Yeşile Düşman Griler…

Yer gök aşk demek istiyor insan İstanbul için.
Yedi tepesiyle, Boğazıyla, Kız Kulesiyle, Hisarlarıyla, kasırlarıyla, köşkleriyle, camileriyle, çeşmeleriyle, sahaflarıyla, çarşılarıyla, simitçileriyle, İstiklâliyle, Tüneliyle…
İstanbul’u İstanbul yapan her şeyiyle.
Boğazın durmaksızın akan mavi sularına, durmaksızın değişen kent görüntüsü eşlik eder ya iki yandan.
Boğaz aynı renkte akar hep, lâkin şehrin rengi başka başka.
Yeşili daha az, grisi daha çok.
Toprak desen, hiç yok…
Yer gök aşk demek isterdim dedim ya yazımın başında İstanbul için, belediyenin Taksim Meydanı Düzenleme animasyonunu görünce yer gök taş dökülüverdi ağzımdan.
Dümdüz beton satıhlar ve araya serpiştirilen görsel peyzajlar.
Gölgesinde dinlenilemeyen ağaçlar, ulaşılıp da koklanamayan çiçekler, sere serpe uzanılamayan çimenler.
Hepsi sadece dekor…
Sanki bir tiyatronun görsel efektleri.
Oyuncularsa bu oyunda rol almak istemiyorlar hiç.
Dokunmak, uzanmak, koklamak, soluklanmak, derin derin nefes almak istiyorlar.
Ne AVM cafeleri, ne cadde üzeri mekânlar, ne de özel kulüpler parktaki bir çay bahçesinin keyfini yaşatıyor insana.
Hemen gidiliveren, hemen oturuluveren, hemen iki çay söyleniveren, hemen içiliveren…
Ulu ulu kapılardan geçmeden, kasmadan, germeden, giderken ne giysem diye düşünmeden.
Ağaçlar altındaki bir bankta edilen sohbetin tadını düşünün bir.
Hemen oracıkta.
Randevulaşmadan.
Buluşmadan.
Tesadüfen.
İki muhabbet ve sonra herkes evine, herkes işine…
Milyonlarca insan geçer gider şu hayattan.
O banklar kalır.
Banklara gölge olan o ağaçlar kalır.
Kökleri toprakta, dalları semada.
Nefes alır, nefes verir, can verir.
Yüzyılları görür de kimseye etmez tek bir kelime.
Şahit olduğu bütün sırları sessizce saklar derinlerde bir yerde…
Sonra gelir biri, söküp atar o can’ı.
Ne yaşına ne de yaşattıklarına bakmaksızın sağlam bir dişi çeker gibi topraktan koparır köklerini bir bir.
Sonra ne mi olur?
Diyeyim.
Toprağa basamayan, ağaca dokunamayan, doldukça dolan ama boşalamayan insanların gazabının boy hedefi

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.