Yunan uyruklu Batı Trakya Türkleri gerçeği -2-

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Türkiye Konferans’ta ulusal değil de dinsel azınlık terimi üzerinde neden ısrar etti?

Konferans’ın tutanakları bu soruyu yanıtlamamıza ışık tutuyor.

 Müttefik Devletler Lozan Barış Konferansı’nda farklı milli kökenli Hıristiyanlar yanında farklı milli kökenli Müslümanlara1, özellikle de Kürt asıllı Müslümanlara dinsel azınlık hakkı tanınmasında ısrar ettiler.2 Bu ısrarlar karşısında İsmet Paşa şu görüşü savundu: “‘Azınlık’ terimine sınırlı bir anlam verilmesi, Müttefiklerce, Türk Temsilci Heyetine yapılmış önemli bir tâviz gibi gösterilmektedir. Türk Temsilci Heyeti, durumu böyle görmemektedir. Türkiye’de hiç bir Müslüman azınlık yoktur; çünkü kuramsal yönden olduğu kadar uygulamada da, Müslüman nüfusun çeşitli unsurları arasında hiçbir ayrım gözetilmemektedir. Lord Curzon, söz konusu Müslüman unsurların Türk halkıyla tam bir anlaşma içinde iyi geçinecekleri umudunu açıklamıştır. İsmet Paşa, geleceğin, bu umudu haklı çıkaracağına kesin olarak inanmaktadır.”3

 

İsmet Paşa, Konferans’ta ayrıca şu gerçeği de vurgulamıştır: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de Hükümetidir; çünkü, Kürtlerin gerçek ve meşru temsilcileri Millet Meclisine girmiştir ve Türklerin temsilcileriyle aynı ölçüde ülkenin Hükümetine ve Yönetimine katılmaktadırlar.

 

Kürt halkı ve yukarıda belirtilen temsilcileri, Musul vilayetinde oturan kardeşlerinin Anayurttan ayrılmalarına razı değillerdir; böyle bir ayrılmaya engel olmak için bütün fedakârlıklara katılmaya hazırdırlar.

 

Musul vilayetinin çoğunluğunu meydana getiren Kürtlerle Türklerin, vilayetlerinin Türkiye’nin tamamlayıcı bir parçası olarak kalmasını sağlamak için, bütün güçleriyle mücadele etmekten bir an bile geri durmayacaklarına şüphe yoktur. Bu halk, pek az bir süre önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine başvurarak, 1918 silah-bırakışımından sonra işgal edilen ülkelerinin Türkiye’ye geri verilmesini sağlamak bakımından sarsılmaz kararlarını bildirmiştir:”4

 

“Rıza Nur Bey, Türkiye’de din azınlıkları bulunduğunu, fakat soy (ırk) azınlıklarının bulunmadığını söyledi. Böyle olunca, Türk Temsilci Heyeti, soy ya da dil azınlıklarının korunması ilkesini kabul etmemektedir.”5 Bunun üzerine, “M. Montagna, soy azınlıklarının varlığının bir gerçek olduğunu söyledi.”6 “Rıza Nur Bey, Türkiye’de yalnız Türklerin ve Kürtlerin bulunduğunu sözlerine ekledi. Kürtler, kaderlerinin Türklerin kaderiyle ortak olduğu görüşündedirler; azınlık haklarından yararlanmak istememektedirler. Musevîler de bu çeşit haklar isteğinde değillerdir. Yalnız Rum azınlıkları bunları istemektedirler.”7

 

Tartışmalarda, Müttefik Devletler ve Yunan Temsilci Heyeti Başkanı E. Venizelos ulusal azınlık kavramını dile getirdiler.8 Buna karşılık, Türk Temsilci Heyeti dinsel azınlık kavramı üzerinde ısrar etti. Azınlıklar terimine “Müslüman-olmayan” sıfatının eklenmesini istedi.9

 

Azınlıklar Alt-Komisyonu Başkanı M. Montagna, Birinci Komisyon Başkanı Lord Curzon’a sunduğu raporda, Kürtlerin ve diğer etnik kökenli Müslümanların da Müslüman azınlıklar kapsamına alınmasının, Türk Temsilci Heyeti’nin direnmesi karşısında  mümkün olmadığını itiraf etmiştir.

 

Türkiye, çağdaşlaşma ve ilerleme yoluna girme bakımından içten ve kesin iradesini açıklamış olduğuna ve Türkiye’nin bu niyetine tam bir güven duymak doğru olacağına göre, can ve çalışma güvenlikleri için gerekli garantileri, Türk devletinin yeniden örgütlenişinde bulacak olan Müslüman azınlıkları, bu öngörülen korumanın kapsamı içine almak istemekte direnmeyi Alt-Komisyon, mümkün görememiştir.10

 

Konferans’taki bu tartışmalar ışığında Türkiye’nin ulusal değil de neden dinsel azınlık terimi üzerinde ısrar etmiş olduğu sorusunu şöyle yanıtlamak mümkün diye düşünüyorum:

 

 

Bilindiği üzere, Türk Devrimi’nin önemli özelliklerinden biri ümmet sisteminden millet sistemine geçişi gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, dinsel azınlık terimindeki ısrarın esas amacı, emperyalistlerin Türk ulusu inşa etme sürecini  zayıflatmak ve zaafa uğratmak  gayretlerini boşa çıkarmaktır.

 

 

  1. Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, III. Cilt, İstanbul 1967, s. 1044-45.
  2. S. L. Meray, Lozan Barış Konferansı Tutanaklar Belgeler, Takım I, Cilt 1,

        Kitap 1, Ankara 1969, s. 309-10.

  1. a.g.e. , s. 306.                   
  2. a.g.e. , s. 348
  3. a.g.e. , Kitap 2, s. 154.
  4. a.g.e. , s. 154.
  5. a.g.e. ,. , s. 154-55.
  6. a.g.e. ,. , s. 155.
  7. a.g.e. , s. 171.
  8. a.g.e. , Takım 1, Cilt 1, Kitap 1, s. 309-10.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.