Yerel seçimler milli uzlaşmanın anahtarı olabilir mi? -1-

AYDIN ÖMEROĞLU KÖŞE YAZISI

Milli uzlaşma nedir?
Milli uzlaşma, milleti meydana getiren yurttaşların; farklılıklarına rağmen, yurdun bütünlüğü, milletin birliği ve esenliği için ortak hukuk ve gelecek için ilkesel birlikteliğidir diye tanımlanabilir.
Sınıflı bir millet milli uzlaşma olayını gerçekleştirebilir mi?
Tartışmayı soyut düzlemde değil somut gerçeklik temelinde sürdürmek gerekir. Somut gerçeklik; emperyalizmdir, sömüren-sömürülen, ezen-ezilen çelişkisidir.
Yerel seçimler ile bu somut gerçeklik arasında milli uzlaşma bağlamında nasıl bir ilişki kurulabilir? Yerel seçimler milli uzlaşmanın neden anahtarıdır?
Bu soruların cevabını, Türk Devrimi ve Devrim’in demokrasi koşullarında devam ettirilmesi sürecinde arayalım.
Anti-emperyalist Milli Kurtuluş Savaşı, Türk Devrimi’nin askerî evresinde milli uzlaşmanın en güzel, en anlamlı örneğidir. Bu ölüm kalım savaşına katılan Türkiye halkı zaferden sonra çökmüş Osmanlı Devleti enkazı üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurdu. Devrimin düşünsel ve eylemsel önderi Gazi Mustafa Kemal, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” tanımıyla, ümmet sisteminden millet sistemine geçişi dünyaya ilân etti.
Cumhuriyet’in kurulmasını “Cumhuriyet sofrası” olarak da tarif edebiliriz. İzmir İktisat Kongresi açış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal,
“Bizim halkımız yararları birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, tersine varlıkları ve çalışma sonucu birbirine lâzım olan sınıflardan ibarettir.” diyor ve şunu ekliyor:
“… bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsinler. Bundan dolayı programdan söz edildiği zaman, âdeta denebilir ki, bütün halk için bir “Emek Misak-ı Millisî”dir. Ve böyle bir emek Misak-ı Millî’si mahiyetinde olan program etrafında toplanmaktan meydana gelecek olan siyasî şekli ise, sıradan bir parti yapısında düşünülmemek gerekir. Ve barıştan sonra meydana gelebilecek olan böyle bir siyasî şeklin şimdiye kadar olduğu gibi milletin kararlılığı ve imanı ile ve birlik ve dayanışmasının birbirine yardımcı olması ile başarılı olacağı hakkındaki inancım kuvvetlidir ve tamdır.”
Demek ki, Türk Devrimi sınıfları ret etmiyor. Tam aksine, “Cumhuriyet sofrasında” bütün sınıfların zengin olmaları ve hayatın gerçek lezzetini tadabilmelerini, olmazsa olmaz koşul olarak ortaya koyuyor. Bu kutsal ve onurlu amacın gerçekleşmesinin anacak “Emek Misak-ı Millisî” siyasî programı temelinde, “…milletin kararlılığı ve imanı ile ve birlik ve dayanışmasının birbirine yardımcı olması ile başarılı olacağı hakkındaki inancım kuvvetlidir ve tamdır.” diyerek, yaşamsal önemdeki bu programa dikkat çekiyor ve vurgu yapıyor.
Atatürk dönemindeki Altı Ok uygulaması, “Emek Misak-ı Millisî” siyasî programının hayata geçirilmiş halidir. Vicdan sahibi hiçbir yurtsever bu siyasi programın kısa zamandaki başarılarını inkâr etmez.
Atatürk’ün ölümünden sonra bu başarılı program neden devam ettirilmedi?
Devrim sınıfları ret etmiyor. Ancak sınıflı bir toplumda sınıflararası çıkar kavgası, eşyanın doğası gereği, kaçınılmaz bir gerçek. Dolayısıyla, sınıf mücadelesi Atatürk dönemindede devam etmiştir. Bu gerçeğin en somut örneği, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın “şahsi özgürlüğü her sahada kutsal sayacağız.”, “devletin görevleri en aşağı sınıra indirilecektir.” programındaki ifadeleridir. Buna karşılık, Türk Devrimi ve Cumhuriyet Halk Fırkası’nın varoluş temeli, “Emek Misak-ı Millisî” siyasî programına dayanmaktadır. Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, Devrimin ve Cumhuriyet Halk Fırkası’nın mayası halkçılıktır.
Görüldüğü üzere, Devrim’in askerî evresinde gerçekleşmiş olan milli uzlaşmanın Devrim’in barış koşullarında devam ettirilmesi sürecinde sürdürülmesi mümkün olmamıştır. Çünkü araya sınıfsal çıkarlar girmiştir.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları; Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar özel sektörü öncelikleyip devletin ekonomideki yerini en aşağı sınıra indirmeyi amaçlarken, Mustafa Kemal halkçılığı ekonominin temel taşı olarak değerlendirmiş ve uygulamıştır.
Yerel seçimler, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının çizgisinde siyaset yapan “Cumhur ittifakı” ile “Emek Misak-ı Millisî” programına farklı yaklaşımları olan “Millet ittifakı” arasında bir yarış olacak.
Bu yarış, milli uzlaşmanın neden anahtarı olabilir sorusunun cevabını haftaya arayalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.