Yılmaz, ‘İsrail değil, Filistin bizim dostumuz’

Karacabey Saadet Partisi İlçe Başkan Yardımcısı Tahsin Yılmaz, Türkiye ile İsrail mutabakat tartışmalarının yaşandığı şu günlerde konulu ile ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.
İsrail’le imzalanacak herhangi bir mutabakat, iktidarın vicdanen iflas ettiğinin somut göstergesi olacağına dikkat çeken Yılmaz, “Hükümetin bir yetkilisi “Milletin gözünün içine baka baka ‘İsrail Devleti şüphesiz ki bizim dostumuzdur’ diyebiliyor. Bu durumda, İsrail dostunuzsa Filistin halkı sizin neyiniz oluyor? Yoksa her seçim öncesi oy almak için politika malzemesi yaptığınız nice değerler gibi, Filistin halkı da mı siyasi bir figürdür?” dedi.
İsrail’le varılan ön mutabakatın asla kabul edilemez olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “Mavi Marmara’da şehit edilen insanların kanı üzerine yapılacak her türlü pazarlık, her türlü mutabakat, gaflet ve dalalettir. Böyle bir mutabakatın altında imzası olanlar ne tarih önünde ne de millet vicdanında bunun hesabını veremeyecektir. AKP iktidarı dış politikada iflas etmiştir. İsrail ile imzalanacak olan bu mutabakat iktidarın vicdanen de iflas ettiğinin en somut göstergesidir. Hani bir söz var, ‘Şecaat arz ederken sirkatin söylemek’ diye. Tıpkı bunun gibi, Hükümet’in en yetkili isimlerinden biri ‘Mutabakatı savunacağım’ derken milletimizin gözünün içine baka baka ‘İsrail Devleti şüphesiz ki bizim dostumuzdur’ diyebiliyor. Bu durumda, insan sormadan edemiyor, İsrail dostunuzsa Filistin halkı sizin neyiniz oluyor? Yoksa her seçim öncesi oy almak için politika malzemesi yaptığınız nice değerler gibi, Filistin halkı da mı siyasi bir figürdür?” diyerek AKP hükümetinden açıklama beklediklerini söyledi.
İktidarın bu konuda hep ikiyüzlü bir politika ortaya koyduğunu iddia eden Yılmaz, “Miting meydanlarında başka, perde arkasında başka konuşmuştur. Miting meydanlarında en yüksek perdeden haykırmış, ama iş icraata gelince söylediklerinin tam tersini yapmıştır. Başka bir ifadeyle iktidar, meydanlardaki içe dönük konuşmalarıyla yüce milletimizi kandırmış uygulamalarıyla da ‘ağabeylerini tatmine çalışmıştır.’ Örneğin; Davos’ta ‘one minute’ dediler, hemen arkasından Türkiye’nin vetosunu kaldırarak İsrail’in en büyük hayali olan OECD üyeliğini kabul ettiler. ‘İsrail ile ilişkilerimiz normalleşemez’ dediler ama aynı İsrail ile Cumhuriyet tarihinin ticaret rekorunu kırdılar. Washington’a, Brüksel’e, Kopenhag’a her yere defalarca gittiler ama ‘gideceğiz’ dedikleri halde Gazze’ye bir türlü gidemediler. Çünkü dışarıda ağabeylerinden izin alamadılar” dedi.
Varılan ön mutabakata göre, Türkiye’nin 20 milyon dolar tazminatı kabul ettiğini söyleyen Yılmaz, “İlk olarak şunu söylemek isterim ki, bu millet tarihin hiçbir döneminde şehit kanını pazarlık konusu yapmamıştır. Ama eğer iktidar açısından mesele 20 milyon dolarla kapatılacak kadar basitse, yine bu millet, değil 20 milyon, 200 milyon dolar toplar yetimlerine, şehitlerine sahip çıkar. Yeter ki İsrail’e boyun eğilmesin. Yeter ki bu ülkeye bu zillet yaşatılmasın. Oysa mesele 20 milyon dolar meselesi değildir. Mesele İsrail’in pervasızlığıdır. İsrail’in yıllardır Filistin halkına uyguladığı soykırımdır. Gazze’ye uyguladığı haksız ablukadır” dedi.
Son olarak sokağa çıkma yasağının devam ettiği Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin ve Dargeçit ilçelerindeki gelişmeleri de değerlendiren Yılmaz, “Saadet Partisi Genel Merkezimiz bu bölgedeki teşkilat mensuplarımızla, büyüklerimizle sürekli iletişim halindedir. Ancak verdikleri bilgiler maalesef hiç de iç açıcı değildir. Bunlardan en üzücüsü olanı önceki gün geldi. Gerçekten yüreğimizi parçalayan bir haber aldık. Genel Başkanımızın Cizre ziyareti sırasında kucağına alıp sevdiği, 3 yaşındaki minik kızımızın öksüz kaldığını öğrendik. Maalesef bu minik kızın annesi evinde otururken teröre kurban gitmiştir. Sonuçta daha 3 yaşındaki bir yavru annesine doyamadan öksüz kaldı. Oysa çocuklar silah sesleriyle değil ninni sesleriyle, sevgiyle büyümeli. Ama tam tersi oluyor. Maalesef olan masumlara oluyor. Olan çocuklara oluyor, olan analara oluyor” şeklinde konuştu.
“Ülke olarak kirli, sinsi ve kanlı bir oyunun kurbanı oluyoruz” diyen Yılmaz, tekrardan kardeşlik çağrısı yaptı: “Aramıza terör eliyle nifak tohumu sokmak istiyorlar. Bizi birbirimize düşürüp bin yıllık kardeşliğimizi bozmak istiyorlar. Şiddet şiddeti doğurur. Kan kan ile yıkanmaz. Öfke ve nefret ile değil, sağduyu ve akl-ı selim ile hareket edelim. İhtilafa, ayrılığa düşmenin değil, her zamankinden daha fazla birlik olmanın zamanıdır. İnanın, artık vakit kalmadı. Ateş kapımıza dayandı. Haçlıların, küresel emperyalizmin, Irkçı Siyonizmin nihai hedefi Türkiye’dir. Her düşen İslam ülkesi, tehlikenin Türkiye’ye bir adım daha yaklaştığını gösteriyor. Bu yüzden ya bir olacağız ya da mahvolacağız! Bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak bir kez daha yapıyoruz. İnandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak aziz milletimizle bir kez daha paylaşıyoruz. Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-ı Allah’dır.”
“Böyle dış politika olmaz” diyerek sert sözlerle AKP hükümetini eleştiren Yılmaz, “Gelinen noktada İsrail kadar, AKP iktidarı da Türk milletine özür borçludur. AKP iktidarı ‘İsrail’in akıttığı şehit kanlarının hesabı mutlaka sorulacaktır’ diyerek yıllardır oyaladığı için milletimize karşı özür borçludur. İktidar, Mavi Marmara’da şehit düşen kardeşlerimizin ailelerine karşı özür borçludur. İktidar, Türkiye’ye umut bağlayan, Filistin halkına, ölümün hangi gece hangi fosfor bombasıyla geleceğini bilmeyen Gazzeli masumlara bir özür borçludur. Yine ‘Safmışız, Aldanmışız’ mı diyecekler, Bilemiyoruz. Ama Milletimiz adına bu özrü bekliyoruz” dedi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.