinden başka bir şey değildir.”
24 Haziran seçimleri, Türk milleti ve Türk Devrimi için çetin bir sınav olacak.
Sınav sorusu şu:
Liberal ekonomi mi, halkçı karma-ekonomi mi?
Sayın İnce’nin Batı Trakya ziyareti
Sayın İnce, 31 Mayıs Perşembe günü, Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinin Gümülcine şehrine geldi. Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin bahçesinde toplanmış olan halka hitabında, Yunan yurttaşı Türklere iki Mustafa yolunda birlik olmaları gerektiğini söylemedi. Çünkü bunu Türkiye’de seçmenlerine de söylemiyor.
Gelecek hafta, Sayın İnce’nin ziyaretini ayrıntılı bir şekilde ele alacağım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.